Dans Gezegeni 3 gün İstanbul’da görülebilecek.İstanbul’dan “ALLA DUHOVA DANS İMPARATORLUĞU” diye anılan “Todes Dans Gezegeni” geçecek.
57 “iddialı dansçı”dan oluşan bu grup, Rusya’da Putin’in desteğiyle St. Petersburg’da kurulmuştu.
Klasik bale, buz pateni, modern dansi ve break dansının beden dili örgüsüyle sunulduğu bu gösterinin altında dünyanın en büyük koreograflarından biri olan Alla Duhova’nın imzası var.
Alla Duhova, bu grubun kurucusu ve beyni...
Başarısına örnek olarak Todes’in efsane Michael Jackson’a Seul ve Münih’teki “sosyal sorumluluk projesi” konserlerinde eşlik ettiğini gösterebiliyor.
Ayrıca...
Mariah Carey, Ricky Martin gibi dünyanın ünlü sanatçılarıyla birlikte sahnede performans sergilemişti.
Grup, başta Amerika olmak üzere Avustralya, İsrail, Fransa, Çin, Bulgaristan, İspanya, Güney Kore ve Almanya gibi birçok ülkede konserler veriyor.
Yılın 260 günü yurtdışı konserlerle geçiyor.
Bu dans gezegeni, New York, Londra ve Berlin’den sonra İstanbul’dan geçecek.
3 gösteri için (20-21-22 Kasım) TİM Maslak Show Center’da izlenecek.
Bu arada altını çizerek belirteyim ki, TİM Maslak Show Center, her hafta domuz gribine (H1N1 virüsü) karşı ilaçlanarak dezenfekte edilmekte.
DÜN SAVAŞTIK, BUGÜN ÖPÜŞÜYORUZYeni Zelandalı Maori savaşçılarının dedeleri Çanakkale Boğazı’na asker olarak gelmişlerdi. Torunları dostça dans etmek için İstanbul Boğazı’ndaydılar.Büyükelçi’yle burun sürterek öpüşmek...Kia Ora, Yeni Zelanda yerlileri olan Maorilerin dilinde “selam” anlamında kullanılıyor.
İlk karşılaşmada ya da ayrılırken “Kia Ora” deyip karşılıklı burunlar birbirine sürterek “öpüşülmüş” oluyor.
Yeni Zelanda’nın genç ve güzel Ankara Büyükelçisi Andrea Smith ile böyle öpüştük.
Hoştu...
Ama... Maorilerin Haka dansını yapanlarla burun buruna sürterek öpüşmek için aynı şeyi söyleyemem.
Ne var ki... Gene de eğlenceliydi.
Bizim Türklerin beden dilindeki el ve kolla yapılan, kavgaya kadar gidebilecek “ayıp” işaret, Maorilerin Haka dansında kasların, kemiklerin nasıl da güçlü olduğunu gösterme mesajı...
Haka dansını yapan Maoriler güçlü kuvvetli adamlar...
Dans sürerken zaman zaman dillerini çıkarıyorlar. Çenelerinin altına kadar sarkan koskocaman dilleri var.
Herhalde vücut kaslarını geliştirmek için egzersizler nasıl işe yarıyorsa, dillerini de bu kadar çok ve dibine kadar zorlayarak çıkarmak da bir tür egzersiz oluyor. Nihayetinde dil de bir kas...
Peki neden dil çıkarıyorlar?..
“Sana çok öfkeliyim” anlamına geliyor.
Zaten dil çıkarırken gözleri de ateş saçıyor, kaşlar çatılıyor, vücutları gerilmiş yay formatında tutuluyor.
“Kia Ora”ya dönelim...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda ziyareti sırasında onların başbakanıyla böyle burun buruna öpüşmüş.
ŞEFFAF ODA’da konuk olan, dönemin Yeni Zelanda’daki Türkiye Büyükelçisi Uğur Ergun bunları anlattı.
Neden Haka dansı?Peki... ŞEFFAF ODA’ya neden Yeni Zelanda’nın Haka dansçıları ve Maori müzik grubu konuk oldu?
Bir Yeni Zelanda firmasının İstanbul’da yaptığı dev akvaryumun açılışı bağlamında gelmişlerdi.
Fakat...
“Madem İstanbul’a gelmişler, programa çıkaralım, reyting alalım” zihniyeti aranmasın.
Olay aslında çok daha derinlerde...
I. Dünya Savaşı’nda Yeni Zelandalılardan oluşan birlikler, İngiliz kuvvetleri tarafından Çanakkale cephesine gönderildiler.
Bir kısmı şehit oldu.
Çanakkale topraklarında gömüldüler.
Mezarlarına her yıl binlerce Yeni Zelandalı geliyor, bu mezarlara çiçek bırakıyorlar.
Dedelerini ziyaret etmiş oluyorlar.
Günümüze bu görüntülerden önemli bir mesaj var.
Bakın... 3 nesil önce savaştığımız, birbirimizi öldürdüğümüz insanların torunlarıyla bugün kucaklaşıyoruz. Dostuz.
Onlar ki, on binlerce kilometre uzaktan geliyorlar... Bir de kendi hudutlarımızın içinde dökülmekte olan kardeş kanını düşününüz.
Torunlarımız 50 bine yakın insanımızın ölümü için bizim nesilleri kim bilir nasıl algılayacak ve yorumlayacak...
“Yeni Zelandalılardan da mı bir ders almamıştınız?” diye sorgulanacağız...
İşte o nedenle o eski “asker” Yeni Zelandalıları temsil etmek üzere Haka dansı savaşçılarını konuk aldık.
Ve... 3 nesil sonra kucaklaşmamızı temsil etmek üzere simgesel olarak burunlarımızı birbirine sürterek öpüştük.
NEFES: ‘TARİHİN KİLOMETRE TAŞI BİR FİLM’“Kürt Açılımı” ya da bu dosya kapağının sonuncu etiketiyle “Demokratik Açılım” ile zamanlamada örtüşen “NEFES” filmi Türkiye siyaset tarihinde bir kilometre taşı...
Dağlarda, sınır karakollarında yaşanan dramı, zorlukları, travmaları, vatana, bayrağa, Atatürk’e tutkuyu, görev onurunu yansıtıyor.
Bu değerlerin bozuk para gibi harcanamayacağının kanıtlarını iz bırakarak beyinlere ve yüreklere kazıyor.
Ama sadece o değil...
Artık kan dökülmemesi için herkese sorumluluk düştüğünü, akıl ve vicdan çerçevesinde çözüm üretilmesi zorunluğunu da dayatıyor.
Bu kadar zorlu bir görevi yapanların şehit düştüklerinde TV haberlerine 45 saniyelik birkaç görüntü ve 3-5 kelimeyle konu edilmesi ve ardından sunucunun belki de bir magazin haberine geçişini nasıl da güzel yakalamış...
Dağlarda, sınır karakolunda şehit düşenlere 45 saniye, Bebek’te, İstinye’de, Nişantaşı’nda bar çıkışı görüntülere dakikalar...
Kanın durması için güçlü Türkiye’nin bütünlüğü çerçevesinde insan haklarına dayalı demokratik çözüm kesinlikle üretilmeli.
NEFES’in oyuncuları İlker Kızmaz, İbrahim Aköz ve senaristlerinden İlker Altınay ile ŞEFFAF ODA’da konuştum.
Film çekimi boyunca aldıkları komando eğitimini, kurusıkı mermilerin art arda patlatıldığı sahnelerde kendilerini gerçek çatışmada sanacak kadar dehşet yaşadıklarını dinledim.
Doğanın en güç şartlarında elleri, kolları kırılanlar olmuş.
Günlerce yıkanmamışlar. Uyumamışlar.
Bunlar sadece film çekiminde yaşananlar... Bir de gerçeği yaşayanları düşününüz... Gişe rekorlarına giden NEFES, hepimizi silkeliyor, “Uyanın artık” diyor.