Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gözaltına alınan 7’si eski 16 DEP kökenli Belediye Başkanı ile birlikte 11 ilden 33 kişinin aynı gün - PKK bağlantıları zanlısı olarak- gözaltına alınmaları bağlamında bir soru:
“Bu gözaltılar açılım sürecinin önünü kesecek midir, açacak mıdır?”
Her iki olasılık da geçerli.
“Gözaltına alınanlar serbest bırakılmazsa...” diye başlayan ve buram buram tehdit kokan söylemler çarşının da, sokakların da karışabileceğinin işaretlerini yansıtıyor.
Öyle ya...
“Demokratik açılımın yolu büyük gözaltından mı geçer?” sorusu siyaset gündeminde yankılanacaktır.
Provokasyon potansiyeli olduğu açıktır.
Buna karşılık, “gözaltıların açılımın önünü açmak, engelleri kaldırmak” hedefli olduğu da madalyonun diğer yüzündeki görüntü.
Gerçekten Diyarbakır merkezli yorumlara göre asıl amaç “gösterilerle, eylemlerle açılıma çelme atanları devreden çıkarmak...”

Şahin avı
Kürdistan Demokratik Topluluğu (KCK) adlı kuruluş giderek güçlendi, il ve ilçelerde “kent meclisleri” adıyla devlete alternatif bir yapı oluşturmaya çalışıyor.
Başında Sabri Ok adlı bir PKK öndegeleni var.
Sabri Ok 1984 Eruh ve Siirt baskınlarının planlayıcısı...
Bursa cezaevinde 20 yıl hapis yatmış.
PKK’nın cezaevleri sorumlusuymuş.
Eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Hanifi Avcı bir TV programında derin devletin PKK’ya ulaşırken Sabri Ok’tan yararlanarak iletişim kurduğunu söylemiş.
Örneğin ilk ateşkeslerde biri Sabri Ok kanalı kullanılmış.
Abdullah Öcalan 1999’da yakalandığı zaman “sadece Sabri Ok’la görüşmek istediğini” söylemiş.
Sabri Ok 2 yıldır Avrupa’da.
Çatı örgüt KCK’nın başında.
KCK ise PKK ve kapatılan DEP ve Güneydoğu belediyelerinde belirleyici güç olarak tanımlanıyor.
Açılım sürecindeki sokak gösterileri ve eylemler KCK talimatıyla gerçekleşiyor yolunda istihbarat bilgilerinden söz edilmekte.
Hatta...
DEP içinden Ankara’ya ulaşan bazı örtülü söylemlerde, parti ve belediyeler üzerindeki KCK’nın yoğun baskısına işaret edilmiş olabilir.
Bu açıdan bakıldığında, gözaltıların açılımın önündeki engelleri kaldırmayı hedeflediği yolundaki yorumlar da ağırlık kazanıyor.
Yoksa...
İktidar herhalde böyle toplu gözaltıların arı kovanına çomak sokmak olduğunu bilmektedir.
Buna rağmen 11 ilde 33 gözaltı tavrı “hesaplanmış risk” gibi görünebilir.

Hukuk nerede?
Elbette bütün bu satırlar siyaset boyutudur.
Açılım da bir siyasi tercih değil mi?
Fakat “gözaltı” hukuki deyimdir.
Yönetime karşı bağımsız yargının kullandığı yetkidir. Öyle olmalıdır.
Burada önemli olan, yargıya, iktidarın siyaset tercihiyle “ayar çekildiği” izlenimleri vermekten uzak durmaktır.
Amaca varmak için her yol mubah olamaz.
Araç, kamu vicdanını tatmin etmezse gözaltılar ters teper.
Açılımın önü daha da kapanır.
Bu duyarlı süreçte, kendi kişisel egoları için kanın akmaya devamında menfaat görenler yanılmakta olduklarını anlamalılar.
Her örgütte “ılımlılar”da vardır, “keskinler” de...
“Süreç sonunda keskinlerin tasfiyesi tarihin gerçeğidir.”
Bu ülkede kanın durmasını isteyenler Türkler arasında olduğu kadar Kürtler arasında da çoğunluktalar.
Gerçi Osman Baydemir “şahinler” ve “ılımlılar” ayrımına karşı çıkmış ve o ayrımı yapanlara 2 kez “s.....” sallamıştır ama ona yakışmayan bu küfür gelecek diye kimse açık seçik olan ayrışımı gözlerini kapatmaz.