Yunan mitolojisinde Apollon “Güzel Sanatlar Tanrısıdır.”
“Sanatçılar” için “Apollon’un alınlarından öpüp dünyaya gönderdiklerinden” söylemi vardır.
İşte öyle bir şansla doğanların oluşturduğu bir aile.
.....................
Dönemin sadrazamı (başvekili) Cevat Paşa’nın yeğeni Şakir Paşa’nın kızı Türkiye’nin ilk soyut ressamı Fahrelnissa Zeid... Kardeşi “Halikarnas Balıkçısı” diye bilinen Cevat Şakir Kabaağaç... Diğer kardeşi ressam Aliye Berger. Fahrelnissa’nın yazar İzzet Melih Devrim ile evliliğinden doğan oğlu ünlü ressam Nejat Devrim... Kızı yönetmen ve tiyatro sanatçısı Şirin Devrim... Fahrelnissa’nın teyzesi ünlü seramik sanatçısı Füreya (Koral)...
.....................
Bülent Eczacıbaşı’nın eşi Oya Eczacıbaşı’nın aklında hep bir “modern sanat müzesi” açmak vardı.
Meral Akşener ve MHP’den kopan / koparılanlar yeni bir parti hazırlığındalar.
Tutar mı?
....................
Önce...
Siyaset tarihimizdeki böyle örneklerle “genelde” bir değerlendirme...
Genelde tutmuyor...
Ama tutunca da iktidar oluyor.
Yıllar önce 9. Cumhur-başkanı Süleyman Demirel ile konuşuyorduk.
Dönemin medyasını ve siyasetini sallayan “Yollar yürümekle aşınmaz” söyleminin gerisindeki düşünceyi anlatmıştı:
Amerika’da bulunduğum sıralarda oradaki demokrasinin tesiri altında kalmıştım.
Her konuda yürüyorlardı.
Hatta...
Başkanlık Sarayı’nın önünde bile ellerinde pankartlar, protesto için bir aşağı bir yukarı...
Devlet müdahale etmiyordu.
Bayramda Antalya’day-dım.
Atatürk ve Antalya havalimanlarında bunca yıldır hiç görmediğim bir yolcu yoğunluğuna tanık oldum.
Ancak...
Ne yazık ki “çok büyük çoğunluğu” bizdendi.
Az sayıda Arap...
Tek tük Avrupalı ve Japon...
...................
Bodrum’u sadece “beach”leri, “eller havaya” eğlence geceleri sananlar yanılıyorlar.
O dekorun arkasında gerçek Bodrum çok farklıdır.
Büyük şehirden sıkılıp yaşamlarını Bodrum’da sürdürenler “anlamlı, derinliği olan, ince zevkleri, çevre duyarlılığını, kültürel derinliği” yansıtan “saklı güzellikler” üretirler.
İşte onlardan biri...
........................
Bodrum Bitez’in içi mandalina bahçeleriyle yemyeşildir.
Mis kokuludur.
Bugün arife...
Ramazan Bayramı’nın simgesi “şekerdir.”
Yürekten “kansız, gözyaşısız, şeker tadında bayram günleri” diliyorum.
Hatırladığım kadarıyla, hiç “eski bayramlar” gibi “nostalji” yazıları yazmadım.
Bugün içimden geldi.
.....................
Çocukluğumda heyecan arife öncesi başlardı.
Barzani Kuzey Irak’ta “bağımsızlık referandu-munun ertelenme-yeceğini” söyledi.
“Engel olmaya çalışılırsa, çok kan akacağını” da ekledi.
Bu “dönüşü olmayan kesin tavrı” ortaya koyarken herhalde “güvendiği” bir yerler var.
“Sırtını Amerika’ya dayıyor” yorumları havada uçuşmakta.
“Akla zarar” değil bu yorumlar.
Şöyle ki:
.......................
Dünkü yazımda özetle “TSK’nın kendi personeli için kışla, garnizon ve karargâhta istihbarat yapmadığını” ve “bir Genelkurmay Başkanı tarafından yazı gönderilerek MİT’in de bu tür istihbarat yapmasının engellendiği” yolunda “öğrendiklerim” üzerine “kaygılandığımı” yazmıştım.
Bazı köşe yazarı meslektaşlarımı “referans” göstermiştim. Bu konuda ben de araştırma yaptım.
Edindiğim bilgileri kısaca yansıtayım:
Öncelikle...
Bir Genelkurmay Başkanı’nın MİT’e yazılı bildirimde bulunarak “TSK personeli hakkında istihbarat yapmasını engellediğini” doğrulatamadım. Hatta bu içerikte bir yazının olmadığı “izlenimini” aldım.
MY 114-1C (28 Kasım 2011) Silahlı Kuvvetler Koruyucu Güvenlik ve İşbirliği Yönergesindeki ifade şöyle:
“- ... b. Terör örgütlerinin veya yasa dışı oluşumların faaliyetlerine karıştığı ve İKK zafiyeti (İstihbarata Karşı Koyma zafiyetinin anlamı bir bakıma -casusluk- gibi algılanmalı.
Örneğin... Açılmış olan ve düşen Askeri Casusluk Davası) olduğu için haklarında personel güvenlik incelenmesi yapılanların;