Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçildi.
“Hayırlı olsun” diyoruz.
Sürpriz değil.
Bütün “nabız tutan” araştırmalar, “Recep Tayyip Erdoğan’ın daha 1’inci turda Cumhurbaşkanı seçileceğini” gösteriyordu.
Hatta...
“Daha yüksek oy oranı” öngörülüyordu.
“Yüzde 53-54” tabandı!
“Katılım düşük oldukça, bu oran yüzde 56’yı da aşar” tahminleri yapılmaktaydı.
Araştırmalardaki bu öngörülenin daha altında oy almasına karşın bu sonuç net galibiyettir.
Erdoğan, 2011 Genel Seçimlerinde partisinin aldığı yüzde 50’ye dayanan oyu 2 puan dolaylarında bile olsa attırabilmiştir. (Kendine özgü yerel seçimlerin yüzde 45 buçuğu referans olamaz.)
..........................
Erdoğan, bu oy oranıyla gene de AK Parti üzerindeki etkisini daha bir süre devam ettirebilir.
Sonrasını şimdiden öngörmek “bir günün bile uzun süre sayıldığı Türkiye siyasetinde” mümkün değil.
Erdoğan, 28 Ağustos’ta Çankaya’daki görevine başlayacak.
Bu süre içinde “AK Parti Genel Başkanı” etiketi ve yetkisiyle partisini büyük kongreye götürecektir.
Bir sürpriz olmazsa kendi tercihine göre bir ismi önce AK Parti Genel Başkanı seçtirecektir.
28 Ağustos’ta Çankaya’ya çıkınca da onu, “Başbakan atayacak ve Bakanlar Kurulu’nu oluşturma” görevini verecektir.
Merhum Turgut Özal, Yıldırım Akbulut’u Başbakan yaptığında, bakanların listesini de yazmış ve kağıdı onun eline tutuşturmuştu.
Akbulut’a da bu listeyi hükümet olarak ilan etmek kalmıştı.
Tarih tekerrür edecek mi?
Bilemem.
Ancak...
AK Parti’nin başına geçireceği ve hükümeti kurmakla görevlendireceği şahsın -Süleyman Demirel’in söylemiyle- ona”sağ eli kadar yakın olacağını” söylemek mümkün. Bunu öngörmek için “siyaset kahini” olmaya gerek yok.
...........................
Ekmeleddin İhsanoğlu için verilen yüzde 38’i aşkın oy azımsanmasın.
Güvenilir kamuoyu araştırmacıları Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adı “çatı aday“ olarak açıklandığında, yüzde kaç oy oranı öngörüyorlardı? Hatırlayın...
“Yüzde 25...”
Aslında dünkü yüzde 38’i aşkın oy CHP ve MHP’nin 2011 Genel Seçimleri’nde aldığı toplam oy oranıdır. (Yerel Seçim rakamlarına göre 5 milyon oy kaybı ayrı bir hesap... CHP ve MHP yönetimlerinin daha etkin olmaları halinde, o seçmenin en az yarısı sandıklara taşınabilirdi... Erdoğan belki de yüzde 50’nin altında kalabilirdi. İhsanoğlu kampanya boyunca -neredeyse- tek başınaydı. Devletin bütün olanaklarını arkasına alan Erdoğan’a karşı aldığı sonuç başarıdır.)
Katılım yüzde 75’lerde kalmasa, oranlar Erdoğan’ın aleyhine, İhsanoğlu’nun lehine bir grafik çizebilirdi.
Erdoğan’ın birinci turda seçilmemesi bile mümkündü.
CHP’li seçmenin sandıklara gitmekte -ciddi- firesi ve MHP’den bir oranda seçmenin Erdoğan’a oy vermesi bu sonucu üreten diğer iki etken. (14 milyon seçmen sandığa gitmemiş. Bunun 5 milyonu ise, çoğu CHP’li olmak üzere MHP’li seçmen...)
...........................
En iyi performansı Selahattin Demirtaş gösterdi.
Partisinin oylarının 3 puan dolaylarında üstüne çıktı.
Batı kentlerinde bile aldığı oylarla “partisine Türkiye partisi” algısını sundu.
Yüzde 10’a çok yaklaştı.
Sandıklardan “partisinin ilk genel seçimde yüzde 10 barajını aşacağı” kanıtını çıkarmış sayılır.
“Barış sürecinde” demokratik yollardan politika ve tansiyonun düşük profilde kalması için iyi işarettir.
..........................
Tekrar AK Parti’ye dönelim.
2015 Genel Seçimleri’nde yeni bir Anayasayı referanduma götürecek sayıda Meclis gurubu kurmak AK Parti’nin hedefidir.
Bu da “başkanlık sistemini” öngören ve “devletin kurum ve kurallarını bu odak etrafında yeniden dizayn eden bir Anayasa yapmak” projesidir.
Ancak... Dikkat...
Şu sandık sonuçlarıyla yapılan Genel Seçim simülasyonları “koalisyon hükümetleri” söylemlerini de yıllar sonra yeniden gündeme taşımakta.
...........................
Son söz...
Siyasal istikrar -bir süre için- bozulmadı.
Türkiye’nin ihtiyacı olan kuvvetli yönetim sürüyor ama bu güç, içeriye değil, sınırlarımızın etrafındaki ateş çemberine dönük kullanılmalı.