Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Picasso, bir lokantaya girmiş. Yemeğini yerken kendisini tanıyan lokanta sahibi, karısı için bir resin yapmasını istemiş. Picasaso, yemek arasında resmi yapıp, lokanta sahibine vermiş ve yemek ücretini ödemiş. Sonra kendisi, lokanta sahibinden 2000 dolar istemiş. Adamcağız küçük dilini yutar gibi olmuş.
"5 dakikada çizdiğiniz resim için bu kadar para çok değil mi?" diye sormuş.
Picasso "5 dakikada değil, 40 yıl 5 dakika" cevabını vermiş.

Kitaplar

Elimde kitaplar var.
Yazımı, belki bir ya da en fazla iki yıl almış ama bir ömrün birikimi.
Şu satırların yazıldığı gün, Taksim'de bir genç kızın vücuduna sarılmış dinamitlerle canlı bomba olarak patlayışı haberi sayfaya yerleştiriliyordu.
Olayın arkasında PKK'nın kanlı izleri vardı.
Bir hafta önce, Nevruz kutlamaları da, ırkçılığa ve mezhepçiliğe dayalı şiddet gösterilerine dönüşmüştü.
Nevruz, Alevilik ve Kürtçülüğün adeta simgesi gibi siyaset malzemesi yapılmıştı.
Oysa...
Alevilik, Bektaşilik, Osmanlı'nın özellikle Balkan fetihlerinde yöreyi kazanmalarının mayasıydı.
Mezheplerin giderek zaman zaman başkaldırı hareketlerine ve şiddete dönüşümü, kenardakilerin yani ekonomik ve sosyal boyutlarda geri kalmış olanların hareketlenmesidir.
Hadise siyasi değil, ekonomiktir.
1999 Türkiyesi'nin alaylı siyasetçileri, mezhep, din ve etnisite gibi tehlikeli ayırımcılıkla oynayacakları yerde, köklere inmeliler.
Geçen hafta değinmiştim ama bu bağlamda bir kez daha...
Taha Akyol'un "Mezhep ve Devlet" kitabı, uzun yıllar sosyolog ve gazeteci olarak incelemeler artı bir yılın ürünüdür.


Bir Zamanlar Hariciye

Eski Büyükelçi Oğuz Gökmen, anılarını "Bir Zamanlar Hariciye" kitabında anlatıyor.
40 yılı aşkın süre diplomatlık yapmış.
Yani, kitabı 40 artı 1 yılın ürünü.
Arjantin'de, üzerinde Atatürk'ün fotoğrafı olan 12 pezoluk posta pulları çıkarılmasının başarısı, Arjantin TV'sindeki konuşmasıyla ona aittir.
Ama herhalde Gökmen'in, Arjantin devlet zirvesiyle iyi ilişkilerinin de bunda katkısı büyük olmalı.
Ülkedeki diplomatlar, ünlü Eva Peron'a hediye gönderirlermiş.
Ancak, "Gömleksizler" diye anılan kenardaki yoksullarla beraber olmayı tercih eden Eva Peron, uygunsuz bulduğu burjuva hediyelerini iade edermiş.
Örneğin...
Fransız Büyükelçisi'nin gönderdiği bir kasa seçkin şampanya, geri gönderilmiş.
Oğuz Gökmen ise, Peronlar'a Tariş'in bir kutu incirini sunmuş.
Eva Peron bu hediyeyi çok beğenmiş.
Aradan bir süre geçmiş, Pembe Saray'dan bir telefon gelmiş.
Ölüme yaklaşan Eva Peron hiç yemek yemiyormuş. Doktorlarına "belki Türk inciri bulunursa yerim" demiş. Gökmen, bir kutu Tariş iniciri daha göndermiş.
Birkaç gün sonra da Eva ölmüş.
Tuvalet masasının üzerinde ise, tahta Tariş kutusu duruyormuş.
İçinde birkaç incir eksikmiş.

Sevda şarkıları

Ayşe Kulin'in son kitabı "Sevdalinka" Boşnakça "Sevda Şarkıları" demek.
Ayşe, ilk delikanlılık çağlarımızda, bizim neslin uzaktan anonim aşkı.
Hele bir arkadaşımız, Fenerbahçe'deki yazlıkta, gece onu sinemaya davet etmeye gitmişti.
Olumlu cevap alamamıştı.
Ama Ayşe Kulin'i ev giysileriyle görünce öylesine heyecanlanmıştı ki, bisikletinin pedallarını çılgın gibi çeviriyordu. Önümüzden hızla geçti.
Kaldırımı aştı ve bisikletiyle denize uçtu.
Ayşe, yıllarca güzelliğiyle konuşuldu. Ama bir sarışın taşbebek olmadı.
Kendini yazarlığa adadı. Art arda ödüller aldı. Kitapları yok sattı.
Şimdi de, Sevdalinka...
Bosna'
da yaşananlar için pek çok kitap okumuş, Bosna'ya gitmiş, yüzlerce kişiyle konuşmuş, Sevdalinka'yı öyle yazmış.
Bu kitapta şimdilerde Kosova'da yaşanmakta olanların Bosna'daki kanlı parmak izlerini görürsünüz.
Ayşe Kulin'in kitapları da, uzun bir aydınlığa yolculuk sonrasının ürünleridir.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr