DEVLET, Abdullah Öcalan’la konuşur mu? Elbette...
Asıl “konuşmazsa” yanlış yapmış olur.
Örgütler tarihini oluşturanlar arasında PKK’nın yeri vardır.
Onun “başını” şu veya bu şekilde ele geçirmişsin, bir adaya koymuşsun...
Faydalanmayacak mısın?
Buna omuzlarının üzerinde sepet değil baş taşıyan kim hayır diyebilir?
O nedenle Öcalan yakalandığından bu yana devletin ilgili birimlerinin kendisiyle konuştukları doğrudur.
PKK’ya Öcalan üzerinden yön vermeye çalışılmıştır.
Bunun ulu orta açıklanmaması da doğaldır.
“Öcalan’dan PKK’ya şöyle bir mesaj verdirttik” mi denecekti?
Hükümet konuşmaz
Başbakan Erdoğan’ın “hükümetimden, partimden hiç kimse Abdullah Öcalan’la konuşmuş değildir. Görüşmeler yapılır ama devletin birimleri tarafından” söylemi de doğruları işaretliyor.
MİT, polis, asker...
Bunlar gerekli görüşmeleri yaparlar.
Kimseye açıklama zorunluluğu da yoktur.
Fakat burada çok ince ve çok önemli bir ayrıntı ıskalanmasın.
Bu görüşmeler Apo’yla çay, kahve muhabbeti yapmak, okey oynamak için değildir.
Bir kısmı ilgili devlet birimlerinin kendi olağan İmralı seferleridir. Rutindir.
Ama...
İktidarın politikalarına zemin hazırlamak, PKK’ya yön verdirmek gibi stratejik durumlarda üst düzey istihbarat büyükleri İmralı’ya gider “çok özel” konuşmalar yapılır.
O zaman hükümetin verdiği görev söz konusudur.
Hükümetin iradesinin İmralı’ya bildirilmesi ve İmralı’nın PKK’ya o doğrultuda mesaj vermesinin sağlanması esastır.
Örneğin...
“12 Eylül referandumu öncesi, ramazan boyu PKK’nın ateşkes ilan etmesi” için Abdullah Öcalan’la konuşulmuşsa bunun hükümetin bilgisi dışında yapılmış olması mümkün mü?
Zaten Kandil’den Murat Karayılan “TC istedi, önderlik talimat verdi, tek taraflı ateşkesi ilan ettik” diye konuşmadı mı?
Bu da doğal...
“Neler karşılığı bu ateşkes sağlandı” polemiğine girmeyeceğim.
30 gün bile kan akmayacak olması, olumludur.
“Niyet” yargılanmaz
Fakat... İnce ve önemli bir ayrıntı daha ıskalanmasın...
Devletin ve milletin yararları için Apo’yla da konuşulur Karayılan’la da...
Fakat “parti yararları ve oy sandıkları” için değil.
Muhalefetin sorgulaması şöyle:
“Sandıklara giderken cenazelerin kalkması oyları düşürüyor. O nedenle bu diyalog kuruldu ve ateşkes ilan ettirildi...”
Bu iddianın kanıtı yok.
“Niyet” yargılanamaz.
Sadece takvimin ilginç örtüşmeleri var.
- Cumhurbaşkanı’nın anayasa değişikliklerini imzaladığı günün referandumun 12 Eylül’de yapılmasını sağlayacak bir hesaplamayı yansıtması.
- 12 Eylül’e uzanan son ayın ramazanla örtüşmesi. AKP’nin o mistik havayla beslenmesi...
- Ve ateşkesin de PKK tarafından aynı ayda açıklanması.
Rastlantı işte...
Ama bir teori de şöyle: “Dünyada hiçbir şey tesadüfi değildir.”
..........................
Sonuç: “Ah İmralı... İmralı olalı... Hiç görmedi böyle ilgi...”
SOĞUKTAN GELEN KADIN
REİNA’da İstanbul Fashion Week açılış daveti...
Elle dergisinin konuklarıyız.
Mankenler, salınıyorlar.
Havalılar.
Konuklar da hoş...
Gökte ay özel bir gece için yusyuvarlak ve pırıl pırıl.
Nispeten ileri saatlerde ortalık dalgalanıyor.
Moda haftasının gözde konuğu Anna Kournikova geliyormuş.
Tam yanımızdaki locaya alıyorlar.
Etrafında başka mankenler, ilginç tavırlı ve giysili delikanlılar...
Anna Kournikova’nın menajeri ile tanışıyoruz.
Hayret bir şey!
Düzgün, Harvard öğrencisi gibi bir genç.
Laflarken Kournikova’nın da etrafı meraklılarla dolmuş.
Fotoğraf çektiriyorlar.
Ben de çektireyim bari... Bulunsun.
Menajeri bizi tanıştırıyor.
Kız benden uzun.
O nedenle “oturarak çektirelim” diyorum.
Kournikova son derece serin.
Kesin cevabı tek kelime:
“No...”
Ellerimle boy farkını işaret ediyorum.
Zoraki bir gülümseme. O kadar...
Tek kelimelik cevabı tekrarlıyor.
“No...”
Fotoğraf aldırmadan çekip gitmek vardı ama etraftan seyrediyorlar.
Kızın “no”larını “seninle fotoğraf çektirmek istemiyorum” diye algılayabilirler.
Bozum olup kös kös dönmüş gibi bir “tek kişilik ricat” tablosu hoş değil.
İşte böyle bir havada bu fotoğraf alındı.
Sonuç iki “no” ve bir “thank you!”
Kızım, “ayakta fotoğraf “ısrarının ve “soğukluğunun” nedeni ertesi gün ortaya çıktı.
Kournikova’nın otururken fotoğraflarında objektifler sanki onun çizgili kilotuna kilitlenmişti.