Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Hizmet durmuş.Bir anı...Türkiye'deki dostlara götürmek üzere Riyad'ın en iyi hurmalarını satan bir dükkândaydım.Ansızın ve telaşla dükkânın kapılarını kapattılar. Perdelerini çektiler. Dışarıya da "kapalı" levhasını astılar."Nedenini" sordum."Öğle namazı vaktidir. Çalışmak, dükkânları açık tutmak yasaktır. Aksi halde polis gelir, cezası ağır" cevabını verdiler."Siz de namaz kılmıyorsunuz" diyecek oldum.Saflığıma gülümsediler.Beni, dükkânın iç kısmına açılan kapıdan büyük ve penceresiz bir odaya aldılar.İçeride çekik gözlü, kısa boylu, Uzakdoğulu izlenimini veren yabancı işçiler, kutulara harıl harıl hurma yerleştiriyordu.Sözün kısası..."Öğle namazındaymış gibi yaparak dükkân kapatmak" sadece bir dekordu.........................Suudi Arabistan evlerinde içki içilmez mi?Elbette içiliyor.Bunu herkes bilir.Suudi Arabistan'ın büyük ailelerinin gençleri, Cannes'daki yatlarında ellerinde şampanya kadehleriyle dolaşırlar.Bütün Suudi Arabistanlıların böyle inanç aktörü olduklarını iddia ediyor değilim ama nüfusun önemli bir bölümünün de inanç rolü kestiği sır değil.Rejimin en sıkı olduğu dönemde İran'daydım.Perdeler indiriliyor, kaçak içki içiliyordu. Evlerde alkollü içecek de üretiliyor, konuklara sunuluyordu.O konuklardan biri oldum.Gene İran'da baş örtme zorunluluğu vardı ama İranlı kadınların, genç kızların arasında saçlarının üst kısmını açıkta bırakarak örtünenlerin sayısı hiç de az değildi. Suriye Gümrük Kapısı görevlileri "iftar" nedeniyle görevi bırakmışlar. Bunlar baskıya tepkiyi vurgulayan örneklerdir.Reaksiyon psikolojisidir.Kutsal değerler bile söz konusu olduğunda "dayatmalar" ters sonuç verebiliyor.Alternatif tarih yazılsa...Cumhuriyetin kurulmadığı, Osmanlı saltanatının ve halifeliğin sürdüğü bir Türkiye düşünülse, görüntüler nasıl olacaktı?Harem-selamlık... Kadınların erkeklerin trenlerde, otobüslerde ayrı bölümlerde yolculukları... Sınıflarda ayrı sıralar... Kadınlara örtünme zorunluluğu...O zaman da başörtüsünün altından saçların bir kısmını açık bırakmak, uçağa binip yabancı hava sahalarına girildiğinde -İranlı kadınların yaptığı gibi- çarşafı çıkarmak ve Batı giysileriyle kalmak, alkol almak görüntülerine sıkça rastlanırdı.Arada ne fark var?Neden bu Malezya ya da İran paranoyası?Çünkü... Korkulan şey, o rejimin sadece girişi olan fakat çıkışı olmayan bir yol olmasıdır. Kalıcılığıdır.Yoksa... Çağdaş hukuk ve yaşam konsepti içinde kalmak koşuluyla herkesin isterse örtünmesi, isterse başını açması, birbirine hoşgörülü olması değil... Kaygı duyulan , örtünmenin bir yaşam ya da inanç olmaktan çıkarak, siyasal bir dayatma haline gelmesi, rejimin sütunlarından birine dönüşmesidir. DAYATMANIN İFLASI 1960'lı yıllardı. Demirel, 40 yaşında başbakan olmuştu. Teknik Üniversite yıllarından tanıdığı ve takdir ettiği 2 mühendis Turgut ve Korkut Özal kardeşleri önemli görevlere getirmişti.Turgut Özal, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı, Korkut Özal ise Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğü'ne atanmıştı.Sızan haberlere göre, namaz saatlerinde tuvalete giriyorlar, ayaklarında nalınlar, abdest alıyorlardı.Sonra da bir odada, birlikte getirdikleri -sayıları az- aynı kafadan çalışma arkadaşlarıyla birlikte namaz kılıyorlardı.Özal kardeşlere basın "takunyalı biraderler" adını takmıştı.Onlar ve arkadaşları, kamu sektöründe istisnaydılar.Göze batıyorlardı.Ya şimdi?Laik Türkiye'den 2007 manzaralarına bir bakınız ve cevabını kendi gözlemlerinizle veriniz. Bu satırların yazarı inançlıdır. İnananlara saygılıdır. Ancak... İş zıvanadan çıkıyor. Gösteriş, terfi, atama, ihale almanın makyajı haline geliyor."Sürüden ayrılanı kurt kapar" mantığıyla kimse "ayrıkotu" haline düşmemek için bu senaryoda "figüranlık" bile olsa rol kapıyor.Satırlarım, merhum Bayar'ın "Komünizm geliyor. Belki de bu kış" söylemleriyle paralel kurularak "Şeriat geliyor" alarmı gibi algılanmasın.Ancak gidiş o gidiş ki... Şimdikileri mumla aratacak " Ahmedinecad'lar" üretebilir. gunericivaoglu@milliyet.com.tr TAKUNYALI BİRADERLER