O filmler, dönemin ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'e de gösterilmişti.Atatürk, pul koleksiyonu için Roosevelt'e Türk posta pulları gönderiyordu.Başkan Roosevelt, Atatürk'e yazdığı teşekkür mektubunda "Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nı Ülkü'yle oynarken gösteren filmleri seyretmekten hoşnutluk duyduğunu" da yazmıştı.Atatürk'ün yabancı liderlere "yeni Türk kimliğini göstermek" isteğini tarihten bu yapraklar yansıtıyor.2006 sonbaharının "Türkiye zirvesi Beyaz Saray'da" görüntüleri medyada yayımlandı.Atatürk'ün 72 yıl önce tanıtmaya çalıştığı "yeni Türkler" imajıyla örtüşüyor muydu?........................Atatürk, çağının Müslüman liderlerine de örnek olmayı ve onlara bir vizyon çizmeyi "işlev" olarak benimsemişti.Afganistan Kralı Emanullah Han, 1928'de Ankara'da konuk olmuştu. Dönüşünden itibaren Atatürk'ün bir takipçisi haline gelmişti.Irak Kralı Faysal, Ürdün Emiri Abdullah ve İran Şahı Pehlevi de öyle.Atatürk'ün modernleşme çizgisini uygulamaya çalıştılar. Ancak "laik devlet"e geçemedikleri için zaman içinde "irtica" onları yedi.Mısır'ın eski devlet başkanı Enver Sedat'ın daha ilk gençlik yıllarından itibaren odasında Atatürk'ün fotoğrafı vardı.Enver Sedat, "Atatürk'ün yaptıklarından çok etkilendiğini ve bunun kendi politik yaşamına yön verdiğini" yazmıştı.........................Atatürk, genç bir subayken Bulgaristan'da ataşe idi. Bulgar Kralı Ferdinand'ın "bir maskeli balo ve göz kamaştırıcı resepsiyonda ev sahipliği yapmasının ve görkemli bir biçimde operaya gelişinin etkisi altındaydı.İran Şahı'na "Türkiye'nin tüm ihtişamıyla bir operaya sahip olduğunu göstermeye" karar verdi.Bu olayı "bir gösteriş ve bir ambalaj" sananlar, Atatürk'ün derinliğini algılayamadılar.Oysa bu ilk Türk operasının adı, "Özsoy"du. "Şii İranlılarla Sünni Türklerin mezhep bakımından ayrı oldukları halde, kültürel açıdan kardeş oldukları" anlatılıyordu. Dış politikada İran ve Türk uluslarını yaklaştırmayı amaçlıyordu........................Edward Mortimer, "yeni Türkiye"nin kurucusu Atatürk'ün laisizmi getirmesini 8. Henry'nin İngiltere'de İngiliz Reformasyonu (English Reformation) olarak bilinen Roma Papalığı'ndan ayrılmasına benzetir. "Atatürk İslam dinini ortadan kaldırmak istemedi, yalnız bu dini her Türk yurttaşının inanabileceği ve kendine ait olduğunu hissedebileceği bir şekle sokmayı düşündü" diye yazar.Şöyle devam eder:"İngiltere, Roma'dan ayrıldıktan sonra manastırlar kapatılmıştı. Atatürk'ün Türkiye'sinde de tarikatlar, tekkeler yasaklandı. İlmin kabul edildiği modern Türkiye, şeyhlerin, dervişlerin ülkesi olamazdı.8. Henry'nin reformlarıyla İngiltere'de 'anglikan' din anlayışı oluştu. İtalyanların veya Rusların Hıristiyan dini değil, İngilizlerin benimsediği Hıristiyan dini...Türkiye'de İslam dini de, Türk halkının benimsediği, açıkça anlayabildiği ve onlara ait bir İslam dini olmalıydı."Wilfred Cantrel Smith şunu sorar:"Niye Mustafa Kemal, 8. Henry'nin başarısını tekrarlamasın?"Kuran'ın Türkçeye çevrilmesi, Atatürk'ün bu hedefiyle izah bulabilir........................Şu anlattıklarımın, bugünün ve geleceğin değil de geçmişin aydınlığını yansıtması acı veriyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr Prof. Dr. Vamık Volkan'ın satırlarıyla devam... Julien Bryan isimli bir sanatçı, Atatürk ile manevi kızı küçük Ülkü'nün günlük yaşamı paylaştıkları, örneğin birlikte oynadıkları saatlerden görüntülerin filmlerini çekmişti. Bu filmler ABD'ye gönderildi. Türkiye'ye gelecek Amerikan diplomatlarına ve eşlerine gösterildi. Onlara, "yeni Türklerin" Osmanlı kimliğinden nasıl farklı oldukları hakkında fikir vermek amaçlanmıştı.