TÜRKİYE Güzellik Yarışmalarını, sanat yapıtı üretircesine, babasıyla birlikte düzenleyen Can Sandıkçıoğlu “genç kızların katıldığı Miss Turkey yarışmasının yanı sıra kadınların da katılacağı Mrs Turkey yarışmasının da yapılacağını” açıklıyor.
Sandıkçıoğlu, “Amerika’da, kadınların katıldığı Mrs USA yarışmalarının daha fazla ilgi gördüğünü” söylüyor.
“Dünyada ve Türkiye’de evlenen ya da evlenip boşanan ya da hiç evlenmemiş ama 25 yaşın üzerinde çok güzel kadınlar olduğuna, onların da yarışması gerektiğine” işaret ediyor.
Mrs Turkey seçilecek olan kadın da uluslararası yarışmalarda Türkiye’yi temsil edecek.
Sandıkçıoğlu, Türkiye Güzellik yarışmasının 29. yılı olduğunu, babasının 1984’te başladığını anlatıyor.
Sandıkçıoğlu, babasının yol gösteriminde, bu etkinlikte çıtayı daha da yükseklere taşıyor.
Türkiye’yi temsil
KERİMAN Halis, 31 Temmuz 1932’de Belçika’da düzenlenen yarışmada “dünya güzeli” seçilmişti.
Bu yarışma sonrası Atatürk ona kraliçe anlamına gelen “Ece” soyadını vermişti.
Keriman Halis’in “Dünya Güzellik Kraliçesi” seçilmesi üzerine Atatürk’ün yaptığı açıklama şöyle:
“Övündüğümüz doğal güzelliğinizi bilimsel tarzla korumayı biliniz, sürekli olmasını ihmal etmeyiniz.
Bununla beraber asıl uğraşmaya mecbur olduğunuz şey, analarınızın ve atalarınızın oldukları gibi yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.”
Güzellik yarışmaların, sadece bir sosyal hoşluk değildir.
Katılan genç kızlar, ülkelerini temsil eden birer simgedir.
Fiziki güzellikleri kadar, yabancı dil bilgisi, eğitim, kültür, zekâ, sanat ve spor boyutlarıyla da önemlidir.
Bu özellikleriyle de değerlendirilir.
Umberto Eco’nun “Güzelliğin Tarihi” adlı kitabı, güzellikle ilgili bugüne değin kabul görmüş tüm fikirleri geliştirerek, güzelliğin tanımını tekrar tekrar yeniden yapıyor.
BURCU ESMERSOY DÖVÜŞ DERSLERİ ALIYOR
NTV ve Kral TV tarafından düzenlenen 2009 Türkiye Güzellik Yarışmasının sunucusu 1997 Türkiye 4. güzeli, NTV spor spikeri Burcu Esmersoy da Şeffaf Oda’nın konuğu...
Yarışma duygularını şöyle anlatıyor:
“Kendim için üzülüyordum. Çünkü yarışmanın en kısa kızıydım. Hiçbir şans tanımıyordum kendime, çok umutsuzdum ama gülümsemeyi başarmıştım. Yarışma sırasında biraz gülümsediğim için, ‘hani bu kız güzel değil ama sevimli hadi şuna da bir şey verelim’ dediler galiba...
Ben göbek dansı yapmıştım. O zaman en iyi dans eden ben olmuştum.”
Yarışırım ve döverim
ESMERSOY, 15 yıldır dövüş sporlarıyla uğraşıyor. Boksla ilgili bütün dersleri almış.
5. yılında yaşadığı olayı aktarıyor:
“18 yaşındayken ailem bana bir araba almıştı. Ama benim gözüm hep onların arabasındaydı.
Tatile çıkarken arabayı alıp çıkma diye tembih etmelerine rağmen 2 gün sonra dayanamadım. Arabayı kullandım.
Yolda 2 erkek benimle yarışmaya çalıştı. Ben de çok iyi kullanıyorum. Benimle yarışamaz... Çok çaba sarf edince benim arabama çarptı ve ben de sağa çekmek zorunda kaldım. Polisi çağırıp rapor tutturmak için telefon etmek isteyince bana hakaret etti. Hakaretin boyutu artınca, o noktadan sonrasını hatırlamıyorum. İnsanlar yerden kaldırmak için yardım ettiler. 15 yıldır dövüş sporlarıyla çok yakından ilgileniyorum. O zaman 5. senemdi. Şikâyetçi oldu . İnsanlar da ‘hadi canım kadından mı dayak yedim diyeceksin. Şikâyetçi olma ‘ demişler. O da şikâyetini geri almak zorunda kaldı.”
İSTANBUL MODERN’İN 5. YILI
5 yıl önce Şeffaf Oda programına başladığımızda ilk konuklarımızdan biri Oya Eczacıbaşı’ydı.
İstanbul Modern Sanat Müzesi’ni kurmuş ve açmıştı.
İstanbul’un gerçekten ihtiyacı vardı buna...
O programda Oya Eczacıbaşı’yla birlikte Metin Akpınar ve Bedri Baykam da konuklarımızdı.
Resim ve heykel koleksiyoneri olan sanatçı aramış, doğrusu hayalkırıklığına uğramıştık.
Metin Akpınar bu boşluğu gidermişti.
İstanbul Modern’de yapılan çekim sırasında Akpınar’a sormuştum:
“Neden resme yatırım?”
Pek çoklarına örnek olacak bir cevap vermişti:
“Ne yani... Evimin duvarlarına, tasarruf bonosu, hisse senedi, devlet tahvili mi asacağım?..”
Müthiş bir kara mizahtı.
5 yıl içinde Modern Sanat, dikkat çekici bir performans gösterdi. Etkinlikleri ve harikulade konumuyla İstanbul’un simgelerinden biri oldu.
Salı akşamı Modern Sanat’ın 5. yıldönümü bağlamındaki davette ve sergi açılışındaydık.
Koleksiyon sergisinde 134 sanatçının 200 yapıtı yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı bu davette Oya Eczacıbaşı’nı kalp kapakçıklarımızla da alkışladık.
TEFO EFSANESİ
TEVFİK Dölen, İstanbul nostaljisinin simgelerinden biridir.
Bir zamanlar İstanbul kremasının ilgi odağıydı.
İstanbul’un ilk diskosunu açmıştı.
TEFO diye anılır.
Çok güzel dans eder, başta Sinatra’nınkiler olmak üzere, şarkılarıyla yürekleri ısıtırdı.
Sonraları ansiklopedi işine girdi. Merhum Ercan Arıklı’yla ortaktı. Çok başarılı oldu.
İyi para kazandı.
Ne yazık ki, dijital ansiklopedilerle birlikte iş hayatı inişe geçti.
Elinde avucundakileri tutamadı.
Ardından bir de beyin kanaması...
Servetini tutamamıştı ama bir o kadar değerli olan diğer serveti, onu hiç terk etmeyen dostlarıdır.
Şimdi 80’lerinde... Hâlâ gece kulüplerinde söylüyor. Onu dansa kaldırmak için ısrarlı olan kızlarla da pistte gösterilerini sürdürüyor.
Yaşamını kitap haline getirdi.
Adı; Yaşamla Dans Eden Adam... (Cem Ofset)
Bu kitapla İstanbul’un nostalji tünelinde geçmişe yolculuk keyifli... Mutlaka okunmalı.
NOT: Kısa bir süre için izinliyim. Tatil dönüşü bir arada olacağız. İyilik dileklerimle...