Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ama açık konuşalım asıl neden petrol değil mi?Musul - Kerkük petrollerinden Kuzey Irak Kürtlerinin, özellikle Barzani'nin vazgeçmesi çok zor. Çünkü yıllardır, bu petrol kuyularından besleniyorlardı.. Dış görünüşte kanlı bıçaklı olsalardı da, Barzani'lerle, Saddam Hüseyin ailesi arasında üstü yarı kapalı bir ticari ortaklık vardı.Önce Saddam'ın oğlu Uday, onun bir suikast girişimi sonrası sakat kalması üzerine etkinliği artan diğer oğul Kusay ile Nerçivan Barzani arasında emme basma tulumba düzeni yakın zamanlara kadar işlemiştir. Habur kapısından Türkiye'ye petrol girişlerinin kaynağı, Kusay'ın kontrolündeki Kuzey Irak petrolleriydi. Bu petrol Irak yönetiminden, Barzani'lerin egemen oldukları bölgeye, oradan da gene Barzaniler'in denetimindeki Habur sınır kapısına ulaşıyordu. Sınır değiştiren yaklaşık 8 milyon litre dizel yakıtı için günlük ticaret 960 bin dolar dolaylarında gerçekleşiyordu. Gelirin yüzde 40'ı Saddam ailesinin İsviçre özel hesabına geçiyordu. Türkiye'deki yaklaşık 44 bin kamyonu kapsayan bu dizel yakıt ticaretinden KDP de yılda 350 milyon dolar kazanıyordu. Irak'a doğrudan girişi sağlayan ikinci sınır kapısı boşuna gündeme getirilmiş değildi. Peşmergelerin Kerkük'e girmesi sürpriz değil, petrolün peşindeler. Irak savaşında eli kanlı bir despot daha tarihe gömülmüştür. Türkiye'nin sütü Gerçekten uzun yıllar Barzani, Türkiye'ye yakın durmadı mı?Barzani'nin Nakşibendi çizgisine karşılık Talabani tarafının Şia çizgisi ve benzer ticari ilişkileri İran üzerinden yürütmesi de bir etken. Dizel'in yanı sıra diğer petrol türevleri, sıfır kilometre araç satış trafiği, Türkiye kaynaklı ürünlerin Irak'a pazarlanması, Türkiye'ye Irak'tan giren 100 bin ton dolaylarında Ürdün menşeili kaçak sigara da gene aynı ticari ortaklığın sağdığı süttü... Gene iddia, Barzani - Saddam yakınlaşmasının Türkiye dış politikasının işine geldiğiydi. Gelir boşluğu Ama...Kuzey Irak'ın bu kaynakla son 10 yılda tanınmayacak kadar kendini toparladığı da bir gerçektir... Özellikle akaryakıtın kayıt dışı ticaretinde Barzani ve KDP yönetimi, Kuzey Irak petrollerinin sahibi olmamakla beraber, sahibiymiş gibi gelir sağlamışlardır. Şimdi....Irak'ın yeni oluşumunda, bu kaynağın birden kesilmesi büyük sıkıntı yaratır. Gerçeği görmeliyiz. Barzani ve gelirden pay almayı uman Talabani yönetimleri, Kuzey Irak petrolleri üzerinde bir "edinim" sağlamak için koşulları zorlayacaktır. İkinci sınır kapısı ve Habur hattının teklemesi... ABD'nin artık Irak'ı vuracağının ve Saddam'ın gidici olduğunun anlaşılması bu "tatlı para" düzeninin topallamasına neden olmuştur. Uçuşan kıvılcımlar ABD ile omuz omuza çarpışmış olmanın bedelini isteyebilirler.Oldubittileri deneyebilirler. Türkiye'den çok sert tepki gelirse ve ABD frene basarsa - ki dün Gül'ün açıklamaları, Powell'ın güvenceleri o doğrultudaydı - duralayabilirler... Fakat salam politikası uygulayarak dilim dilim kazanımlarla Kuzey Irak petrol gelirlerine uzanma hedefinden sapacaklarını sanmak iyimserlikten öte saflık olur.Kerkük'te tapu dairesinin yağmalanması ve kayıt dairesinin yakılması da kuşku veriyor. Acaba bir "plebisit"le yörede nüfus üstünlüğünü kanıtlamanın altyapısı mı oluşturuluyor?Öte yandan...Türkiye de böyle durumları "casus beli" (savaş nedeni) sayacağını açıklamıştı. Ankara'da gergin ortamda yapılan zirve toplantıları, havada kıvılcımların uçuştuğunu gösteriyor. Savaşın sonu, Türkiye'nin önüne bir ateş topu koydu. Yangına dönüşmemeli.Sağduyulu olalım.Peşmergeleri geri çekmek üzere verdiği güvence için ABD'ye bir süre tanımalıyız........ Not: Barzani - Saddam ailesi ticari ilişkileri ve Irak'ta Baas yapılanması için Doğan Şentürk'ün SADDAM'IN BAAS'ı adlı kitabını öneririm. ALFA Yayınları Şubat 2003. g.civaoglu@milliyet.com.tr Örneğin....