Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ecevit, adeta meleklerin koruduğu bir ülkenin başbakanı olarak ABD'de. 11 Eylül, Türkiye'yi yere çakılmaktan kurtaran paraşüttür. Aksi halde Türkiye, "Arjantin'e bak gör halini" olurdu. 11 Eylül'e 5 kala ABD Maliye Bakan Yardımcısı, Türkiye ekonomisinin artık kendi kaderi ile başbaşa bırakıldığı mesajını vermiyor muydu?
11 Eylül, Türkiye'ye bakışları bir anda değiştirdi.
Hem kriz sürecindeki Türkiye'ye...
Hem kriz sonrası süreçte İslam ülkeleri için model Türkiye'ye.
Önce birincisi...

Basketbolda ileri oynayan ve sayı yapan uzun boylu oyunculara "pivot" denir.
Brzezinski SATRANÇ TAHTASI adlı kitabında Türkiye'yi jeopolitik ve jeostratejik konumuyla "pivot ülke" olarak değerlendirir. "ABD'nin, Türkiye'yi yanında tutması gereğine" işaret eder.
Afganistan'a müdahale oyununda sayı yapmak ve sonuç almak için Türkiye çok önemliydi.
Talibana karşı harekatı destekleyen ve simgesel de olsa kuvvet gönderen bir İslam ülkesi "hilale karşı haç... cihada karşı, haçlı seferi" görüntüsünü yok edecek stratejik katkıydı.
Ayrıca, Talibana karşı savaşan Kuzey İttifakı'nın parça bölük İslam kuvvetleri, ABD'nin ve İngiltere'nin yanı sıra Türkiye'nin de destek vermesi nedeniyle Hıristiyan işbirlikçisi olmaktan çıkıyorlardı.
Yere çakılma sürecindeki Türkiye'ye, IMF ve Dünya Bankası'nın paraşüt uzatması, Arjantin'in ise yazgısıyla baş başa bırakılması işte bu yüzdendir.
Irak sürecinde de Türkiye'nin pivot konumu, ABD için olası bir harekatta stratejik önemdedir.
O konuya sonra döneriz.
Çünkü ABD harekette o uyarılarımıza rağmen kararlı olursa engelleyemeyiz.
Ancak harekata katkımızı çizilecek yeni haritada ağırlığımızı ve harekatın turizm sezonu sonrasına kalmasını gündeme getirebiliriz.

Ve kriz sonrası...
Tutun ki... Molla Ömer ve Bin Ladin yakalandı.
Olası bir Irak harekatı da sonuçlandı. Saddam ve oğulları Irak'tan temizlendi.
Teröre bulaşmış İslam ülkeleri de yola getirilmekte...
Ya sonra?
Bataklık böyle kalırsa kanla beslenen sinekler gene üremeyecek mi?
ABD daha önce Sovyetler Birliği'nin yayılmacı yönelişine karşı yeşil kuşak politikası uygulamıştı.
Türkiye'den başlıyarak Afganistan'a kadar bu kuşakta siyasi İslamın başını okşamış, yemlemişti. Hatta, bu harekatın Avrupa ülkelerinde palazlanmasını dolaylı olarak sağlamıştı.
Suudi Arabistan'ı da kasası olarak kullanıyordu.
11 Eylül'de, yarattığı canavarın kendisini vurduğunu, yeşil kuşakta ipleri elinden kaçırdığını dehşetle görmüştür.
Peki, yeşil kuşak yerine önerilecek olan yeni formül nedir?
ABD'nin etkin gazetelerinde Beyaz Saray nabzını yansıtan ağırlıklı imzalar "nüfus çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'nin, laik, parlamenter demokratik modelini" öneriyorlar.
Türkiye modelinin geçerliğini koruması için başarılı olması ve Batı'yla, özellikle AB ile bütünleşmesi gerekir.
Ecevit şu çok özel momentumu değerlendirerek, Türkiye'nin AB ile tam üyelik görüşmelerinin 2003'ün ilk aylarında başlaması bağlamında Beyaz Saray'dan "tam destek" sözü almalıdır.
Bunun dışında, askeri borçların silinmesi, AB'ye, İsrail ve Ürdün'e olduğu gibi tekstil kotalarının kaldırılması ikincil konulardır. Üstelik beklentilerde de hayalci olmamalıyız.
IMF ve Dünya Bankası için ABD rüzgarının - eğer gene saçmalamazsak - zaten süreceği görülüyor.
Kıbrıs'ta görüşmeleri başlattık. AB ordusu için çömlek patlatmadık.
Bir Türk Başbakanı, ABD'ye belki de en rahat gezisini yapmakta.