Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rehin Suudi büyüğü, İstanbul'da Adapazarlı bir Çerkez aileden kız aldı. Çocuklarından birine İffet adını koydular.Yıllar sonra İffet Hanım, Suudi Kralı Faysal'ın eşi oldu.Bu evlilikten doğan Prens Suud el Faysal, Suudi Arabistan'ın halen Dışişleri Bakanı'dır.......................Özellikle otoriter rejimlerde, dış ilişkiler, hatta, iç politika, devletin başındakilerin psikolojik yapıları gölgesinde oluşur.Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin de uzun süredir "sıcak" olmayışında bu etkinin izleri yadsınamaz.Türklere daha yakın olan sülale, "Haşimiler"dir.Hicaz Emiri Şerif Hüseyin'i, İngiliz ve Fransızlar Osmanlı'ya karşı isyan ettirirken, ona, kurulacak büyük Arabistan'ın krallığını vaat etmişlerdi. Sözlerini tutmadılar.Ürdün'ü teselli payı olarak verdiler.Bütün bu nedenlerle Suudi Arabistan'da yabancılara kuşkuyla bakılır.Riyad'da görev yapmış bilge bir diplomatın söylemiyle, "Suudiler yabancılara güvenmezler. Türkiye için ise, iki kere düşünürler."......................Özal döneminde Ankara ile Riyad'ın -ihtiyatlı adımlarla da olsa- yakınlaştıkları söylenebilir.Buna, o sıralarda İslam Kalkınma Bankası İcra Kurulu Üyesi olan Korkut Özal'ın oluşturduğu hava da katkı yapmıştır. (Abdullah Gül aynı bankada çalışmaktaydı.)Ancak...Bir yandan Körfez Savaşı, daha sonra da Özal'ın ölümü bu süreci durdurmuştu.Şimdi yeni bir dönem başlıyor.......................Neden şimdi?Hiç kuşkusuz AKP hükümetinin siyasi İslama yakın duruşu, kimilerine göre ise, "mütedeyyin" yapılanması başlıca neden.Kral Abdullah'ın Türkiye'ye resmi ziyareti, AKP'ye uluslararası planda Arap lobisi desteğinin simgesel işareti gibi algılanacaktır.ABD'nin Irak'a silahlı müdahalesi sırasında Meclis'ten geri dönen 1 Mart Tezkeresi de, Suudi Kralı'nın ziyaretini yadırgatmayacak zemini hazırlamıştır.Suudi Krallığı, ABD himayesindedir ama ne garip çelişkidir ki; ABD karşıtlığı, bu ülkede prim yapar.Ayrıca... Ortadoğu haritası yeniden çizilme işaretleri verirken, Şii İran'a karşı Suudi Arabistan, Türkiye ile safları sıkıştırarak Sünni bir dayanışma bloku yaratmak çabasında olabilir......................Devletler arasında değişmez dostluklar ve düşmanlıklar yoktur, değişmez yararlar vardır.Suudi Kralı'nın ziyareti de böyle görülmelidir.Kral Abdullah, burada iki Türkiye görmüştür.Bir medya kampında alkışlanırken, diğer medya grubundaki eleştiriler... Çağın gerisinde kalmış bir aile sultası, ulusal zenginliğin sayıları 2 bini bulan prensler arasında paylaşımı ve halka çok küçük bir oranın yansıtılması, şatafat, lüks, Fransız ve İtalyan rivyeralarında dev yatlar, hovarda prensler, ABD ve İsviçre bankalarında çok yüklü hesaplar... Ve elbette Türkiye'nin dokularına sızan bazı irtica örgütlerinin finansman kaynakları hakkında bilgiler, Türkiye kamuoyunun zihin ekranında kayıtlı.Fakat... Türkiye'nin yararı, Suudi Arabistan'ın yatırımlarını çekmekse, kimse buna karşı çıkmamalı.Konuğa çirkin ifadeler kullanmak ve kabalık etmek de yanlıştır.Alize, çöl rüzgârıdır. Ortak yararlar için estiğinde, 200 yıllık kan acısını örtebiliyor.Bize gelince, Kâbe'yi savunan Mehmetçik'in arkadan hançerlenişini unutmasak da, Mevlana'nın diliyle -galiba- "Şimdi yeni şeyler söylemek gerek..." g.civaoglu@milliyet.com.tr Suudi ailesinin büyük kısmı, 1817 "Vahabi İsyanı"nda, İstanbul'un görevlendirdiği Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa kuvvetleri tarafından öldürülmüştü. Bu aileden Kral Abdullah'ın Türkiye'ye resmi ziyareti 200 yıl önceye uzanan psikolojik kırıkların pansumanı olarak görülebilir. Mehmet Ali Paşa, Suudi ailesinin çoğunluğunu öldürtmüş olmanın yanı sıra, dönemin bir âdetini de yerine getirmişti. Aileden bir önemli kişiyi İstanbul'a göndermişti. Yeni Vahabi İsyanları'na karşı "rehin" tutulacaktı.