GOLFÜN amazonları Antalya/Belek’te... Avrupa Kadınlararası Golf Turnuvası Belek “National” sahasında düzenlendi.
Avrupa’nın her ülkesinden 130 golfçü kadın burada. Hepsi profesyonel ve iddialı.
Masmavi bir gök, pırıl pırıl güneş, akşamları Calista Otel’in salonlarında davetler ve dans.
Ben ki “adaletsizliğin her türlüsüne karşıyım” derim ama bu defa farklı...
Erkeği az kadını çok bu ortamda adaletsiz cinsiyet dağılımı beni hiç rahatsız etmedi.
Bülent Göktuna Antalya’da ilk golf sahası olan Natıonal’e imza atan isim.
Çok geniş bir alanda ağaçları, çimleri, çiçekleri, gölleriyle bir “yeryüzü cenneti” oluşturmuş.
Onun attığı bu ilk adım Belek’i golf sahaları ve otelleri merkezi yaptı.
“Yeryüzü cennetleri” çoğaldı.
(A+) sınıfı için golf turizmi çok önemli.
Kadınlararası Golf Turnuvası geleneksel oldu.
THY sponsorluğunda ödüllerin toplamı 250 bin euro.
Natıonal Clup’ta ayrıca yöredeki kabiliyetli çocuklara ücretsiz golf dersleri veriliyor.
Bu çocuklara görgü kuralları ve İngilizce kurslarının yanı sıra sağlıklı gelişmeleri için doktor, psikolog ve beslenme katkıları da Natıonal’in uyguladığı sosyal projeler.
Natıonal Golf sahasına dönelim.
Öğle yemekleri gerçek bir gurme olan Bülent Göktuna, mutfak şefi olan Adnan Kaplan’ın elinden çıkıyor.
Pastırmalı kurufasulye ve lahmacun yabancıların rağbet gösterdiği lezzetler.
Buradan bakıldığında, “Ilgaz Dağları’ndaki hain saldırı, diğer kanlı eylemler, her yeri Mısır’ın Tahrir Meydanı’na çeviririz tehditleri, kötü şeyler olacak” gibi ürperti verici olaylar ve söylemler sanki başka bir ülkeye ait. Oysa değil tabii...
Burası da, orası da Türkiye’nin gerçekleri.
Belek’teki yaşam sevincini Türkiye’nin her yerine ovasına, dağına yayabilmeliyiz.
Ümitsizlik batağında üreyen kan kültürü artık “Türkiye gerçekleri” haritasından silinmeli.
CİHANGİR SÜRPRİZLERİ
CİHANGİR’DE “azınlık” mutfaklarından lezzetlerin sunulduğu bir meyhane.
Adı Jash...
Müzik ve şarkılar güzel...
Muhabbet tatlı...
Ve ilginç bir rastlantı...
“Kampüste Çıplak Ayaklar” adlı filmde başarılı oyunuyla dikkat çeken Melza Burcu İnce bizim masadaydı. Kerem Cem de kız arkadaşıyla orada...
Melza bu yıl İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuarı’nı bitirdi.
Türk müziğini su gibi akan güzel sesiyle iyi ve bilinçli yorumlar.
O gece bir ara Kerem Cem’i de bizim masaya davet ettim.
Burcu ile düet yaptılar.
Birkaç kukle dönüşümlü söylediler.
Kerem Cem’in masamızdaki Kayserililerin ricasıyla “gesi bağları”nı söylemesi sürprizdi.
New York’un Downtown’u, Paris’in St. Germain’i “şık bohem” semtlerdir.
Mekânlarında ünlü sanatçılarla karşılaşılır.
Cihangir de bu hissi veriyor.
Kerem Cem ve Melza Burcu İnce
KEMAL ATATÜRK SAATLERİ
Antalya Belek’te Cornelia Otel’in Genel Müdürü Hakan Duran güzel bir kampanya sürdürüyor. Tiryakilere sigara bıraktırıyor. Sonra onları izliyor.
YILMAZ ÖZDİL: “Annemle babam kardeş sayılırdı”
YILMAZ Özdil’in müthiş mizah yazıları ötesinde spontane nükteleri konuşmasına da yansıyor.
Annesiyle babasının ilginç evliliğini bakın nasıl anlatıyor.
“Nüfus mübadelesiyle anneannem Girit’ten Antep’e geliyor. O dönemde karayollarında görevli dedemle tanışıyor, evleniyor ve annem doğuyor. Anneannem İzmir’e taşınmak istiyor, dedem istemeyince boşanıyor. Annemi alıp İzmir’e gidiyor. Babamın babası da İzmir’e taşınmak isteyince babaannemle boşanıyor. Dedem de babamı alıp İzmir’e yerleşiyor.
Tesadüfen aynı mahallede oturuyorlar. Ve evleniyorlar. Böylece annemle babam kardeş oluyor. Diyorlar ki böyle olmaz, siz de evlenin. Sonra annemle babam evleniyor. Abimle ben dünyaya geliyoruz. Biz de bir ara abimle evlenelim (!) diye düşündük. Sonra olmadı.”
Hikâye ilginç ama dahası, ya finaldeki şimşek?
Yılmaz Özdil annesinin öyküsünü kitap yapmayı planlıyor... “Annem yanağında şark çıbanı olan dünyadaki tek Giritlidir, bu yüzden kaşıkçı elması gibi taşır” diyor.
Başucu kitapları; Kur’an
Yılmaz Özdil’in “İsim, Şehir, Hayvan” adlı kitabı son yılların siyaset antolojisi gibi...
Onun başucu kitaplarından biri Kur’an-ı Kerim’miş.
Yılmaz şöyle anlatıyor:
“Başucumda Türkçesi var. Kur’an’ı okumak din bezirgânlığını ortaya çıkartmak için etkili. Cebimizde taşıdığımız para da sahte Atatürkçüleri ortaya çıkarmanın bir yolu. Parayı ışığa tuttuğunuzda içinde Atatürk varsa o para gerçektir. Dolayısıyla insanları da ışığa tutmamız yeterli. İçinden Atatürk geçmeyen herkes sahtedir.”
Hadise’ye başucu kitabını soruyorum...
“Benim de başucumda Kur’an-ı Kerim var. Önemli günlerden önce mutlaka Yasin okurum. Eurovision finalinden önce de okumuştum. Kadir gecelerinde Yasin okuyunca içim rahatlıyor” diyor.
............................
Hadise’nin son albümü “Aşk Kaç Beden Giyer” bu yazın en çok dinlenenlerinden olacak.
En çok okunan kitaplardan biri de kuşkusuz ki “İsim, Şehir, Hayvan...”