Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bugün hukuk tarihimizdeki
60 yıllık “kara bir sayfayı yırtmak üzere” adalet komisyonu toplanıyor.

27 Mayıs ihtilalinin hukuk adına utanç verici Yassıada kararlarının “silinmesi, yok hükmünde sayılması” için görüşmeler başlayacak.

TEKLİFTEN SATIRLAR

Tekliften şu satırları yansıtıyorum.

..... Milletten aldığı bir yetki bulunmaksızın

yargı erkini kullanan Yüksek Adalet Divanı’nın verdiği, “doğal hâkim ilkesi” başta olmak üzere “evrensel hukuk prensiplerine” ve o tarihte yürürlükte bulunan “anayasa hükümlerine” açıkça aykırılık teşkil eden kararlar ne yazık ki halen hukuk sistemimizde varlıklarını ve bazı etkilerini sürdürmektedirler.

Haberin Devamı

“Şeklen yargı kararı” niteliği taşımakla birlikte esasen “millet iradesini kaba kuvvetle gasp eden gücün siyasi arzularının maskesi niteliğinde olan bu kararların hukuk âlemimizden silinmesi”, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelini oluşturan Milli Egemenlik, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ilkelerinin gereği olarak tezahür etmekte ve ülkemiz hukuk tarihinin “karanlık bir lekeden arındırılması” adına zorunluk arz etmektedir.

..... Millete ait yargı yetkisini gasp eden ve evrensel hukuk kurallarını çiğneyerek temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran kararlar veren Yüksek Adalet Divanı’nın kullandığı yetkilerin hukuki dayanağını oluşturan ve halen yürürlükte bulunan
kanun hükümlerini geçmişe dönük
olarak yürürlükten kaldırılması amaçlanmaktadır.

Teklif ile ayrıca yeni bir dava yolu öngörülerek Yüksek Adalet Divanı’nın kuruluşuna ve yetkilerine ilişkin kanun hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, hükümsüz hale gelen kararlardan kaynaklanan zararların tazminine imkân sağlanmaktadır.

TAZMİNAT HAKKI

Hukuk tarihimizin kara bir sayfası yırtılıp atılıyor.

Sadece o değil.

Bu kararların perişan ettiği ailelerin maddi zararlarının da tazmini için kanun hükmüyle hukuk yolu açılıyor.

Düşünün ki...

Merhum Adnan Menderes’in “cellat ve idam giderleri” için eşi acılar içindeki merhume Berrin Menderes’e “ödeme emri” gönderilmişti.

Sadece maddi zarar değil, manevi zarar davaları da açılabilecek.

Haberin Devamı

60 yıl sonra bu adım çok önemlidir.

Hem geçmişteki haksızlıkların onarılması bakımından...

Hem de gelecekte ihtilal girişiminde bulunabileceklere ve onların olası mahkemeleri için de caydırıcılık niteliğindedir.

KÖTÜ ANILAR

Elbette Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın bile Yassıada’da tokatlandığına dair anılar ne onarılabilir, ne silinebilir.

Ama...

Gene de belirttiğim gibi, önemli bir adım atılıyor.

Ne ilginçtir ki...

“27 Mayıs yıllarca bayram” olarak da kutlandı.

Yassıada’da yargılananlar (!!) “düşükler” diye anılıyordu.

“DP’nin devamı olduklarını söyleyen” Adalet Partililere ise “kuyruklar” adı takılmıştı.

Halk dilinde “Demokrat Parti” için “Demir Kır At” denildi.

AP de o nedenle amblemini “Kır At” yapmıştı.

Sadece “kuyruklar” diye aşağılanmazlar, “Ata binen eşekler millet sizden ne bekler” diye çok çirkin sloganlar atılırdı.

Evet...

Bunlar da yaşandı.

Kara sayfanın yırtılması hepsinin silinmesi demek olmuyor.

Fakat...

Vicdanları büyük ölçüde rahatlatacak.

Haberin Devamı

.....................

Allah’ın değirmenleri geç ama mutlaka öğütür.

Allah’ın değirmenleri

“Merhume Berrin Hanım’dan Menderes’in idam masraflarını ödemesi” istenmişti.

 

İbretlik cevaplar

 

Orhan Gazi’ye sormuşlar;

- “En büyük zulüm nedir?”
- “Geciken adalettir...” demiş.

Çiçero’ya sormuşlar;

- “Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı?”
- “İşi ehline vermedik...” diye yanıt vermiş.

Karun’un yanına varıp;

- “Zenginliğin sırrı nedir?” demişler.
- “Halka avuç açmamaktır...” demiş.

IV. Murat’a sormuşlar;
- “Yardıma alışana ne olur?”
- “Emir almaya da alışır...” diye cevaplamış.

Gorbaçov’a

- “En büyük hatan neydi?” diye sormuşlar.
- “Yanlışı hep karşımızdakinde aradık...” diye yanıtlamış.

Stalin’e sormuşlar;

- “En büyük korkunuz?”
- “Sokakta yalnız başıma yürümek...” diye cevaplamış.

Goebels’e sormuşlar;

- “İktidar nedir?”
- “Düşman yaratmaktır...” diye cevap vermiş.

II. Ramses’e gitmişler;

- “En büyük piramit hangisi?”
- “Kibrimizdir...” demiş.

Platon’a sormuşlar;

- “Devlet nasıl yönetilir?”
- “Ya ilimle, ya zulümle...”
diye yanıtlamış.