Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

40 yıl önce Güneş, CHPye "adıyla değil, hakkıyla halk olmayı" önerirken, aklın yolunu yansıtmanın ötesinde "birinci adamlıkta iddiası bulunmadığı" için de - ki bu bir Türkiye siyaset gerçeğidir - etkili olabilmişti.Güneşin şansı, akıl hocalığını yaptığı yeni hareketin, Bülent Ecevit adlı yeni ve genç bir liderinin olmasıydı.Derviş de, CHPye "adıyla değil, hakkıyla halkın partisi olmayı" öneriyor..."Liderlikte gözü olmadığını" açıklaması, "kişisel hırs" kuşkularından arındırdığı için, onun da söylemlerini daha etkili hale getiriyor. Ama... şanssızlığı, CHPde yeni hareketlenmenin, genç ve yeni bir simge lidere sahip olmaması. Yönelecek mi? CHPnin - nihayet - ırkçılığı, mezhepçiliği, mutemet adamlarla oluşan dar kadro dedikodularını değil de "sosyal demokrat içeriği, küresel yeni solu" konuşmaya başlaması, gene de umut verici.Kemal Dervişin yaklaşımı, "CHPyi bir yandan evrensel sosyal demokrasi ile kucaklaştırmak, öte yandan yerel gerçeklere dayandırmak... Örneğin, temelindeki Atatürk devrimciliği ile bir kesimi karşısına alan, türban gibi konularda ortak paydalar yaratmak..."Bu yaklaşımın sosyal laboratuvarı, son seçimlerde Şişli idi.Sarıgül, oradan Türkiyenin en yüksek oyunu alarak seçildi.Her dönemin kendine özgü halk gerçekleri var.Elbette, bu "yeni duruş, halkla örtüşmek" tartışmaları, partide "deri değişimi gereğini" ortadan kaldırmaz.Çünkü...Yeni sol fikirler, yenilenmiş kadrolardan gelebilir.Ya da..."Yeni sol," kendi "dünyalı" kadrolarının çekim alanı olur.Bu ikisi birbiri içinde yoğurulur.Birbirini üretir.CHP yönetiminin, kadrolarının yenilenmesi, böyle bir süreçte, artık, televole siyasetin dedikodu formatından çıkar.Teorinin, yeniden yapılanmanın, kurumlaşmanın "insan kaynakları" arayışını getirir.Adamımız" siyaset kültüründen, yeni sol siyasetin "insan kaynakları" aşamasına geçiş, CHPnin geleceğidir. Adamımızın sonu... Aslında, sosyal demokrasi kavramının içi, birkaç "perakende" denebilecek "bireysel" girişim ötesinde, hiç dolmamıştır ki!Tam 40 yıllık geçmişi olan CHPnin sosyal demokrasi serüveni, 1965 genel seçimleri öncesinde, "ortanın soluyuz" sloganı ile başlamıştı.İçi boş harflerle oluşan "duvar afişi" gibiydi.Merhum Turan Güneşin yaptığı, o afişi, burnu havada olanların koyduğu yükseklerden halkın göz hizasına indirmekti.CHP için bu bile yeterliydi.Halkla göz göze gelişiyle birlikte oyları yükselişe geçti.Yüzde 42yi buldu.Ama...Sonraki yıllarda da içi hiç dolmadı.CHP içinde o zamanki adıyla "ortanın göbekçilerine" karşı galip gelen "ortanın solcuları" sonraları "sosyal demokrat" oldular.Yetmedi..."Demokratik sol" oldular, "solda, sınır tanımazlık" ilan ettiler.Ama lafta...Özde bir şey yoktu. İçi boş ortanın solu CHPye 1970li yıllarda oy kanatlanması yapar gibi olan, partinin sol "içeriği" değil, Kıbrıs Barış Harekatı emrini, dönemin Başbakanı Bülent Ecevitin vermiş olmasıdır.1990lı yıllarda da DSP, yeni sol söylemleri nedeniyle değil, gene Ecevitin başbakanlığı döneminde, Apo yakalandığı için kanatlanmış, seçimden birinci parti olarak çıkmıştır.Yani...CHP, birkaç perakende deneme dışında hala özden yoksun.O nedenle, sol ve bu kanadın en büyüğü CHPnin her seçimde, dilim dilim kesilerek küçülmesi, yadırganmasın.Bakalım bu kez CHP içinde isyan, "televole dedikoduları" ve "adamımız" sığlığından kurtarılarak, özü olan bir büyük sosyal demokrat hareket için "insan kaynakları" yörüngesine oturacak mı? g.civaoglu@milliyet.com.tr İki talih kuşu