Emektar Başbakanlık'ta,
Bülent Ecevit "seçim kampanyasını açmadığını" söylüyor ve şöyle diyordu:
"Kampanya yapmaya gerek var mı, onu da bilmiyorum - birinci parti olduğumuzu -
görüyorum."
Aynı günün gecesi, bir yemek masası etrafında
Anavatan Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile söyleşiyoruz.
İşte sözleri:
"Bize, - şimdiye kadar yaptırdığınız bütün kamuoyu araştırmalarını yırtın -
dediler.
Yırttık.
Çünkü, artık hepsi geçersiz hale gelmişti."
Abdullah Öcalan'ın
Kenya'dan
Türkiye'ye getirilmesiyle başlayan rüzgar, havayı tamamen değiştirmiş.
Anavatan da, zaten daha önce dile getirdiği birincilik iddiasını, şimdi daha bir güvenle vurguluyor.
Apo'nun yakalanıp Türkiye'ye getirilişinin, bu iki partiye rüzgar yarattığı bir gerçek.
Apo, neredeyse siyasette
yeni bir takvim başlangıcı.
Politikasız politika
Bununla beraber,
Ecevit de,
Yılmaz da,
Apo'nun paketlenmesini iç siyaset malzemesi olarak kullanmamaya özen gösteriyor.
Ecevit bu tutumu,
"bu konuda en iyi politika, galiba politika yapmamak" diyerek ortaya koydu.
Yılmaz da,
Apo'nun kavgası, seçim kampanyasına taşınmayacak mesajını verdi.
Halkın hadiseyi kendiliğinden değerlendirmekte olduğunu düşünüyorlar.
1974'te
Ecevit, Kıbrıs'ta
Barış Harekatı'na imza attığı zaman, seçimi öne almaya çalışmıştı.
Bu kez, böyle bir girişime gerek de yok.
Çünkü, seçimlere sadece
2 ay kaldı.
Frenli
Ancak...
2 ay kısa gibi görünse de,
24 saatte çok şeylerin değiştiği siyaset için gene de uzun süre sayılır.
Önce bir soru:
Apo rüzgarı, bu etkinlikle daha ne kadar eser?
Seçimlere kadar
İmralı'da mahkeme başlamazsa,
Öcalan olayı, gündemden düşebilir.
Bambaşka etkenler oylara yön verebilir.
Bir örnek...
Yeni
Vergi Yasası ile birçok kişi beyanname verme mükellefi haline geldi.
Her üç ayda bir, beyanname ve
yüzde 15 peşin vergi yükümlülüğü var.
Bu kitle,
31 Mart'ta yaşamlarında ilk kez beyanname verecek, peşin vergi ödeyecek... Burunlarından solurken de,
18 Nisan'da oy kullanacaklar.
Bunun siyaset mühendisliği hesapları pek doğru görünmüyor.
Gerçi,
Yılmaz'dan öğreniyoruz ki... Beyannameler
31 Mart'ta verilecek ama ödemeler
Mayıs'a ertelenecekmiş.
Fakat, çok şey değişmez.
Oysa...
"Bilen"ler, iktidara, bu uygulamayı bir yıl sonraya bırakması için uyarmışlardı.
İktidar dinlemedi.
Böyle başka etkenler de var.
Elbette...
Teröristbaşı Öcalan'ın yakalanışı, yargı önüne çıkışı,
Türkiye'nin onurudur.
Tarihin akışını değiştirebilecek bir görkemli başarıdır...
Ama, oyları yönlendirecek başka etkiler ikinci planda kalsa bile, var.
Tahminlerde, fazla uçmamak gerek.
Hükümet formülleri
Apo'nun paketlenişi ile esen rüzgarlar,
18 Nisan sonrası, hükümetin
DSP - Anavatan ortaklığı olacağı yolunda yorumları gündeme getirdi.
Ama...
Eğer,
18 Nisan'da
Meclis'e
4 parti girebilirse, böyle bir ortaklık için
yüzde 46 oy gerekiyor.
Zor...
5 parti girmesi, biraz daha olası.
O zaman, oran düşüyor.
Ama, gene
3. parti desteği gerekecek.
Bu parti
DYP olabilir mi?
Yılmaz önyargılı değildi.
Belki, seçim kampanyasında sertleşebilirler ama DYP'nin gereken siyasi tecrübeyi edinmiş olduğu kanısındayım. DYP ile de ortaklık kurabiliriz."Ya
Çiller'in
"kim bir fazla milletvekili çıkarırsa" diye birleştirmek çağrısı?
Yılmaz, şöyle cevap veriyor:
"Anavatan, benim şahsi malım değil. Sayın Çiller, DYP'yi öyle görüyor olsa bile, ben partim adına bir başka partinin çatısı altında birleşmek için söz vermek yetkisini kendimde görmüyorum. O yüzden karşılık vermedim. Ama, birlikte hükümet için bu öneriye cevabım olumludur."Yani,
DYP daha fazla milletvekili çıkarırsa,
- galiba - artık hükümette
Başbakan Yardımcısı olarak görevi bile kabullenebilir.
Türkiye'de ya siyaset çok hızlı değişiyor... Yetişemiyoruz.
Ya da
Yılmaz, Anavatan'ın, seçimlerde
DYP'yi arkasında bırakarak çıkacağına kesin emin.
O nedenle, böyle konuşuyor olabilir.
Yılmaz, seçim kampanyasını,
Osmanlı'nın 700. Kuruluş Yıldönümü bağlamında
Söğüt'te açacak.
Mesajı olan bir depar.
Ama...
Özal'ın ölüm yıldönümü törenine de, aile tarafından
Çiller çağrıldı.
Özal, portresi önünde o konuşacak.
Şu aşamadaki duygusal ortamın yorumunu uzatmak yararsız.
Anavatan kampanyasının asıl daha sonraki aşamalarına güveniyor.
Bu çalışma,
"insan" ve
"yaşam" gerçeğine
"somut" çözüm dizilerine dayalı.
Ankara'dan yayacak daha çok şeyler var.
Siyaset, gökkuşağı gibi renkler vermiş.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr