Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

YARIN Sevgililer Günü... Sevgililer Günü’nde aşk, gün yüzüne çıkar. En güzel aşk şarkıları dinlenir...
Sevdiğim dizeleri yansıtayım:
“Aşkların en tatlısını,
Zevklerin bin katlısını
Senden aldım
Sana verdim.”
Aşk, stres hormonlarını azalttığı için vücuttaki birçok sistem olumlu etkileniyor.
Kalp, tansiyon, şeker, bağışıklık ve sindirim sistemi sorunları azalıyor. Beyin kimyası değişiyor; özellikle “endorfin” hormonu insana rahatlık veriyor.
Sevgililer Günü özel Şeffaf Oda konukları, en güzel aşk şarkılarıyla Aşkın Nur Yengi ve en güzel aşk kitaplarının yazarı Kürşat Başar...
Ya aşkın ömrü?
Kimine göre 6 ay, en çok 2 yıl... Kimine göre ise ömür boyu.
Sonra yerini sevgi, saygı ve derinlik alıyor.
Aşın Nur Yengi, “aşk tarifsiz. Geçici bir körlük... Sonra yerini hormonların kontrolüne bırakıyor” diyor...
Aşkın Nur Yengi, en mutlu olduğu anın, kızının güldüğü anlar olduğunu vurguluyor.
Kızını ninni yerine “Aşkın” şarkıları söyleyerek büyütmüş...
Aşkın’ın son albümü Gözümün Bebeği’ndeki “Başka Sözüm Yok” harika bir şarkı...
“... Taşlar bile aşkı öğrenir de
Senin kalbin aşkı öğrenmez
Bırak beni sevda sürgününde
Öldürmeyen Allah öldürmez...”

Yatakta felsefe
Hepimizin sevdiği, ama kadınların bir başka sevdiği Kürşat Başar’a “kadın karakterlerin ağzından yazarken zorlanıyor musun?” diye soruyorum.
İşte cevabı...
“Belli bir yaştan itibaren kadınlarla daha fazla meşgulüm, onları daha çok anlamaya çalışıyor insan... Erkekleri değil, daha çok kadınları derinlemesine merak ediyor. Hiç hayatımda yatakta çıplak olarak felsefe konuştuğum erkek olmadı ama birçok kadın oldu. Bu nedenle onları daha iyi tanıyorum. Romancı da bir oyuncu gibi karaktere girmeli.”
Kürşat Başar aşkı, “elinizde tutmaya çalıştıkça yakıcı bir şeydir” diye tanımlıyor.
Kürşat, saksafon çalıyor. Konserler veriyor. İki grubu var
“Başucumda Müzik” onun yalnızca kitabının adı değil, aynı zamanda yaşam felsefesi. Müzik hep başucunda duruyor.
Şeffaf Oda’da sevgililer günü sohbeti, PORTAXE’in muhteşem boğaz manzarasında Aşkın Nur Yengi müziğiyle harmanlanıyor...

Haberin Devamı

“Aşkın” Şarkıları

“Aşkın” Şarkıları

BENİM AŞK TESADÜFÜM
Aşk Tesadüfleri Sever vizyondaki “aşk” filmi...
Sevgililer günü süreciyle örtüştü.
Film, yıllar sonra büyük aşk yaşayacak iki gencin “doğum” tesadüfü ile başlıyor.
Bir otomobil kazası sonucu anne adayları doğum yapmak zorunda kalıyorlar. İki bebek aynı hastanede doğuyorlar. Zaman geçiyor, bir başka tesadüfle karşılaşıyorlar.
“Aşkların en güzelini” yaşıyorlar.
Sonrası acıklı.
O “son” bizden uzak olsun ama benim de evliliğim böyle bir “doğum tesadüfü” sonucudur.
Atatürk’ün isteği üzerine kurulan “TÜRKİYE YARDIMSEVENLER DERNEĞİ” başkanlarından Dr. Mediha Eldem eşim Canan’ın ve benim ebem.
Düğün davetiyelerini yazarken bu ilginç tesadüfün farkına varmıştık.
Şaşırmıştık.
Davetiyesini Canan’la birlikte imzalayıp özel notla göndermiştik. Bu tesadüf bizi sevmişti.
Bizi dünyaya getiren sevgili Mediha Eldem’i bu sevgililer günü bağlamında da anıyoruz.
Üzerine ışık yağsın...

Haberin Devamı

“ALA” HATTA “ALÜLALA”
Geçen hafta Yeni Rakı’nın birkaç hafta sonra satışa çıkaracağı “ALA” rakısının tadım gecesi düzenlendi.
3 kez damıtılarak, imbiğin göbeğinden çekilmiş bir lezzet doruğu...
47 derece ama sertliği hiç anlaşılmıyor.
Özel kadehlerinde işaretler var. Birinci işarete kadar rakı konuyor. Sonra ikinci işarete kadar su.
Buz en son. Geleneksel mezeler eşliğinde tadım yaptırıldı. “ALA” ismi iyi düşünülmüş.
İçtikten sonra “hatta alülala” diye düşündüm.
Aslında “ALÜLALA” Osmanlı döneminde Reji İdaresi tarafından üretilen bir sigaranın da adı “ALÜLALA” idi. Tutmuştu. Devlet gelirleri -Reji ürünleri dahil- kapitülasyon nedeniyle Osmanlı borçlarının karşılığı olarak yabancılara gidiyordu.
Kimine göre bu paranın bir kısmının yabancılara gitmesini önlemek için Bulgaristan’da “ALÜLALA”nın kaçakları üretilmekteydi.
Tabii bazı “açıkgözler” de bu işten nemalanmışlardı.

Haberin Devamı

Trilye’nin balık sevdası
Yukarıda “rakı” yazdık “rakı balıkla” devam.
TRİLYE yıllardır Ankara’da sahil keyfi yaşatan bir “tutku” mekânı.
Politikacılar, diplomatlar, işadamları, gazeteciler için Ankara’nın “ağır ciddi” havasında bir “vaha...”
“Balık rakı yapmak” burada sahil coğrafyası tekeli olmaktan çıkıyor. Daha ilk kurulduğu yıllardan itibaren Ankara’ya her gidişimde derin soluk aldığım Trilye’de güzelim mezeler ve taze balıklar eşliğinde sohbet koyulturuz.
İlk kez bizim “BAYTAŞİ” Tarikatı Şeyhimiz TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş götürmüştü.
Orası Baytaş’ın dost dergahıdır.
Sahibi Süreyya Üzmez orada bir “lezzet paletinden” mutfak sanatı örnekleirni sunmakta.
Bir büyük gazetede haftalık “gastronomi” yazıları yazıyor. Trilye’den seçmeler için yazdığı kitabı mutfağınızın referans yayınları arasına koyun: “TRİLYE’NİN BALIK SEVDASI...”

DEFNE JOY FOSTER’IN ARDINDAN
Bu gece “Yok Böyle Dans” üzerinde gülen yüzüyle Defne Joy Foster uçuyormuş gibi hissedilecek.
Ardından çok şey yazıldı.

“Aşkın” Şarkıları

Ancak...
İkisini çok sevdim.
- Truman Capote’den “Hayat son perdesi kötü yazılmış oldukça iyi bir oyundur.”
(Mehmet Barlas.Sabah)
- Tanrı heykeltıraştır.
Acılarla şekillendirir.
(Ahmet Altan. Taraf)
Bunlar yüreğe değen satırlar.
“Her şeyden önce insan” diyerek gönül gözüyle bakanlar.