Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ergenekon’da 11. dalga bir televizyon, bir sendika başkanı ve bir gazeteciyle, asker ve polislerden oluşan grubu yuttu.
Ergenekon işinin başından beri “darbe” iddialarına inanamadım. Devam etmekte olan bir davanın özü için yorum yapmak istemiyorum ama emekli paşalar, emekli subay ve polis şefleri ile birkaç özel harekâtçının 21. yüzyıl Türkiye’sinde darbe yapabilmeleri hikâyedir.
Belki aralarından bazıları böyle bir şeyi hayal etmiş olabilirse de “darbe” bir yana, “darbe girişimi” bile yapamazlar.

Haberin Devamı

Asıl vahim olan...


Ölüm timleri
Öte yandan, sızan bilgiler arasında, -ne kadarı doğru bilemem- “suikast timleri” iddiası vahimdir.
Eğer doğruysa, bunların hedefleri “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan...”
Tüm korunma önlemlerine karşın, böyle bir girişim senaryosu eyleme dönüşebilir.
Amerika’da Kennedy, Mısır’da Enver Sedat suikastları ve benim de tanığı olduğum Turgut Özal’a suikast girişimi bu yoldaki kaygıların kanıtıdır.
Turgut Özal kürsüde konuşurken iki kez patlayan mermilerin sesi, bu olayı hatırladığımda hâlâ kulaklarımda çınlar.
Tanrı korusun, böyle bir ihanet ve çılgınlık senaryosu, olasılık dışı değildir. Türkiye’yi bir anda kaosa götürür.
Siyasal, ekonomik, sosyal artçı depremleri düşünmek bile istemem. Hatta Türkiye’nin bütünlüğü için bunun dehşet verici bir “sabotaj” olabileceği de uyanık görülen korkulu rüyadır.
Ergenekon sürecinin hukukun usul ilkeleri içinde yürütülmesi gerektiği yolundaki Çankaya zirvesi sonucunu yürekten destekliyorum. Ama bununla yetinen “naif” bir tavra ise karşıyım. Sadece hukuk değil, tüm güvenlik ve istihbarat olanaklarıyla, suikast timlerinin ve bu hedefe odaklı karanlık tezgâhların ortaya çıkarılması da hem kutsal yaşama hakkı, hem de Türkiye’nin yararları için çok önemlidir.

KAMUOYUNDA FAY KIRILMASI
Susurluk’ta tüm ulus karşı tavır almıştı. Türkiye birlikte karşı tavır almıştı. Tüm Türkiye’de aynı saatte ışıklarla mesaj veriliyordu.
Ortak slogan “Susurluk’tan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” idi.
Susurluk’a karşı ulusal tepki ortak yürek atışımızdı. Karanlığa karşı omuz omuzdaydık.
Peki... “Ergenekon’da neden böyle değil?”
Bu sorunun altını çizerek kendimizi defalarca sorgulamalıyız. Özellikle Ergenekon sürecinin arkasındaki hukuk ötesi güçler o sorgulamayı yapmalılar.

MUSEVİ LOBİSİNDEN BALANS AYARI
Ankara’nın, Gazze bağlamında İsrail’e karşı tavrında kantarın topuzu kaçmıştır.
Bunu birkaç kez yazdım...
Elbette Gazze’de kadınların, çocukların, bebeklerin öldürülmesi, okulların, hastanelerin, Birleşmiş Milletler binasının bile vurulması, vicdan yangınlarımıza neden olmuştur.
Hatta bu, dokunulmaması, bombalanmaması gereken yerlerde, Hamas’ın füze atışları yaptığı ve oralardaki günahsız Filistinlilerin rehineler olarak kullanıldığının bilinmesine rağmen vurulmalarını gene de insanlık dışı bulduk.
Ne var ki...
İsrail’le olayları farklı görmek, farklı düşünmek bir şeydir, o farklılığın çok ağır ve provokatif kelimelerle dile getirilmesi başka şey.
Doruklarda yankılanan ölçüleri çok aşan üslup, tabanda etkili olmuş ve Yahudi düşmanlığı gibi algılanabilecek sosyal dalgalanmalar üretmiştir.
Amerika’daki beş büyük Musevi lobisi, Başbakan Erdoğan’a bu yoldaki kaygılarını bir mektupla bildirdiler. Örnekler vererek, Türkiye’deki Musevi yurttaşlarımızın endişelerini yansıttılar.
İstanbul’daki bir dükkânın vitrin camına “Buranın sahibi Yahudidir, alışveriş yapmayın” posteri de bunlardan biri ve mektupta yer alıyor.
Türkiye’de sağduyu sahipleri bu konuda Başbakan’ı defalarca uyardılar. Ancak hiç etkisi olmadı.
Sürecin talihsizliği, İsrail’de ve Türkiye’de yaklaşan seçimlerdir. Tel Aviv’de ve Ankara’da Gazze sürecinin oy sandıklarında prim yapması için yazılmış sertlik senaryoları epeydir konuşuluyor.
Ve...
İç politikanın sınırlarını aşan bir gözlem.
Nisanda ABD Kongresi’ne “Ermenilere soykırım iddiasının yasa önerisi” gene geliyor.
Bugüne kadar Amerika’daki kuvvetli Musevi lobisi tarafından bu girişimler her yıl engellenmişti.
Fakat bu kez, başlıca Musevi lobilerinden “Artık biz yokuz” sesleri duyuluyor.
Artık engellemek mucize olur. Üstelik Obama’nın da Ermenilere verilmiş sözü var.
Dünyanın sonu değil elbette ama diplomasi ustalığı hiç değil.