Bu kez de
7.2 şiddetinde sarsıldık.
Daha önceki
7.4'lük depremden ders alınmamış ki...
Gene hazırlıksızdık.
Gene her şey
Ankara'dan bekleniyor.
Gene gözler askerde.
Gene deprem, insanlarımızı vurduktan sonra panikle koşuşturmaca...
Ve hele şu
"depremle yaşamaya alışalım" sözleri yok mu!
"- Enflasyonla yaşamaya alışalım!""- Terörle yaşamaya alışalım!"
"- Çetelerle yaşamaya alışalım!"
Peki... Başüstüne.
"Sorumsuz sorumlularla da yaşamaya alışalım bari..."Ama neden?
Uygar ülkelerin böyle bir
kötü alışkanlığı yokken, neden biz alışalım?
Örnek mi?
Son büyük depremden sonra bu köşede yazdığım yazıdan bazı satırları yeniden yansıtayım...
İsrail örneği
Time Dergisi'nin son sayısında
"Yıkıntılar Arasındaki Türkiye" başlığı altında, tüm yer yuvarlağı için geçerli olan şu söyleme yer veriliyor.
"Bilim ve teknolojide yaptığımız bütün gelişmelere karşın, doğa, hala bizden bir adım ileride."Ancak önemli olan doğanın çok gerisinde kalmamak.
Aradaki bir adımlık mesafeyi açmamak.
Bunun bir örneğini sunalım...
Tel - Aviv ve
Jafa belediyeleri, bir
Felaket Yönetim Planı hazırladı.
Elimde bu planın bir özet tanıtımı var.
Sistemin tanımı
Belge özetle şöyle...
Belediyeler, ilk ve en yakın müdahale için çekirdek birimlerdir.
Sistem iki aşamalıdır.
A- Merkez ve politik belirleyiciler...Buradaki merkezi oluşturacak kurumları sayıyor.
Örneğin...
Toplumsal sağlık kurumları ve yerel yönetim acil imdat hattı, eğitim direktörlüğü, psikolojik servis...
Bu merkezde bildirim bölümü, her türlü yardımı karşılayacak ve planlayacak lojistik bölümü, insan kaynakları ve onların sekreteryası yer almaktadır.
B- Müdahale merkezleri...Olay yerinde çalışacak olan müdahale ekibinde, her biri
20 profesyonelden oluşan, çok amaçlı
4 yerel ekip, sürekli göreve hazır bulundurulacaktır.
Onların her türlü ihtiyaçlarını karşılamak ve gereğinde ek müdahalede bulunmak üzere
2 yedek ekip daha bu bölümdedir.
Bir diğer yerel grup,
belediye meclisi üyesi, din adamı, doktor, iki sosyal güvenli ve
bir polisten oluşmaktadır.
Bu gruptaki
6 ekip, ailelere kayıplarını bildirmek, cenazeleri düzenlemek, gerekli işlemleri yapmakla görevlendirilmiştir.
Yerel yönetimlerle koordineli çalışmak üzere,
6 sağlık ve
iletişim grubu, ilk müdahalelerde bulunmak ve her yerleşim yöresi için önceden saptanmış özel donanımlı,
6 hastaneye yaralıları taşımakla görevlendirilmiştir.
Profesyonellerden oluşan 6 grup, tehlike anında yöreyi boşaltmak, halkı emin yerlere taşımak için trafiği ve konvoyları oluşturmakla yükümlüdür.
3 grup, topluma bilgi vermek üzere, kamu enformasyon birimlerini oluşturmaktadır.
5 psikolog ve
3 sosyal görevliden oluşan 4 ekip, telefonla acil psikolojik yardım yapmakla görevlidir.
Öte yandan...
Önceden saptanmış amatör kurtarıcı yardım grupları ile çeşitli ihtiyaçları karşılayacak ve muhtaç aileleri barındıracak istasyonlar oluşturulmuştur.
Ellerde
seyyar jenaratör, elektrikli demir testereleri, hidrolik kaldıraçlar, eğitimli köpekler, ağır ve hafif iş makinalar, jeep, ambulans, yangın söndürme aygıtlarına sahipler.
Temiz ve
sürekli su, enerji, iletişim, ulaşım ve
çöp imha gibi hizmetler de güvence altına alınmıştır.
Bütün bunlar düğmeye basıldığında işleyecek şekilde ve anında çalışacak
teknoloji, plan ve
pratik sürecidir.
Tulumbacılar
Her şey devletten, askerden beklenmemeli.
Bu hazırlıkları, yerel yönetimler yani belediyeler yapmalı.
...........
Plansızlığımız ve deprem sonrası görüntüler, uygarlığın ne kadar gerisinde olduğumuzu ortaya koymuyor mu?
Osmanlı döneminde semt tulumbacıları vardı.
Hiç değilse o dönemden geri kalınmasın.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr