Fransa'da 2007'de yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde favori aday Sarkozy'ye belden aşağı vuruluyor. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Sarkozy'yi hiç sevmem ama Sarkozy'ye yapılan şey adiliktir. İşte RADİKAL'de yayımlanan Fransız medyasından satırlar:.........................."Karşılıklı ihanet var Louis adında bir oğulları olan sekiz yıllık evli Sarkozy çiftinin dostlarına dayandırılan rivayetler boşanma nedeni olarak karşılıklı ihanetleri gösteriyor. Publicis Event reklam ajansı direktörü Richard Attias ile birlikte olduğu ve geçenlerde Ürdün'ün Petra kentinde Nobel ödüllü aydınların katıldığı forumda buluştukları öne sürülen Cecilia'nın da elinde, eşinin kendisini defalarca aldattığını gösteren kanıtlar bulunduğu söyleniyor. ..........................Sarkozy çifti de krizde Fransa'da 2007 cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda Jacques Chirac'ın halefi olacağına kesin gözüyle bakılan ve Türkiye'nin AB üyeliği karşıtlığıyla tanınan iktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) lideri Nicolas Sarkozy'nin aşk hayatı yolunda gitmiyor. Fransız basınına göre Sarkozy, eşi Cecilia ile ciddi sorunlar yaşıyor. France-Soir gazetesi dün yayımladığı haberde, Sarkozy'ye yakın bir isme atfen çiftin 'boşanma ihtimali'ni gözden geçirdiğini öne sürerken, Le Parisien ikili arasında 'hırgür yaşandığını' yazdı. Boşanma dedikoduları, Sarkozy'nin AB Anayasası referandumu kampanyası nedeniyle 'yorgun düştüğü' gerekçesiyle geçen pazar günkü programını iptal etmesiyle ayyuka çıktı. Eski manken olan Cecilia, eşinin yanındaki odada çalışması ve siyasi kararlarından yiyeceği ile giyeceğine dek her adımını yönetmesi nedeniyle kulislerde 'kontrol kulesi' diye anılıyor. Cecilia ise iddiaları, 'Kadınlar sadece masa hazırlamakta iyi sanılıyordu. Sonra Hillary Clinton ve Bernadette Chirac geldi. Ben üçüncüsü olacağım. Buna şüpheniz olmasın' diye yanıtlamıştı. Sarkozy, Cecilia'yı ilk kez Neuilly Belediye Başkanı olduğu dönemde, ilk kocası olan TV programcısı Jacques Martin ile nikâh töreninde görüp âşık olmuştu. Martin'den boşanıp Sarkozy ile evlenen Cecilia, "Bana ilk sözlerinden biri 'Meclis merdivenlerini seninle birlikte tırmanacağım' oldu demişti.".............................Görüyorsunuz...Fransa'da da 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi var.Adaylık tartışmaları şimdiden başlatıldı.Cumhurbaşkanı Chirac ile merkez sağın cumhurbaşkanlığı için en güçlü adayı (Bakanı) Sarkozy arasında buz gibi rüzgârlar esiyor.Ve... Sarkozy'yi yıpratma çabaları -yazının başında da belirttim- belden aşağı vurarak sürüyor.Fransa'da da Sarkozy'nin eşi ekseninde bir kampanya yapılıyor. Hem de -gerçekten- çok çirkin...............................Türkiye'de 2007 yılında yapılacak cumhurbaşkanı seçimi için tartışmaların şimdiden başlaması bu bakımdan doğal.Türkiye'ye gelince...Elbette Fransa'daki iğrenç yayınlar gibi değil... (Zaten bunu kimse aklından bile geçiremez.)9. Cumhurbaşkanı Demirel'in "Birisini yıpratmak için hanımefendisini hedef alan siyaset çok yanlıştır" söylemine katılıyorum.Sonraları çok üzüldüğüm bir-iki örneğin dışında bu duyarlığı ben de gazeteci olarak hep gösterdim.O nedenle başörtüsü hakkında benim bilinen görüşlerime rağmen Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı konusunda eşini hedef alan politikaları ve yayınları doğru bulmuyorum.Ancak...2007'de yeni cumhurbaşkanını, 1 yıl öne alınacak genel seçimlerle oluşacak parlamentonun belirlemesi gerektiği elbette tartışılacaktır.Tartışmalar toplumda yayılarak sürecektir.Önemli olan, bu tartışmaların düzeyli olmasıdır. Ne yazık ki polemikler "çamur zemin" oluşturmakta... Üslup, irtifa (yükseklik) kaybediyor.Buna karşılık iktidar da öfkelenmemeli, "erken seçim önerisinin" doğal ve demokratik olduğunu kabul etmelidir...........................Bugünkü iktidar, erken seçimle gelen parlamentoya dayalı değil mi? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sadece kendisi için düzenlenen özel bir seçimle milletvekili seçilmedi mi?Koşullar gerektiğinde sandıklar kurulur. Demokrasilerde çözüm, sandıktır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Çirkin bir Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası örneği vereyim...,