İstikrar programı uygulaması, "ameliyat başarılı... Ama, hastayı kaybettik" olmamalı.
Kısacası... IMF ile anlaşmalar doğrultusundaki "istikrar programı" sürecek.
Fakat... Ekonominin cenazesi pahasına değil.
İşte dünkü zirvenin özeti...
22 Kasım krizinde, reel sektör büyük yara aldı.
Ekonominin "çok büyükleri" dahi, bankalara olan borçlarını ödemekte zorlanıyorlar.
Aralarında "temerrüde düşmüş" olanlar da var.
Bankalardan kredi bulmakta çok güçlük çekiyorlar.
Kredi için teminat mektubu dahi alamayacak kadar kredibiliteleri aşınmış.
Bunların bazılarının üretimlerini tatile sokmanın ya da durdurmanın eşiğine geldikleri biliniyor.
Yani... Yüzbinlerce işçinin bir süre ücret alamamaları veya işten çıkarılmaları tehlikesi var.
Dünkü liderler - özel kesim zirvesinde gündemin en önemli konusu, böyle bir dramatik durumun önlenmesiydi.
O nedenle... Bankaların yöneticileri de zirveye çağrıldı.
Amaç; Sanayinin ve çok işçi çalıştıran büyük kuruluşların banka borçlarını, makul faizlerle konsolide etmek.
Ama, bu zor.
Bankaların da durumları çok parlak değil.
Ya yeni kaynaklar?.. IMF anlaşması, devletin elini kolunu bağlıyor.
Ekonomide yeni ayarlar nedeniyle IMF'deki tedirginlik, zaten şimdiden dile getirilmekte.
Bununla beraber öneriler var.
Örneğin, bankaların mevduat karşılıklarına devletin faiz ödemesi... Ya da bu karşılıklar teminat gösterilerek IMF kefaletiyle dünya borsalarında devlet kağıtları satmak... Oluşacak kaynağı reel ekonomiye kredi olarak aktarmak...
Devletin bugünkü "iç ekonomik zirvesi"nde bu tür öneriler konuşulacak.
Büyüklerin yoğun bakıma alınması, onlar için üretim yapan yan sanayi kuruluşlarının da yaşamasını sağlayacak.
Ütülmemek
Türkiye, 2000 yılında 54 milyar dolarlık ithalat yapmış.
İhracatı ise sadece 27 milyon dolar...
İthalat geliri, ihracatın ancak yarısını karşılıyor.
Neden?
İktisatçıların çok sevdikleri bir deyimle "ütülmüşüz."
"TL değeri, açıklanan kur programı sürdürülerek gereğinden fazla yüksek tutuldu.
Makas, Mark'a karşı yüzde 13...
Dolar'a karşı yüzde 3 ya da 4...
Yüzde 13'e kadar açılan bir makasla ihracat yapmak mümkün değil."
Peki... Çözüm, devalüasyon mu?
Açıklanan kur programından sapmak mı?
Hayır...
Nisan'a kadar çok sert bir enflasyon düşüşü hedefleniyor.
Amaç, makasın devalüasyonla değil, böyle kapatılması...
Peki, o zamana kadar ihracat nasıl ayakta kalacak?
Programda Eximbank'a öngörülen 700 milyon dolarlık kaynak, ilk 6 ayın finansmanına yoğunlaştırılacak... Böylece ihracat sektörü, hem kredi kaynağına hem de bunu uygun koşullarla alma olanağına kavuşacak.
Bir diğer sektör de otomotiv...
Daha şimdiden 75 bin oto stoku var.
Bu sektöre, Dünya Ticaret Anlaşması ve AB kuralları arkasından dolaşarak nefes borusu açılacak.
İç piyasada, ithal malı arabaların çekiciliğini bir ölçüde yitireceğini... 300 - 500 otomobil ithal eden maceracıların silineceğini söyleyebiliriz.
Alt kesitler
Ya işçi, memur, emekli, esnaf ve çiftçi?...
Ne yazık ki, aylıklılara kaynak transferi yapılması, olası görünmüyor.
Esnafa ise, vergi düzenlemeleriyle nefes alma olanağı sağlandı.
En zor durumda olan kesim çiftçi...
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'ne 200 trilyon liralık borçlarını silmek olanağı yok.
Ama... Ödeme kolaylığı planlanıyor.
Ayrıca... Çiftçiye, programda öngörüldüğü gibi dünya fiyatları düzeyinde ödeme yapılacak.
Ama... Bir büyük yenilik; Aile bazında, doğrudan ek yardım ödemeleri planlanmakta.
İşte ekonominin röntgeni...
NOT: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hukukun, tarihi ve estetik değerlere saygının, laiklik ilkelerinin yanısıra Atatürk'ün halefi olmanın da yüz ağartıcı misyonunu yerine getirmiştir.