Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

GAZETECİLİK yıllarımın başındayım. Ankara’da kuzenimin evindeyim. Evde kuzenim, kardeşi ve ben kalıyoruz. Sabah banyoda tıraş oluyorum. Aynadan ince gecelikli peri kızı gördüm. Hayal mi, rüya mı, gerçek mi diye ayırt etmek için gözlerimi ovuşturdum. Kız hâlâ orada. “Siz Güneri olmalısınız” diye seslendi. Konuşuyordu. Gerçek olduğuna inanmıştım artık.
İşte o ince gecelikli hayal, rüya, gerçek arası 14-15 yaşlarındaki o kız, ileride Ajda Pekkan olacaktı.
Güya benim burnum büyükmüş, ona bakmıyormuşum, bana kızmış...
O dönemleri şöyle anlatıyor:
“O yıllarda söz verdim. Güneri’den de onun gibilerden de bir gün intikam alacağım. Ben birisi olacağım.”
Harikulade serüvenine benim de katkım olduysa ne mutlu ama Ajda’ya bir not ileteyim: O yıllarda burnu büyük olup onu beğenmemek bir yana, ona bayılıyordum.

Eşlerinin altınlarıyla dergi
AJDA Pekkan’ın katıldığı Şeffaf Oda’nın diğer konuğu ise 19 yıldır Türkiye’nin amiral gemisi Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök.
Özkök, Enis Batur’la çıkardığı dergiyi şöyle anlatıyor:
“Figen’in ve Tansu’nun altınlarını, mücevherlerini satarak sermaye elde ettik. Dergiyi çıkardık. Dergi 1700 adet satınca endişeye kapıldık. Marjinal bir şey yapmak istiyorduk. 20 kişi filan alır diye düşünmüştük. Yanlış bir şey mi yapıyoruz?”
Bir gün Ertuğrul Özkök Cumhuriyet ekibiyle birlikte evde otururken kapı çalmış ve ertesi günkü Hürriyet’in bir nüshası bırakılmış. Herkes o gece öğrenmiş Ertuğrul’un Hürriyet gazetesine danışman olduğunu...

Ajda:  Söz verdim, birisi olacağım



TGC yerine MGD
ÖZKÖK, şaşırtmayı sever. Bir örnek... Ankara’dan İstanbul’a taşınıp Genel Yayın Yönetmeni olduğunda normal olarak Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne (TGC) üye olması gerekirken o, Magazin Gazetecileri Derneği’ni (MGD) tercih etmiş.
Bu durum aynen sürüyor, onun üyesi olduğu tek gazetecilik mesleği kuruluşu oymuş. Özkök, “Tek MGD üyesiyim. Çünkü çok seviyorum magazini” diyor.


Ajda:  Söz verdim, birisi olacağım


30. ve 15. YILLAR
HALİKARNAS, Bodrum gecelerinin “vaha”sıdır. Simgesidir.
Bodrum’a gelip de Halikarnas’a bir kez olsun gitmemek mümkün değil.
Hatta Halikarnas’ın kurucusu ve sahibi Süleyman Demir’e dostları şöyle takılır:
“Bir gün herkes Halikarnaslı olacaktır.”
Halikarnas yaz sezonunu açtı.
Bu sezonun özelliği Halikarnas’ın 30. yıldönümü olması...
Giriş tünelinin kemerine “30. yıl” yazısı çiçeklerle süslenmiş.
Gerçekten çıtası yüksek, güzel bir gösteri, Sıla’nın konseri ve havai fişeklerle görkemli bir açılış gecesiydi.
Polonyalı ve Rus yüzlerce genç, güzel rehber, açılışa bir defile ya da güzellik yarışması görüntüsünü de verdiler.
........................
İstanbul’un lezzetle kutsanmış Sunset’ı da 15. yıl kutlamalarına hazırlanıyor.
Bozcaada’nın Corvus şarapları üreten Reşit Soley ile anlaşmışlar.
Sadece Sunset’a özgü “Sunset 15. yıl” şaraplarını üretecekler. Şişeleri de özel... “Sunset-15. yıl” yazılı olacak şişe etiketlerinin resimlerini Burhan Doğançay çiziyor.
Sunset’a gidenler bilir, yemek tabakları da Burhan Doğançay’ın tablolarını yansıtır.
Sunset’ın kurucusu ve sahibi Barış Tansever içmek ve yemek “ermiş”lerindendir.
UEFA finaline gitmeden önce Reha Muhtar ve Ercan İnan ile birlikte onun Sunset’ta konuğuyduk.
Japonya’dan getirttiği Japon ustasının sunumlarıyla “lezzet sörfü” yaptık.
Ve... Harika şaraplar içtik.
Örneğin... Hakan Uzan’ın TMSF tarafından açık artırmayla satılan seçkin şaraplarını da yudumladık.
“Petrus ötesi” söylemi yanlış olmaz.
Barış Tansever aynı zamanda İstanbul’un seçkin restoranlarının sahiplerinden oluşan grubun başkanı.
Uzun uzun uygulamaya konacak “ sigara yasağını” konuştuk.
Avrupa’da özellikle İspanya’da bu konuda önemli uygulamalar var.
“Sigara içenler” kesiminin de haklarının korunduğu bir uygulama.
Merak ediyorum, Türkiye’deki 10 binlerce kahvede bu yasak uygulanabilecek mi?
Kahveler batar.

Ajda:  Söz verdim, birisi olacağım



VENEDİK MASKELERİ
VİYANA’da yaşayan ve dünyada “ikiz sopranolar” olarak konserler veren Didem ve Sinem Balık 21 Mayıs’ta doğmuşlar.
O gece bir davet düzenlediler.
Sanat ağırlıklı hoş bir geceydi.
Süzer Plaza’nın üst katlarından Marmara manzarası... Mumlar...
İkiz sopranolardan, tenor Hakan Aysev’den aryalar...
Eski zamanların kostümleriyle ve maskelerle danslar... Ege’den pop...
Hakan Aysev’in bir yandan, Didem ve Sinem’in öte yandan “Akdeniz Akşamları” ile Ege’ye eşlik etmeleri inanılmaz güzeldi.
Ayşegül ve eşi Nezih Yeşilnil ile geceye noktayı caz koydu.