Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

30 MART 2009 Türkiye’si bambaşka bir Türkiye olacak.
Ekonomistlerin ve masalarına ciddi araştırmalar konan süper ligdeki işadamlarının ortak öngörüleri budur.
29 Mart yerel seçimi nedeniyle yaz aylarından bu yana seçim ekonomisi uygulanıyor.
Küresel krizin dayattığı kemer sıkma önlemleri alınmamakta.
Tam tersine...
O yüzden aylardır Türkiye insanı bu krizi “tam boyutlarıyla” yaşamıyor.
Gerçi...

30 Mart ve tufan

Satışlar düştü, durgunluk var, işsizlik katlanarak büyüyor ve ihracat geri viteste ama asıl sarsıntının 30 Mart sonrasına ertelendiği kanısı yaygın.
İktidarın hedefi, 29 Mart seçimlerinde yüzde 50’yi geçmek... Hiç değilse, 2007 seçimlerindeki yüzde 47 oy oranının altına düşmemek...
Bu hedef aşılırsa, gündemde “yeni anayasa” var.
Halkın güvenini tazelemiş bir AKP iktidarının yolu daha açık olacak.
Dış politikada ve IMF ile anlaşmada eli güçlenecek.

Esmer günler
BUNA karşılık... Tarladaki köylüden fabrikadaki işçiye, memura, esnafa, işadamına kadar herkes için 30 Mart’tan itibaren “esmer günler” büyük olasılık.
Başbakan Erdoğan bile “Kriz Türkiye’yi teğet geçecek” söyleminden “Krizin içinden geçiyoruz” ikrar noktasına gelmiştir.
“Felaket tellallığı” değil...
Keşke ekonominin falcıları, süper lig işadamlarının masalarına araştırmalarını koyanlar, Türkiye’deki yabancı sermaye beyleri yanılıyor olsalar...
Ne var ki...
Hesapların 2009 yaz başından itibaren düzelme umuduna değil, grafiğin düşme olasılığına göre yapılması daha gerçekçi olur.

KOMEDİ VE DRAM

30 Mart ve tufan

GENELKURMAY’ın açıklaması, Ergenekon iddianamesi için kaygıların referansı gibidir.
İbrahim Şahin’in açıklaması ise, o referansın altını çizmiştir.
Ortada Radikal gazetesinde yayımlanan İbrahim Şahin’e ait ifade var.
Gazetenin yayınında kendinden hiçbir katkı olmamış.
Bu ifadeye göre, güya Genelkurmay’a giderek kendisinin yeni kurulacak Güvenlik Müsteşarlığı’nın başına geçmesi için Tuğgeneral Metin Gürak’la konuşmuş.
TSK’da sivil personel olarak görev yapan Fatma Cengiz adlı bir kadın, bu görev için kendisi ve komutanlar, hatta İçişleri Bakanı Beşir Atalay arasında bağlantı kurmuş.
Mideleri de, kafaları da bulandıran satırlar bunlar...
Ancak...
Genelkurmay araştırma yapıyor. Tüm bu iddiaların gerçek dışı olduğunu açıklıyor.
Ne Şahin Tuğgeneral Gürak’la konuşmuş, ne başka bir komutanla ilişkisi olmuş, ne de TSK’da Fatma Cengiz diye bir kadın personel çalışmış...
Bu durumda iddianameye göre, bu ifadelerin sahibi olması gereken İbrahim Şahin ne yapıyor?
O da dün bir açıklama yaparak “Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Şubat 2009 tarihli açıklamasının doğru olduğunu” bildiriyor.
“Benim, Genelkurmay Başkanlığımız ile hiçbir görüşmem olmamıştır” diyor.

Çakma albay
PEKİ ya iddianame?.. Bütün bunlar hayalse, iddianameye nasıl girmiş?
Özel Harekât Dairesi Başkanlığı yapmış İbrahim Şahin gibi bir kurt polisin bir süre polise muhbirlik yapan Fatma Cengiz tarafından aldatılmış olması mümkün mü?
Yani bu Fatma Hanım, 1980 doğumlu, 3 çocuklu işsiz Fahri Kepek’ten hayali bir Albay Talat Ertan oluşturarak Şahin ile konuşturuyor.
Şahin’i Genelkurmay’da bir törenle güvenlik müsteşarı yapılacağına inandırıyorlar.
Tabii bu arada Genelkurmay’daki komutanların ve İçişleri Bakanı’nın da adları bu çakma albay tarafından konuşmalarında kullanılıyor.
Şahin ise hemen hazırlığa geçiyor.
Ekipler ve hedefler oluşturuyor.
...........................
Bu bir Kemal Sunal filmi senaryosu bile olabilir.
Ama...
İçindeki tüm komedi öğelerine karşın 2009 Türkiye’sinin politik dramında kimseyi güldürmüyor.