Ali Ağaoğlu: ‘Zırhım samimiyet...’

Ali Ağaoğlu, Göksel ve Miss Turkey 2012 finalistlerinden Çağla Zoralioğlu ile keyifli ve müzikli sohbet...

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Remzi Can, Ali Ağaoğlu’nu mayıs ayında düzenlenecek bir fuar için Diyarbakır’a davet ediyor.
Ali Ağaoğlu yoğunluğu nedeniyle o dönem müsait olmadığını ve davete katılamayacağını bildiriyor.
Peki sonra ne oluyor?Ali Ağaoğlu anlatıyor:
“Başkan, Diyarbakır’a yatırım yapılmadığı konusunda şikayetini dile getirmek için ‘Sayın Ağaoğlu’nu da Diyarbakır’a davet ettik, o da bizden zırhlı araç talep etti’ dedi.

Yani burada bir asayiş, güvenlik problemi olduğunu belirtmek için böyle bir ifade kullandı.
Ondan sonra aradım sayın başkanı. Dedim ‘başkan ne diyorsun? Ben yoğun olduğum için gelememiştim.’ Dedi ‘abi haklısın. Ama böyle bir şikayetimiz var. Ben orada şunu deseydim bunu deseydim olmaz ama Ağaoğlu’nun medyada PR’ı yüksek. ‘“
............................
Ağaoğlu, herkesin koruma ordusuyla gittiği Diyarbakır’a üstü açık arabayla gitmesinin sırrını açıklıyor: “Zırhlı araba yerine, üstü açık arabayla gittim ama oradaki zırh samimiyet. İnsanların samimiyet duygusu inanın o zırhlı arabadan daha büyük bir koruyucudur. Yeter ki insanlara verici olun, samimi olun ve onları kucaklayın.”
Ali Ağaoğlu 7’den 77’ye herkesi kucaklıyor Diyarbakır’da... Diyarbakır da onu alkışlarla karşılıyor ve uğurluyor. 9 okul, 3 fakülte binası yenileyerek ve 600 kişilik öğrenci yurdu inşa ederek Diyarbakır’a 9-10 milyon liralık bir yatırım ve bağış yapıyor.
“Bu ülkede çalışıyorum, bu ülkede kazanıyorum ve bu ülkeye yatırım yapmaktan da çekinmem. Doğusu, batısı, Karadeniz’i, Ege’si et-tırnak gibidir. Bunu orada bizzat yaşadım” diyor.
.........................
ŞEFFAF Oda’nın diğer konuğu Göksel, 15 yaşındayken Bostancı Gösteri Merkezi’nde Sezen konseri, ardından da Rumeli Hisarı’nda Nilüfer konseri izliyor...
Ve... “Konser sanatçısı olma” hayali kuruyor.
Yıllar sonra Bostancı Gösteri Merkezi’nde ilk konserini veriyor...
3 bin kişinin karşısında bu hayalini anımsıyor... Göksel’i samimi, duygusal ve duyarlı buluyorlar. Bu bağın sırrını soruyorum.
“Bir şeyi kalpten ve içten yaptığınız zaman onu hissediyorlar. Benim müziğe olan aşkımı hissediyorlar. Aramızdaki bağın sebebi bence o. Ali Bey’in dediği gibi samimiyet en büyük zırh” diye açıklıyor.

Makul diyet, abartısız spor ile zamana yayılmış “erime” süreci.

Dirhem dirhem eriyerek diyet
YAZ sonlarında 4 kiloyu 1 haftada vermiştim. 2’si geri geldi. Şimdi 4 kiloyu daha gönderdim. Ama bu kez 1 ayda... Sindire sindire... Birincisinde Bodrum’da yolcu etmiştim kiloları.
Bodrum Resort & Spa’nın “Yaşasın Hayat Enstitüsü”nde Prof. Dr. Osman Müftüoğlu koçumuzdu.
Günde 1 saat yürüyüş, 1 saat yüzme. Kalorisi ve çeşidi özenle hesaplanmış, düzenlenmiş lezzetli detoks menüsü.
Otelde kalmak disiplin sorumluluğunu da yaşatıyor. Geceleri oradaki dostlarla ve Müftüoğlu hocanın sohbetiyle keyifli biri oluyordu. Bu “ekspres” kilo gönderme sonrasında bu kez İstanbul EDİTİON Hotel’de gene Osman Müftüoğlu’nun koçluğu ile 2’nci paketleme sürecine girdim.
Otelde kalsam, hiç ayrılmasam Ertuğrul Özkök gibi 4 kiloyu en geç 1 haftada postalardım. Ama... Zamana yaydım. Her gün otelin fitnes salonunda ya da yüzme havuzunda 1 saat spor, Spa’da “techno slim” lazer uygulamalarıyla yağların kırılması, Tayland masajları detoks menüsünden sık sık sapmalara ve sosyal hayatın getirdiği kadehlere rağmen bir aya yayılan dirhem dirhem eriyiş. Burada maydanoz suyu ve detoks içecekleri ile ayak masajına da işaret etmeliyim.
Ayaklarımızın tabanlarında vücudumuzun tüm organları için ayrı ayrı parseller var.
Bu işin ustası Taylandlılar o bölgelere dokunarak, bazen bastırarak, bazen ovarak bir tür parmakla akupunktur uyguluyorlar.
Bu arada EDİTİON‘un ünlü Cipriani restoranında ne kalori kaçamakları da olmadı ki. Ne yapalım “bütün güzel şeyler zararlıdır.”
Bazen şarap, bazen votka eşliğinde mutfak sefaları ile süreci sabote etsem de menzile aheste ulaşabildim gene de. Levent’teki EDİTİON “lüks” sınıfında bir butik otel.
Özel online müzik dağıtım sistemini, siyah çay içeren ve dünyaca ünlü koku şirketi Le Labo tarafından özel hazırlanan kokusunu da sevdim.
Mübariz Masimov bir yurtsever. Otelin bulunduğu binanın adı “Bakü Plaza...” Bu nostalji duygu yüklü. Ama... Bunun ötesinde... Ülkesini sevmek karakter göstergesidir.