DIŞİŞLERİ Bakanlığı’na yeni girmiş genç diplomatlara deneyimli büyükelçiler “mesleğin inceliklerini” öğretirler.
Bunlardan birinin de Araplar için olduğunu CNN yorumcusu emekli büyükelçi Yalım Eralp’ten dinledim.
“Arap işlerinde taraf olursak, biz de Arap saçına dönüşürüz” derlermiş.
Son yılların Ortadoğu çekişmelerinde Türkiye’nin “taraf” olma politikaları, genç diplomatlara verilen bu nasihati hatırlatıyor.
Başka sözler de var:
“Petrolle, kan ve kumla karılmış Ortadoğu çamur gibi kaygandır.
Ayağını kaptırdın mı çamura kayarsın, seni içine çeker.
Batağında boğulma riski vardır.”
Başka?
“Çölde kum tepelerine inanç olmaz.
Çöl rüzgarları nereden eserse kumlar o yöne savrulur, bir bakarsınız kum tepeleri yer değiştirmiş.”
Ya çölde görülen serap ?
“Çölde ışık oyunlarıyla hakikat sanılan görüntülere aldanmak da vardır.”
GEREĞİNCE YAKIN, YETERİNCE MESAFELİ
“Suriye açılımı!” bütün bunları hatırlatıyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’nin kuzeyinde temelleri atılan “Kürt özel bölgesine müdahale” sorularına “çok taraflı savaş riski var” cevabını vermiş.
Bu tehlikeye işaret etmesi olumludur.
Ancak...
İş işten geçti galiba...
Kuzey Suriye’de “çok taraflı” çatışmalar zaten başladı ve sürüyor.
Üstelik “İslam devleti” ilan eden, “İslam Emirlikleri” kuran El Kaide’cilerin, Türkiye üzerinden geçiş yaptıkları yolundaki röportajlar, gazetelerde sayfa sayfa yayımlan-makta.
Örneğin...
Dünkü TARAF’ta tam sayfa bir haberin manşeti şöyleydi:
“El Kaide Türkiye’den Suriye’ye geçip savaşıyor.”
Haberde şöyle satırlar var:
“Fatih’te yaşayan El Kaide’ye yakın kişiler, Suriye savaşı çıktığından beri Avrupa, Kafkaslar ve Afganistan’da bulunan El Kaide üyelerinin Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiğini söyledi.” (Bunu söyleyenler de bir süre önce Türkiye’den geçip Suriye’de savaşmış, dönmüşler.)
Bunlara Kuzey Afrika’dan gelenleri de ilave edin.
Suriye’deki radikal İslam güçlerinden -bugün için- en etkili grup Çeçenlermiş.
Türkiye varken onlar Suriye’ye başka nereden geçiş yapmış olabilirler?
Bunlar kendi aralarında ve bazıları Suriye Kürtleriyle savaşırken, aynı zamanda Esad’ın devlet güçleriyle de sürekli çatışma halindeler.
Özellikle “Radikal İslam kuvvetlerinin Türkiye’den destek aldıkları, yaralılarının Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildikleri” iddiaları, iç ve dış medyada yer almakta.
........................
Türkiye’nin Güney komşusunda ve bölgesinde olanlara kayıtsız kalması elbette düşünülemez ama “ilgili olmak” başka, giderek “taraf olmak” başka.
“Taraf olmanın” riski, en sağlam ve gerçekçi statik hesaplar yapılmış olsa bile kumda atılan temelin tutmayacağıdır.
Kum tepelerinin her rüzgarda değişmesi “yön duygusunu” kaybettirir.
Gerçek sanılan görüntülerin “serap” olması ihtimali daima vardır.
Arap saçı işte böyle bir şeydir.
....................
Suriye ve Ortadoğu ülkelerine Türkiye, “gereği kadar yakın” ve “yeteri kadar mesafeli” bir “optimum” çizgide olmalıdır.
Ne bir adım ileri, ne bir adım geri...