Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş'in sesi,
Türkiye'nin barometresi gibidir.
Kelimeleri, genellikle yaklaşan fırtına için uyarıdır.
1998'de
Abdullah Öcalan'ın
Suriye'den çıkartılması için ilk işaret fişeği onun söylemiyle çakmıştı.
"Teröre destek veren Suriye'nin bu tutumunu sürdürmesinin Türkiye tarafından savaş nedeni sayılabileceği" yolundaki uyarısı, yankılar yapmıştı.
Şam sessizdi.
O ilk günler konuştuğum
Suriyeli gazeteciler,
Ateş'in sözlerini güya hafife almışlardı.
"Hafız Esad'ın da o nedenle cevap bile vermeğini" iddia etmişlerdi.
İktidar çökerdi
Oysa...
Sızan bilgelere göre bu tavır,
Kıvrıkoğlu tarafından daha
Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu yıllarda planlanmıştı.
Suriye'ye dönük uyarı, kademe kademe tırmanarak tekrarlanacaktı.
Gereğinde bu söylem,
Suriye'ye karşı silahlı eyleme dönüşecekti.
Suriye'nin bir ucundan girip, öteki ucundan çıkılabilirdi.
Deniz Kuvvetlerimiz, Suriye sahillerini ablukaya alacaktı.
Gerçekten... Sonra...
Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu da,
Cumhurbaşkanı Demirel de aynı uyarıda bulundular.
Hafız Esad, "Türkiye'nin yıllarca süren sabrının artık sonuna gelindiğini ve böyle bir çatışmadan sonra artık iktidarda kalamayacağını" nihayet gördü.
Öcalan'ı bir daha dönmemek üzere gönderdi.
Org. Atilla Ateş'in şimdiki söyleminin de, isim verilmese bile
İran'ı hedeflediği seziliyor.
Kimse kuşku duymasın ki...
Bu söylem, tıpkı
1998'deki gibi planlıdır.
Aşamaları ve sonu öngörülmüştür.
Sırttan hançerlemek
Elbette
Türkiye'nin yöresinde bela aradığı, savaş için sebep kolladığı sanılmamalı.
Ama...
Bir zamanlar
Suriye'nin yaptığını, diğer komşumuz
İran da gözümüzün içine baka baka, yıllardır uyguluyor.
Suriye, ayrılıkçı, ırkçı terör örgütünü kullanıyordu.
İran ise
- sözde - dini şiddet örgütlerini...
Yıllardır uyarmamıza karşın,
İran da her defasında, tıpkı vaktiyle
Hafız Esad'ın yaptığı gibi
"habersiz"i oynuyor.
Fakat uyuşturucuyla, parayla, eğitilmiş terörist militanlarıyla, topraklarındaki üsleriyle
bizi sırtımızdan hançerlemeyi sürdürüyor.
Türkiye, bu iki yüzlü tavra daha ne kadar sabredebilirdi ki?
Dileriz ki, yeni yönetim artık bu karanlık ve kirli oyunu sahneden kaldırır.
Trafik kıyımı
New York'da taksiye binince, kentin çok sevilen
Belediye Başkanı Quilliani'nin sesiyle, hoparlörlerden bir uyarı duyulur:
"Yaşamınız bizim için çok değerlidir. Lütfen emniyet kemerlerinizi takınız.Bu uyarılar, başka seslerden bütün taksilere dağıtılan ve otomatik devreye giren başka seslerden, ses bantlarında da kayıtlıdır.
Örneğin...
New York Valisi Pataki'nin,
New York'da restoranı olan ünlü tenor
Placido Domingo'nun,
New York'da çok popüler olan ünlü seks doktoru
Rute Westheimer'in...
Bu yaklaşım, trafik sorununa verilen önemin simgesel göstergesidir.
Trafik kazalarında her yıl binlerce kayıp,
Türkiye'nin ayıbıdır.
Sadece
1998 yılında,
Türkiye'de
65 bin 245 trafik kazası olmuştur.
Bu kazalarda, insan kaybımız
4 bin 935'tir.
Yani...
Bölücü terör örgütü
PKK ile
14 yıllık savaşımda, can kaybımızın yarısı kadar insanımızı
1 yılda trafik kazalarında yitiriyoruz.
Meclis tatile girmeden
2 saat daha fazla çalışsa,
Trafik Yasası'nı görüşüp oylayabilir.
Aklamalara ayrılan zamanı, insanlarımızın yaşamından esirgememeliyiz.
Boray Uras'ın acılarını yansıtan uzun yürüyüşü, keşke vicdanlarda bir iz bırakabilmiş olsa.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr