Şimdi ise Almanya, bu üyeliği destekleyen konuma geçti. Değişimin sebebi nedir?"
AB üyeliğinin izlerine ışık tutacak bir soru bu. Daha önceki Almanya Şansölyesi Kohl'ün "Hıristiyan uluslar topluluğu AB'ye, Türkiye üye olamaz" söylemi, hafızalarda henüz taze...
Almanya'nın yıllarca, vitrine Yunanistan'ı çıkararak, Türkiye'nin AB üyeliğine aslında kendisinin engelleme yaptığı bilinen gerçek.
Schröder, elbette bunları günah çıkarırcasına söyleyecek değildi.
Söyleyebilecekleri için çıtayı hayli yukarılara çekti:
"Bizim iktidarımız sürecinde bildiğim kadar böyle bir değişiklik olmadı. Türkiye Kopenhag kriterleri doğrultusunda, önemli reformlar yapmıştır. İlerleme Raporu'nun da bunu ortaya koyacağını sanıyorum. Almanya, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini desteklemektedir. Genişlemeden sorumlu Verhaugen çağrıda bulunur ve katkımızı isterse, diğer ülkelere de tavsiye ederiz."
Bugüne kadar alınmış en ileri destek sözü...
Gazeteci arkadaşımızın "neden bu değişim" sorusuna dönelim.
Elbette... Stratejik araştırmaların saptadığı bir dizi neden var.
Ama...
Asıl şu gerçek belirleyici olmakta:
"Almanya'daki Türkiye kökenli nüfus, artık seçimlerin sonuçları için çok önemli sayıya ulaştı. Ve İslamcısı, milliyetçisi, solcusu, etnik ayrılıkçı, Atatürkçüsü hep birlikte blok oy potansiyeli... Tümü, 'Türkiye'nin AB üyeliği' hedefine odaklanmış.
Almanya'da son seçimlerin çok az farklarla galip partiyi belirlediği dikkate alınırsa, Türkiye kökenli bu seçmen bloku, iktidar tayin edebilir."
Sosyal Demokratlar, Türkiye'nin AB üyeliği için görüşmelerin başlamasına evet tavrını koyarken, aslında, yaklaşan seçimlere de sağlam yatırım yapmakta.
Ancak, her etki kendine karşı tepkiyi de oluşturur.
Sosyal Demokratlar, Türkiye kökenli seçmenler kartını oynarken, muhafazakar Hıristiyan Demokrat Parti de "Anne Türkler geliyor" paniği yaratmak çabasında. "Yabancı düşmanlığını" pompalayarak oylarını yükseltmeyi hedefliyor.
Geçen hafta Türkiye'ye gelen Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı Merkel'in "Türkiye'ye AB tam üyeliği değil, özel statü verilmeli" söylemi, bu hanımın bilgisizce boşboğazlığı değildi.
Tersine... Ne dediğini biliyordu.
Türkiye'de konuşarak, Almanya'daki seçmene oynuyordu.
Almanya Sosyal Demokratları da acaba ikili oynayabilirler mi?
Yani...
"Dış görünüşte, Türkiye'nin AB üyeliğine destek vermiş havasını basarken, Fransa ve Almanya ile baş başa görüşmelerde onlara taş koydurtmak..."
Olabilir.
Fakat tehlikeli oyundur.
Sosyal Demokratlar, ciddi, etkin ve samimi olarak ve de sonuç almak üzere ağırlık koyarak, Türkiye'nin yanında yer aldıkları inancını vermeliler.
Yoksa, bekledikleri oy desteğini bulamazlar.
Hatta tepki oyları bile üretebilirler.
Almanya'daki, Türkiye kökenli sivil toplum örgütlerine de görev düşüyor.
Siyasi partilere, özellikle Yeşillere ve Sosyal Demokratlara tam saha pres yapmalılar.
....
3 hafta kadar önce, Fransa'daydım. Fransa'daki Türkiye kökenli nüfusun, o ülkedeki Ermeni kökenlilerin sayısına ulaştığını öğrendim.
Umutlandım.
Bu durumda Türkiye diyasporası artık Fransa siyasetinde Ermeni etkisine karşı ağırlık oluşturacak mı?
Bir diplomatımız "sayı kadar siyasi ağırlık, örgütlü olmak da önemli" cevabını verdi.
Almanya'da sayı var...
Ağırlık da koymalılar.