Güneri CIVAOĞLU
Ecevit'in iddia ettiği gibi
"İngiltere, gerçekten ABD'yi Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulması için etkiliyor mu?"
Önce...
Bu iddiaya neden olan
Robin Cook'un
The Guardian ve
The Daily Telegraph'ta yayınlanmış sözlerini yansıtalım.
Gazeteler
Robin Cook'un
"Kuzey Irak parçalanırsa memnun oluruz" dediğini yazdılar.
Bu söylemin
İngiltere Başkanı Tony Blair ile
ABD Başkanı Clinton'un konuşmaları sonrasına rastlaması ilginçti.
Ankara'ya bomba gibi düştü.
Dün
Türkiye'nin
Londra Büyükelçisi Özden Sanberk, bu gazetelerin dış politika muhabirlerine bir öğle yemeği verdi.
Yemeğin amacı, hem
"Türkiye'nin, Irak'ın bütünlüğünü koruma konusundaki kararlılığını, Irak'ın parçalanmasının bölgeyi karıştıracağını" anlatmaktı... Hem de
"Robin Cook'un gerçekten bu sözleri söyleyip söylemediğini, haberin kaynağından doğrulamaya çalışmaktı."
Sanberk, 2 gün önce de
İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na gitmişti.
Sanberk'e,
Cook'un sözlerinin
"teypten çözüldüğü" belirtilerek, bir metin verilmişti.
O metne göre
Cook, "Irak'ta Saddam'ın düşürülmesinden memnun oluruz" diyordu.
Bir soru üzerine de
"müdahale sonrası Irak'ın parçalanma olasılığına" işaret etmişti.
Yani...
Ak ya da
kara renkleri kesin olmayan
gri bir söylem.
Buradaki uzmanlara göre,
"Robin Cook henüz yeni, hatta acemi..." Sözlerinin
gerçek İngiltere politikası gibi algılanmaması gerek.
Ayrıca...
İngiltere'nin kuvvetinin abartılması da yanlış olur.
İngiltere'nin,
ABD'yi etkilemek bir yana...
ABD'yi izlemek gibi bir zorunluğu var.
Kendilerine
"ABD Jr." (oğul ABD) adını takarak dalga geçiyorlar.
ABD'nin dümen suyunda kalmak zorunlukları için şöyle nedenler sıralıyorlar:
- Başta BP olmak üzere İngiliz şirketleri Amerika'da - kader - sayılabilecek önemde yatırımlar yaptılar.
- İngiltere'nin ABD ile çok yoğun ticari ve finansal ilişkileri var.
- Ve en önemlisi...
Ayrılıkçı IRA İngiltere'nin başağrısı.
ABD'de
İrlanda lobisi çok kuvvetli.
İrlanda kökenli milletvekilleri, işadamları güçlüler.
Tony Blair, bu lobiyi ciddiye almak zorunda.
İşte, bu
"kraldan fazla kralcı" tutum,
İngiltere medyasında eleştiriliyor:
"Siyasi hedefi ve son amacı belirsiz bir askeri harekata neden destek veriyoruz?
Neden böyle bir harekatta yer alacağız?"
Bu soruların cevapları
ABD'de dahi verilemediği için,
İngiltere kamuoyu kaygılı.
Hava giderek bulanmaya ve
ABD'nin müdahalesine karşı direnişler güçlenmeye başlıyor.
Ama,
Blair, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra
"Saddam'ın, saraylarını denetime açmak" önerisini reddetti.
AB Dışişleri Bakanlarını - ikna etmek üzere -
Londra'ya davet etti.
Bununla beraber...
Görünüşe aldanmamak gerek.
İngiltere'nin,
ABD üzerinde etkili olabileceğinin kuşkuları sadece
Ecevit'e ait değil.
Bu konuda düşünceleri
Süleymaniye'de uzun söyleşimiz sırasında
Kuzey Irak Kürt Lideri Mesut Barzani'den de dinlemiştim.
Mesut Barzani şöyle diyordu:
"Kuzey Irak'ta en kuvvetli istihbarat İngilizler'e ve Türkler'e aittir.
ABD, CIA'dan aldığı özel haberleri İngiltere'den ve Türkiye'den teyyid ettirir.
Ondan sonra karar verir."
Ona
"bölge binlerce CIA casusu ile kaynıyor. İngiltere ve Türkiye Gizli Servisleri'nin istihbaratı, nasıl CIA'dan daha güçlü olabilir" diye sormuştum.
Yanıtı
"Türkiye'nin kökleri Osmanlı dönemine kadar uzanır. Yüzyıllara dayanır. İngiltere'nin kökleri de bölgede çok derinlerdedir. Hatta o kökler İngiltere'ye kadar uzanır" demişti.
İngiltere'ye kadar uzanan kökler deyimi bana önce garip gelmişti.
Sonra...
Gördüm ki
"Kuzey Iraklı Kürt Liderlerin Londra'da konutları var.
Onların kurmaylarının da Londra'da evleri var.
Çoğu eğitimlerini İngiltere'de yapmışlar.
Oğulları, kızları, torunları İngiltere'de okuyorlar.
Saddam'dan kaçan Iraklıların bile, devlet korumasına aldıkları ülke İngiltere..."
Böylesine köklere sahip olan
İngiltere'nin en güçlü istihbaratı alabileceği açıktır.
İstihbaratın ikiz kardeşleri
yorum ve
sonuç'tur.
Yorum ve
hüküm haline getirilmiş sonuç, ABD'ye yansıtıldığında, elbette etkili olabilir.
İngiltere, görüntü olarak
ABD'nin dümen suyuna takılmış sanılsa dahi, aslında yüzyıllara dayalı ince siyaset geleneğiyle
ABD'yi etkileyebilir.
Yazara EmailLONDRA