Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Daha başka bir siyasal - ekonomik sistemin olamayacağı, bu anlamda tarihin sonunun yaşandığı" teorisi, Türkiye'ye uygulanırsa, AKP de - yoksa - ve - ne yazık ki - "bu coğrafyada, tarihin sonu" gibi görülebilir mi?
Francis Fukuyama'nın öngörüsü tepkiler çekmişti.
Çok tartışılmıştı.
Keşke, "Türkiye'de AKP de demokrasi tarihinin sonu mu" sorusu, tepki dalgaları oluştursa.
Akıllar başa gelse.

Önümüzdeki seçimlerde AKP oyları için öngörüler öylesine yükseklere tırmanıyor ki... Fukuyama'ya çağrışım yaptırıyor.
Genelde, yüzde 50'nin "çok" üzerinde bir oy oranı - şu aşamada - bütün araştırmalarda görünmekte.
Hatta yüzde 50'yi bile "mütevazı" gösterecek, - tekrarlamak istemediğim - oranlar duyuyorum.
İkinci parti görünen CHP için - medyaya da yansıyan - yüzde 12 dolaylarında oy, AKP için araştırmalarda görünen karbonatlı oy oranı için bir fikir verebilir.
Türkiye'de, DP, AP ve ANAP da tek başlarına iktidara gelmişlerdi.
İzleyen ilk yerel seçimde oylarını jetlemişler, en olmadık yerlerde, örneğin, İzmir'de seçim almışlardı, ama böyle yüzde 50'leri çok aşan, hatta üçte ikiyi aşabilecek oranlarla değil.
Buna rağmen, iki dönem seçim kazanmışlardı. Onları iktidardan - bu kez böyle şeyler akla gelmemeli - "ya ihtilal ya bir ölüm" ayırmıştı.

AKP ise hem onlardan, çok daha yüksek oy oranının eşiğinde gözüküyor...
"Siyasal genlerindeki kod kayıtları" ise düzen partilerinden - hala - çok farklı.
"Birkaç dönem iktidarda kaldığında, bir farklı coğrafyada Fukuyama tezinin kanıtı oluşabilir mi kuşkusunu" veriyor.
Neredeyse tek parti...
Hele, Anayasa değişikliğinin ve başkanlık sisteminin konuşulduğu şu günlerde Duverger'nin "seçilmiş krallar" söylemi, bellek derinlerinden yüzeye vurmakta.

Diğer parti CHP'ye bakınız...
Gündeme sadece "Temel Reis - Kabasakal" tiplemesi ile gelip, - telif haklarına takılarak - onu bile becerememek, CHP'yi seçenek yapabilir mi?
Erdoğan'ın, CHP'ye polemik açışı, - edindiğim izlenimlere göre - çok yüksek oranlarda ve tek başına görünmemek ve CHP'yi de yarışmada vitrine koymak isteğinin sonucu.
Elbette her şey salt böyle bir "Parti Esirgeme Kurumu" iyilikseverliği değil...
Polemiğin bir amacı da dikkatleri CHP'ye odaklamak, diğer merkez - sağ partileri, örneğin GP'yi de gündemden düşürmek... Türkiye'yi "AKP'nin çok önlerde koştuğu, CHP'nin de nal toplamakla beraber ikinci olduğu bir siyasal yapılanmayı sağ ve sol sadece iki partili" yörüngeye oturtmak.
Biliniyor ki... Hele şu kadrolarla, "Türkiye seçmeninin çoğunluğu, sola oy vermez."
O halde?
AKP'li seçenek, bu coğrafyada demokrasi tarihinin sonu mu?
Alvin Toffler, Peter Drucker, Francis Fukuyama ve benzerleri, küresel dikkatleri üzerlerine çekecek ilginç yaklaşımlar ortaya atarlar.
Tartışmalar gündemine ipotek koyarlar.
Gerçekleri belirledikleri iddiasındadırlar.
Ama...
Aslında, gerçekleri değil "gerçekleşme olasılıklarını" belirlemiş olurlar.
"Sosyal - siyasal - ekonomik" antikorları, insani değerleri savunmak için harekete geçirirler.
AKP, demokrasi tarihinin sonu değildir.
Ama...
Antikorlardaki uyuşukluk sürerse, ciddi tehlikedir.
"Çok partili, özgürlükçü, demokratik, laik Türkiye", AKP için de sağlıklı iklimdir.