Bahçeli dünkü çıkışıyla sadece "seçim kararı alınmazsa MHP, hükümetten çekilir" mesajını vermiş değil... Dahası "Baş- bakanlığa adaylığını" da açıklamış bulunuyor.
Öyle ya... DSP’nin "seçime hazırlanmak" açıklaması suya tirit. Seçim kararı yok. Grup yöneticileri "29 Temmuz’da Meclis’e gitmek kararı bile alınmadığını" söylüyorlar. Bu pirinç daha su kaldırır.
Tutun ki, Meclis’ten seçim kararı çıkamadı. Bahçeli’nin dün açıkladığı gibi MHP, hükümetten çekildi...
Bu durumda bozulan 57. hükümetin yerine Cumhurbaşkanı Sezer, yeni hükümeti kurmakla kimi görevlendirecek?
Siyaset geleneklerine göre Meclis’te en fazla milletvekili olan partinin Genel Başkanını; Bahçeli’yi.
Bahçeli kurabilir mi?
Ayrı konu.
Ama daha sonraki adımları sezmeye çalışalım.
Örneğin Anayasa’ya göre 45 gün içinde bir hükümet kurulup güvenoyu alamazsa, otomatik genel seçimlere gidilir.
Bu olasılık, Bahçeli’nin başbakanlığında Türkiye’nin "derhal" genel seçimlere gitmesi gibi - uzak da olsa - bir olasılığı gündeme taşımakta.
Fikir jimnastiğini sürdürelim...
Süreç kısa kesilirse...
Sırada 2. ve 3. partilerin genel başkanları Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz var.
İkisinden biri mi güvenoyu almamış hükümetin başbakanı olarak Türkiye’yi seçime götürecek?
Ya da bir sürpriz...
DSP’den büyük kopmalarla "Yeni Türkiye 2. parti konumuna gelirse, o işlev Cem’e geçemez mi?"
Şu duyarlı süreçte, Türkiye’de bir eksiğimiz de böyle olasılıklarda "hükümet bunalımı" mı?
Oralara varılacağını sanmıyorum.
MGK toplantısı, akademilerde diploma töreni ve Yüksek Askeri Şûra’dan sonra bu iş ya seçime kadar Ecevit’le sürer...
Ya da...
Doların, Euro’nun, faizlerin nerelere fırlayacağını Allah bilir.
Cumhurbaşkanı Sezer herhalde, Türkiye’nin diplere çekilmesine izin vermez. Meclis’te grubu olan partilerin ağırlıklı oranlarda temsil edildiği liderler dışında bir seçim hükümeti oluşturur. Seçime gidilir.
Aklın yolu budur.
Ecevit’in kendisine ve Türkiye’ye yapabileceği bir iyilik demetini yansıtalım.
1- Madem ortada 3 Kasım için hükümet ortağı partilerle alınmış bir erken seçim kararı var... Artık bunun uygulanması gerekir. DSP Meclis grubu, MHP’nin yarısına düştüğü halde, Bahçeli’nin, Ecevit’e "seçimlere kadar Başbakan kalın" nazik önerisiyle yetinmelidir. Türkiye’deki siyasal belirsizliği bunalıma ve ekonomik kaosa dönüştürmeden 3 Kasım’a odaklanmalıdır.
DSP grubu, seçim için oy vermelidir.
2- Bu durumda, DSP’den çözülmelerin geometrik diziyle sürecek olması doğal. Çünkü oyları yüzde 4’e düşmüş bir partide milletvekilleri neden kalsın? Ecevit, telaş yapmamalı, olgun davranmalı, kendisinin ve partisinin seçime girmeyeceğini açıklamalıdır.
Böylece hiç değilse yüzde 3 - 4 DSP oyu ziyan olmaz. CHP’ye ya da Yeni Türkiye’ye gider.
3- Bunu yaparsa saygınlığı artar. AB ile uyum yasalarının çıkması için o hedefe yoğunlaşması, artık siyaset iddiası kalmamış, bilge devlet adamı kimliğiyle etkili olabilir.
Unutmasın...
Tükenen partisi ve alarm veren sağlığı ile siyaset yaşamının zaten sonundadır.
En güzel jübile, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine giden yolu açmak olacaktır.
Ancak bunlar temenni...
Örneğin MHP’ye de gelen bazı fısıltılar var. Meclis 29 Temmuz’da toplanır. Hem 3 Kasım’da seçim, hem AB uyum yasaları komisyonlara gelir.
Ama komisyon başkanı 3 Kasım’da seçim yasasını bir süre bekletir.
AB uyum yasaları görüşülmeye başlanır.
Doğrusu da budur.
Çünkü seçim kararı çıktı mı, milletvekilleri Ankara’da tutulamaz. Seçim yörelerine dağılırlar. Ama ya uyum yasaları çıktıktan sonra seçim kararı alınamazsa!
Bahçeli, o kaygıyla dünkü çıkışı yapmış olamaz mı?
Başka görüntüler de sisler arasında belirmekte.
Çiller’in bugün için Ecevit’ten randevu almış bulunması...
Yoksa DYP’li bir hükümet modeli mi?