ABD‘nin başkenti Washington’da hiçbir yapı Parlamento Binası’ndan (Congress House) daha yüksek olamaz. Onu perdeleyemez.
Washington’un neresinden bakarsanız bakın, en yüksekte Capitol Hill’deki Kongre Binası’nı görürsünüz.
Binanın bir diğer özelliği de “siyah köleler çalıştırılarak yapılmış olması...”
Siyah kölelerin kıtasından ABD’nin ilk siyah Başkan’ı, “demokrasinin en yüksek” değerini şehir mimarisine de yansıtan bu binada yemin edecek.
.......................
ABD bende hep “elma” çağrışımı yapar.
“Amerika’nın ulusal meyvesi” denebilir.
Barlardan otel resepsiyonlarına kadar her yerde bir çanak dolusu, iyi parlatılmış kırmızı elmalar vardır.
İsteyen alır, oracıkta dişler.
Orta sınıf Amerikalının kırmızı elmayı yemeden önce kol yenine evire çevire sürterek parlatmak ritüeli vardır.
Benim “elma” algıma gelince...
Elmanın bir yüzü delik deşik, “kurtlu” görüntüdedir. Mideme bulantı verir.
Diğer yüzü ise pürüzsüz, pırıl pırıl kırmızısıyla imrendirir, ağız sulandırır.
Kurtlu yüzünü, dünyadaki “çirkin Amerikalı” imajı oluşturur.
Diktatörlerle işbirliği yapan, karanlık, kirli tezgâhlar kuran, kadınları, çocukları bile bombalayabilen, insanlık suçları işleyen bir Amerika...
Öte yüzüne ise, büyük saygı duyuyorum.
“Kamuoyu duyarlığı, hukuk devleti kurumları, demokrasisi, toksik süreçlerinden kendini temizleyerek arınma refleksi” gıpta duygusu verir.
Amerikan tarihinin en kötü başkanlarından biri olan Bush’tan ve onun zihniyetini yansıtan kadrolardan arınarak Amerika’nın bir siyahı başkan seçmesi alkışlanmayı hak etmiştir.
CUMHURBAŞKANI GÜL’ÜN HAYRANLIĞI
ŞEFFAF ODA çekimleri için Çankaya’daki konutta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül’ün konuğuyduk.
Cumhurbaşkanı Gül “Amerikan halkının Obama’yı seçebilmiş olması karşısında, Amerikan demokrasisine olan hayranlığımı ifade etmeliyim” demişti.
Ardından... Şöyle bir yorum getirmişti:
“İki yıl önce bana Obama adlı bir siyahi senatörün yıldızının parladığını, başkan olabileceğini söylemişlerdi ama üzerinde durmamıştım. Böyle bir şeyi imkânsız gibi görmüştüm... Ama görüyorsunuz, seçildi. İşte demokrasi.”
Gerçekten iki dönem üst üste Cumhuriyetçi Başkan’dan bıkkınlığa Irak macerası ve dünyayı krize sokan ekonomik beceriksizlik de eklenince, “Demokrat başkan” seçileceği artık apaçık görülüyordu.
Ancak... Üzerine banko oynanan isim, New York Senatörü Hillary Clinton’dı.
Buna karşılık, babası Kenyalı bir Müslüman lider, tüm ailesi, kardeşleri hâlâ Kenya’da... Yaşamının birkaç yılında Müslüman... ABD’nin hiç alışık olmadığı Afrika kökenli Barack Obama isimleri bir yana, ilk adı ABD’lilerin neredeyse tamamının nefret ettiği eski Irak diktatörü Saddam’la aynı: “Hüseyin...”
İki yıl önce kim ona başkan seçilme şansı tanıyabilirdi?
Önceki gece NTV’de Obama için düzenlenen konseri izledim.
Ne harikulade bir görüntüydü.
Ünlü aktör Denzel Washington’ın açılış konuşması sonrası onu destekleyen dünya starı sanatçılar şarkılar söyledi.
Beyonce’un söylediği ve on binlerin de katıldığı “America America” muhteşemdi.
Amerika’yı süper büyük yapan ulusun, cesaret, beraberlik ve ortak başarı ile mutluluk ve onur felsefesini yansıttı.
Amerika milliyetçiliğinin nabzı gümbür gümbür bu şarkıda atıyordu.
Başkanlık seçimi sonuçlarını ve Beyaz Saray’da değişimi bir siyaset öfkesine dönüştürmeyen ve ciğerlerini taze değişim rüzgârlarıyla dolduran ve şenlik yaşayan bir ulustan görüntülerdi. Böyle bir manzarada elbette tüm halk, birlik ve bütünlük hisseder.