Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan referandumu” hep “dış politika” ve birbirini deviren “domino taşları” teorisiyle mercek altına alındı. “Türkiye’ye sıçrayabilecek ateş tehlikesi” olarak yorumlandı.
“İç politika” boyutu gözden uzak tutulmamalı.
2019 “genel seçimleri” ve “cumhurbaşkanı seçimi” için de bu referandum “netameli...”
Şöyle ki:
....................
1- TSK’nın bir -olası- “müdahalesi” eğer başarılı olursa bunun AK Parti’ye oy etkisi ne olur?
O ihtimal, ancak “Bağdat hükümetinin Türkiye’den silahlı kuvvetleriyle yardım istemesi” halinde mümkün.
Dünyada yükselen trend “detoks...”
Bedeni “toksinlerden” arındırmak amaçlı 10 binlerce kuruluş hizmet veriyor.
Açlıktan kontrollü ve az kalorili organik beslenmeye, şifalı sulara, derin etkili ısı terapilerine bir sürü program uygulanıyor.
Bedenler, rektifiye edilmiş motorlar gibi sıfır kilometrede çıkıyor bu haftalık, 15 günlük programlardan.
Ayrıca...
“Ruhsal detoks” programları da var.
Tertemiz havayı soluyarak doğada nefes egzersizlerinden hormon dengeleyen, zenginleştiren otlara, yogadan başlayarak Uzakdoğu sağlık ritüellerine, felsefi derinliklere uzanan programlar.
Sevgili Mustafa Koç’u geçen yıl kaybetmiştik.
Koç Grubu’nun başında büyük başarılara imza attı.
İş hayatının yanı sıra sporun her dalında vardı. Golf, atlı sporlar, kayak, su kayağı, dalış, otomobil yarışı... Hepsinde de iyiydi.
Dürüst ve net karakterini yansıtarak sporun centilmenlik özünü içselleştirmişti. Onu her yıl anmak için adına düzenlenen yarışma da “spor” alanında oldu.
.....................
Haftanın başında Four Seasons Otel’in salonunda ilk yılın ödül töreni vardı.
Olimpiyatların amatörlük ve centilmenlik ruhu ile örtüşen iki şampiyonumuza verildi
Çekoslo-vakya nasıl 1 günde ikiye ayrıldı?
Çatışmasız, kavgasız...
Karşılıklı el sıkıştılar.
Bir tarafta “Çek Cumhuriyeti”. öte tarafta “Slovakya...”
Hatta...
Referanduma bile gerek duyulmadı.
Karşılıklı “ayrılma iradesi” yeterli oldu.
BUGÜNKÜ resmin kökü “1 Mart tezkeresinin Meclis’ten yeterli oyu alamamasına” mı uzanıyor?
Dış siyaseti özenle izleyenler buna “evet” cevabını veriyor.
Gerçekten...
1 Mart 2003’te “Amerika’nın Saddam Irak’ına karşı savaşı, Türkiye’nin güneydoğusundan girerek başlatmasına” izin veriyordu.
Zaten ABD, askerini, ağır silahlarını, zırhlı araçlarını gemilerden çıkartmak için Mersin Limanı’nı elverişli hale getirmişti.
Diyarbakır ve Güneydoğu’nun diğer yörelerinde lojistik ihtiyaçlarını karşılamak üzere araziler, binalar kiralamıştı.
“Ne BM’ye, ne NATO’ya ihtiyacımız var, dostumuz ve stratejik ortağımız Türkiye bize yeter” demeçleri veriliyordu.
Türkiye’nin “Bağımsız Kürdistan Referandumu” sonrası için “yol haritası” seçeneklerinden biri ağırlık kazanmakta.
“Resmi açıklama” yapılmış olmamakla beraber, “kara kalem eskizlermiş” hissini veren şöyle bir “olasılığa” işaret edeyim.
.......................
Türkiye’nin 1924 ve 1926 anlaşmalarına dayanarak Kuzey Irak’a tek başına alacağı kararla TSK’yı sokması uzak ihtimal.
Allah korusun, oradaki Türkmenlere kıyıma kalkışılması gibi bir çılgınlık yaşanırsa orası artık “hukukun bittiği yerdir.”
TSK tepelerine çöker.
Ama...
Kuzey Irak’ta “Bağımsız Kürt Devleti” için oylar kullanıldı.
Sonucu belli bir referandum.
Ancak...
“Meşruiye-tini dayandırdığı bir hukuk zemininden yoksun.”
Irak Anayasası’na göre düzenlenen bir “Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi, bunun meclisi, hükümeti” var ama hepsi Irak Devleti’nin bütünlüğü içinde kalmak koşuluyla...
Bu nedenle “Bağımsız Kürt Devleti” için referandum öncelikle iç hukuka ve Anayasa’ya aykırı...
Ayrıca... Uluslararası tanınma olanağından da yoksun.
Uzakdoğu inançlarında “mantra” anahtar sözcüktür.
Hemen hemen herkesin ayrı bir “mantrası” vardır.
Sadece kendisi bilir, paylaşmaz.
Nasıl ki her kilidin ayrı anahtarı vardır, her ruhun kilidini de açan bir özgün ve kişiye özel “mantra...”
Budist rahipler bir mantrayı yapmaya başladıklarında kelimeleri küçültüyorlar ve heceleri tekrarlamaya başlıyorlar.
Böylece başlangıçtaki kelime anlamını yitiriyor ve yalnız bir “sese” dönüşüyor.
Salı akşamı İstanbul’da Nişantaşı Narmanlı Apartmanı’ndaki Sevil Dolmacı’nın galerisinde (*) İtalyan sanatçı Loris Cecchini sergisindeydim.