Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

12 Eylül’den sonra AKPM’de (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) Türkiye’deki askeri rejim sorgulanıyordu.
Türkiye’nin üyeliğinin dondurulması ya da düşmesi tartışılmaktaydı.
Daha önce albaylar cuntası yönetimindeki Fransa da böyle sorgulanmıştı.
Yunanistan üyelikten ayrılmak zorunda kalmıştı.
Gene 12 Eylül sonrasına dönelim...
Türkiye’nin üyelik durumu sorgulanırken, oldukça kalabalık bir grup, AKPM’ye “lobi” yapmak üzere gitti. Ben de bu girişimi gazetem adına izliyordum.
Üyeliğin dondurulması ya da düşmesi gibi olasılıkları engellemeye çalışacaklardı. Aralarında kapatılan siyasi partilerin milletvekilleri ve senatörleri de vardı.
CHP’lisi, AP’lisi birlikte, omuz omuzaydılar.
Gerçekten de etkili oldular. Bu anıyı anlatış nedenim, AKPM’de gene bir “lobi” olayının medyaya yansımış olmasıdır.
AKPM Başkanı Lluis Maria de Puig, “Anayasa Mahkemesi’ne açılan AKP’yi kapatma davasına karşı bir bildiri yayımlayacaklarını” açıklamış, “Fakat bu bildirinin yayımlanması isteği Türk parlamenterlerden geldi”  demiş.
Oradaki parlamenter grubumuzdan CHP ve MHP’lilerin böyle bir istemde bulunmaları mümkün değil.
Kuşkular, AKP’de odaklanıyor.
Gerçi AKP’den “Bizden böyle bir girişim olmadı” diye açıklama yapıldı ama AKPM Başkanı’nın açıklaması ne olacak?
Başkan Lluis Maria de Puig de “Hayır, benden AKP’liler böyle bir istekte bulunmadı”  açıklamasıyla, kendi sözlerini tekzip etmedikçe, Türkiye yargısına dışarıdan müdahale çağrıları ciddi ve kaygı verici bir kuşku yumağı oluşturacaktır.
Hatta... Barroso’nun ve Olli Rehn’in Türkiye ziyaretleri ve demeçlerini de içine alarak büyür.

Haberin Devamı


ÖZAL VE CINDY

AB sopası, AK lobisi

Show TV’nin genel müdürüydüm. Her yıl Cannes’da düzenlenen televizyon fuarına gitmek için Paris’ten Nice’e uçuyoruz.
Aynı sırada komşum Cindy Crawford o dönem daha podyumları bırakmamıştı. Ünlü bir mankendi.
Bir süre konuşmuştuk.
Türk olduğumu öğrenince ilk sözü “Başkanınız ölmüş, üzgünüm” oldu.
Daha önce de yazdım mı hatırlamıyorum ama önemli olan şu...
Özal’a tüm dünyada gösterilen ilginin bir işaretiydi benim için.
Büyük olasılıkla siyaset haberlerinden uzak yaşayan bu dünyanın en ünlü mankenlerinden biri olan Cindy’nin belleğinde yoğun TV yayınlarından Özal izleri kalmıştı.
Gerçekten Özal, dünyaya kapalı Türkiye ekonomisinde ve siyasetinde kapıları açan liderdir.
Onun döneminde Türkiye’nin AB’ye tam üyelik için yazılı başvurusunda durum öylesine umutsuzdu ki, “yazının geri verileceği” konuşuluyordu.
O gün atılan adımla başlayan süreç aslında bir mucizedir.
Zaten Özal da “Türkiye’nin ince, uzun ve acılı bir yola çıktığını, yılmadan yürümek gerektiğini” söylemişti.
Rüzgârlar gene Türkiye’den yana esmiyor.
Ancak... Bu uzun yolda Merkel’ler, Sarkozy’ler geçicidir.
Rüzgârlar da yön değiştirir.
Eğer... Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye AB’ye tam üye olursa, bu kilometre taşında onur plaketi Özal’ın adını taşımalıdır.

BREZİLYALILAR BASTI

AB sopası, AK lobisi

Önce futbolcularıyla geldiler... Sonra da mankenleriyle... İkisinden de hiç şikâyetimiz yok.
Çarşamba gecesi 2 davet...
Birincisi... Harvey Nichols’daydı.
Dostumuz Burç-Berna Cemiloğlu güzel defileler düzenler.
Kısa ama özgün. Şık ama abartılı değil.
FENDİ’nin aksesuarlarını sunan mankenler ve özellikle iki Brezilyalı dikkat çekiciydi.
Daha sonra Doğan TV Grubu’ndan yayın yapacak TNT kanalının kuruluş partisine geçtik.
Turner Broadcasting System ile birlikte dünyanın en beğenilen dizileri ve sinemanın en iyilerini yansıtmak konseptindeki bu kanalın ilgi göreceği kesin. Başında da daha önce CNN Türk’ün kurmayı olan Efe Önbilgin var.
Ve gecenin düzenlendiği Esma Sultan Yalısı’nda iki Brezilyalı manken... Bir gecede 4 Brezilyalı...