Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

“Aşk Melekleri”ne  bir peri...

Portaxe’ın Boğaz manzarasında Burcu Kıratlı ve Berkay ile keyifli, müzikli sohbet...

Aşk Melekleri albümüyle Berkay ve Peri Masalı filmiyle tanıdığımız Burcu Kıratlı’nın konuk olduğu Şeffaf Oda keyifli...
Berkay’ın tüm şarkıları gibi “Aşk Melekleri” albümündeki şarkılar da en çok dinlenenler arasında.
Berkay; “Aşk Melekleri’nde hissedilmeden söylenmemiş, yazılmamış tek bir satır yok. Aşk vardı ki söyledik. Aşk hastalıklı bir duygudur. Aşk, yağmurlu havaya bir anda güneş açtırır” diyor.
Programa “İnanırım”la başlıyoruz...
“Gel Gel”le devam ediyoruz.
Berkay’ın sahnesi müthiş. Şeffaf Oda’yı konser salonuna çeviriyor. Coşturuyor.
“İzmir’siz olmaz, nefes alamam. İstanbul’suz da yaşayamam” diyor.
Çeşme’de bir restoranı varmış. “Butik otel alacağım. 10-15 sene sonra orada küçük bir hayat kurabilirim” diye ekliyor.
Berkay’dan alaturka söylemesini istiyorum.
“İçimde bir alaturka var. Yorumuma da yansıyor” diyor ve “Ölüyorum Kederimden” adlı şarkıyı başarılı bir şekilde yorumluyor...
Saçlarıma âşıktım
Burcu Kıratlı, Peri Masalı adlı filmde beline kadar olan “saçlarını gülümseyerek kazıttıran peri” olarak çıktı karşımıza...
Ama bu sahnenin kamera arkası hiç de eğlenceli olmamış.
Burcu anlatıyor:
“Rolüm gereği saçlarım kesilirken gülmem istendi. Ben ağlıyorum. Saçlarım belime kadardı ve çok dolgundu. Âşıktım saçlarıma... Defalarca çektik o sahneyi... En sonunda ağlamayı bıraktım ve gülümsedim.”
Burcu Kıratlı ilk filmi “Su ve Ateş”te Kürt kızını, ikinci filmi “Peri Masalı”nda kanserli bir kızı, “Denemek İster misin” adlı yeni filminde uyuşturucu bağımlısını ve yakında çekimleri başlayacak olan filmde türbanlı bir doktoru canlandırıyor.
Her rolünde farklı bir karakter, farklı bir oyunculuk ortaya koyabildiği için şanslı ve mutlu.
TRT’de yayınlanacak olan “Diriliş” dizisinde de Gökçe Hatun’u canlandıracak.
Burcu, Catherine Zeta Jones’un gençliğine benziyor.
Gülüşüyle ışıltı saçıyor. Pozitif enerji yayıyor.
Berkay’ın şarkılarına eşlik ediyor.
Berkay İzmirli’yi söylerken, Burcu ile dans ediyor.
Dansta da başarılı.
“5 sene tango yaptım. Çok seviyorum dans etmeyi” diye ekliyor.

Haberin Devamı

BAHRİ HAZER KIYISINDAN NOTLAR

Haberin Devamı

“Aşk Melekleri”ne  bir peri...

Azerbaycan medyasıyla buluşma gecesi, Azerbaycan’da ilk gazetenin yayımlandığı tarihin görüntüleri ve giysileriyle düzenlenmişti...

HAFTA ortası Bakü’deydim.
Azerbaycan’ın ilk 3’ü arasındaki “Bank of Bakü (Baqu)” 20’nci kuruluş yıldönümü için “medya söyleşisi” düzenlemişti.

“Aşk Melekleri”ne  bir peri...

Dekor 19’uncu yüzyılın sonları ve 20’nci yüzyılın başlarını yansıtan görüntülerdi.
Azerbaycan’ın ilk gazetesi 15 Ağustos 1875’te yayımlanan “EKİNCİ...”
İlk nüshanın röprodüksiyonları duvarlardaydı.
Dönemin nostaljik fotoğraf makineleri, gramofonları..
Ve dönem giysileri içinde mankenler.
Gecenin konuşmacısı olarak beni davet etmişlerdi.
Kürsüden inmeden önce bana ilginç bir anı verdiler:
“Azerbaycan’da bundan 8-10 milyon yıl önce mağaralarda kayalara kazınmış resimlerin bir kopyası...”
İnsan ve hayvan resimlerinin yanı sıra Hazar’da bir kayık üzerindeki balıkçı resmi dikkatimi çekti.
Güzel bir etkinlik oldu.
Azerbaycan’ın medya yöneticileri, yazarları ve sahipleri ile bir aradaydık.
Elbette sadece birkaçıyla konuşabildik.
Gene de Azeri meslektaşları tanımak hoştu.
Etkinliğe imza atan Gönül Kerimova’ya da alkış.
..........................
Bakü’de Türkiye televizyonları çok izleniyor.
Neredeyse Türkiye’dekine yakın tanıyan çıktı.
Türkiye televizyonları Ortadoğu’da hatta Ukrayna, Rusya ve Balkanlar’da Osmanlı dönemi etki coğrafyamızı yeniden kazandırıyor.
Gerçi...
Dizilerin ihracıyla gelen dövizler daha çok konuşuluyor ama asıl altı çizilmesi gereken şey, Türkiye’nin TV’ler aracılığıyla kültürel yayılması...
Gidişimde ve dönüşümde uçak doluydu.
Türk işadamları Azerbaycan’da “kendilerinden biri” olarak görülüyor, kabulleniliyor.
.........................
Sovyetler Birliği zamanında Azeri halkı çok çekti.
Fakat...
Sovyetler’in özellikle eğitim ve sanat boyutlarında önemli katkısı olmuş.
Azeriler zaten edebiyatta, resimde ve müzikte köklü geleneğe sahip.
Her evde ekonomik durumuna göre piyanodan telli sazlara mutlaka bir enstrüman var.
Azerbaycan’ın sokaklarında kendimi hiç yabancı hissetmedim.
Ekonomik kalkınmasına da kendi ülkemmiş gibi heyecan duyarak tanık oldum.
Bazı işadamlarıyla konuştuk.
Türkiye’yle de iş yapıyorlar ve buradaki son olaylardan kaygılıydılar.
İçlerinde “Kürt” kökenli olanlar da vardı.
“Kimsenin aklında ayrılmak yok, Ankara bunu bilerek çözüm sürecini hızlandırmalı” diye konuştular.
Türkiye ve Azerbaycan için “iki devlet, tek millet” söylemi orada kaldığım günlerde her an vurgulandı diyebilirim.
Otel odamın önünde Hazar uzanıyordu.
Nâzım Hikmet’in “Bahri Hazer” şiiri dudaklarımdaydı.