Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pazar günü, ben de çoğunuz gibi Cumhuriyet'in 75. yılı bağlamında ulusal birlik gösterimizin içinde bir damla olarak yerimi aldım.
İstanbul Taksim Meydanı'ndan, Ankara Kızılay'a, tüm Türkiye'ye dalgalanan ulusal coşkuyu izledim.
Duygulandım.
"Atatürk, yattığı yerden hala bizi yönetiyor" diye düşündüm.
İlkeleriyle, heyecanıyla, onuruyla, ulusal gururuyla, mefküresiyle, çağdaşlığıyla, kökleriyle...
Büyüklüğümüzü hissettirerek...
Cumhuriyet'in 75, yıldönümünde dahi, bize içtenlikle - Ne mutlu Türküm - dedirterek...

75 yıl önce, 10 milyonu bile bulmayan bir yaralı ulustuk. 75 yıl sonra, 60 milyon nüfusla heyecan volkanını andıran, ilkelerinin arkasında lav seli gibi akan bu büyük güç, kaynağını nereden alıyor?
Elbette...
Öncelikle, kromozomlarından, genlerinden...
Ama...
Bu muhteşem doğanın, gelişme ve olgunlaşma süreci var.
Sosyal Antropolog Profesör Gündüz Tüfekçi, çok ilginç bir araştırma yapmış.
Atatürk'ün ilk gençlik yıllarından başlayarak okuduğu Türkçe ve Fransızca, 1800 cilt kitabı tek tek incelemiş.
Bu kitaplardaki Atatürk tarafından altı çizilmiş bütün satırları, kitapların yanlarına düşülmüş daha önceki yıllarda eski Türkçe, ve Harf Devrimi'nden sonra da Latin harfleriyle bütün notları, saptamış.
Ciddi ve saygın bir araştırma...
Türkiye'de ilk kez.

Bizim Durum programının kurmaylarından, Milliyet'te çalışma arkadaşım Örsan Öymen'in oğlu Örsan K. Öymen felsefe doktorudur.
Tüfekçi de, onun hocası...
Çarşamba gecesi, Savarona'dan canlı yayınlanacak programımız için Örsan, konuşmacılardan biri olarak Pr. Tüfekçi'yi önerdi.
Günlerce çalıştılar.
Önümdeki notlara bakıyorum...
Gerçekten, Atatürk gibi dünya çapında bir devlet adamının yetişme süreci, kendini ortaya koyuyor.
Atatürk, ortalama 200 bin dolaylarında satırın altını çizmiştir.
Binlerce not çıkarmıştır.
Örneğin...
Daha Cumhuriyet ilan edilmeden, John Stuart Mill'i okumuş.
Mill, yararcılık felsefesinin babasıdır.
"İnsanların, genelde yararına olan ilkelerin, ahlaken de doğru olduğunu" savunur.
Atatürk'ün daha gençlik yıllarında bu etki altında kalmış olması ve sarayın, aristokrasinin, toplumun genel yararlarının yanında yer almasının, sadece popülüzm değil bir felsefe kültür temelinin olduğu görülüyor.

Atatürk'ün okuduğu düşünce devrimi yapmış yazarlardan biri de Monesquieu.
Monesquieu, "Demokrasinin yasama, yürütme ve yargı kuvvetler ayrılığına dayandırılması görüşünü" ortaya atan ve hala yaşatan büyük bir aydındır.
Atatürk'ün hilafetten Cumhuriyet'e geçiş ve CHP'nin yanı sıra ikinci parti denemelerinin bu demokrasi esinlerinden kaynak aldığı düşünülebilir.
Kitabının yanına notlar koymuştu.
Atatürk bir düşünce adamıydı.
Kör inançlara saplanmazdı.
Okuduğu filozoflardan biri de, Descartes'tı.
Onun, "Sistematik Şüphecilik" görüşlerinden etkilenmişti.
"Herşeyin kuşkulu olduğu ama sadece düşüncenin varlığını şüphe götürmediği" Descartes'ın savıdır.
Akılcılığın temeli budur.
O nedenle Descartes, "Düşünüyorum, o halde varım" söylemiyle anılır.
Atatürk de, kalıplaşmış düşüncelerden, paslı kurallardan kendini sıyırmıştı.
Sürekli düşünüyor ve doğruyu arıyordu.
Hatta...
İçkiyi sevişini, zaman zaman dostlarına, "Beynimin çalışmasını durduramıyorum. Durduramadığım düşünceler, bana acı veriyor. Onları, içki ile uyuşturuyorum" demiştir.

Atatürk, daha Cumhuriyet'i ilan ettiği yıllarda, Cenevre Üniversitesi Antropoloji Profesörü Egon Peter'i okuyor.
Irkları araştırıyor.
Uygarlıklar tarihini inceliyor.
Antik Yunan'ı, Mısır'ı, Hint, Çin, Babil uygarlıklarını okuyor.
Ölüm korkusu ile dinler arasında paraleller araştırıyor.
Sosyolojik yapıda, peygamberlerin yerini saptamaya çalışıyor.
"Irkçılık değil, ulusçu bireysellik ve ortak özgürlükler" ekseni etrafında bir milliyetçilik tanımı yapıyor.
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, Türkiye halkına Türk milleti denir."
Bu satırları, elyazısıyla mevcut.
Ve nihayet, Atatürk bunca tevekkürden süzülerek şu sonuca varıyor.
"Yaşamak en doğal ve temel haktır."
Atatürk'
ün milliyetçilik tanımı, yaşamanın en doğal ve temel hak olduğu yolundaki temel inancı, bugün Türkiye'yi bölmek tezgahlarına, 75 yıl öncesinden uzanan bir cevaptır.
Ve...
Pazar günkü manzaraların müelifinin imzasıdır.
Bu bağlamda, son söz...
Türkiye'yi yönetmeye talip olanlar, bir aynaya bakmalı ve kendi kendilerine sormalılar.
"Genlerim, Atatürk kalitesinde olmayabilir.
Ama, hiç değilse Atatürk'ün engin kültür derinliklerine açılmak, ulaşmak bir yana, sığ sularına yaklaşabildim mi?"




Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr