Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu


Aydın Menderes, tavır mı değiştirdi?
Şu parametrelerin arasında bir çıkış arandığını söyleyebilirim:
" - Askerin uzaktan kumandasına endekslenmiş bir tutum, Menderes ismiyle uyumlu olmuyor.
- DYP'deki hareket ve (tırnak içinde) bir kısım medya ile RP'ye komplo oluşumu içinde yer alıyor görüntüsü verilmemeli.

- RP'yi tamamen dışlayan bir cephe oluşturmaktan kaçınmalı. İslam / laik kamplaşması yaratılmamalı.
- Solun inisiyatifi içinde oluşan formül izlenimleri silinmeli. Örneğin, ANAYOL - SOL Ortak Hükümeti gibi.
- Ama... Bu durum da, böyle süremez. Türkiye'yi rahatlatacak, rejim kaygılarını giderecek çözüm mutlaka üretilmeli."

Bu parametlerin ışığı altında gelişmeleri izleyiniz.
Bir gelişme, Genelkurmay Başkanı'nın Başbakan Erbakan'ı ziyareti ve o bağlamda basına yaptığı açıklamadır:
"Belçika temaslarımı arz etmek istedim. Kabul buyurdular..."
Bu özenli ifade, üç açıdan yorumlanabilir.
1) Olağan koşullarda bir Genelkurmay Başkanı'nın Başbakan tarafından kabulü sırasında kullanması gereken protokol kelimeleridir.
2) Ordu ile hükümetin arasının çok açık olduğu yolundaki iddiaları ve kuşkuları gidermek üzere hesaplı ve planlı bir jesttir.
3) Mayıs ayının gündemindeki siyasi hareketlenmenin, MGK toplantılarına ve MGK'nın asker kanadına endekslenmesini önlemektir.
Bu hareketleri yapacak olanlara, örneğin Menderes'e rahatlama sağlamak, hareket alanı kazandırmaktır.
Bu üç yorumdan - sizce - geçerli olanını işaretleyin... Önümüzdeki birkaç gün hangisinin doğru olduğunu gösterecektir.
Ancak...
Şimdilik, bir başka sürece daha işaret edeyim...

Yukarıdaki satırlara paralel olarak DYP içindeki isyancıların tavırlarını gözleyiniz.
DYP içindeki kazanı ateşleyenler, suskunluk dönemindeler.
Adeta...
Aydın Menderes ve arkadaşlarının izlemiş oldukları imsak politikasını, yani konuşma perhizini uyguluyorlar.
Neden?...
"1) İstedikleri gücü elde edemediler... Sayıları eksik kaldı... Yeni katılımlar için uğraşıyorlar.
2) Asker kanadına endekslenmiş bir hareket içinde görünmek istemiyorlar. Komutanlarla hükümet ilişkilerinde bir yumuşama görüntüsünün oluşmasını bekliyor ve böylece, tavırlarının demokratlığı üzerinde gölge olasılığını kaldırmak istiyorlar.
3) Aydın Menderes ve arkadaşları ile birlikte organize olarak birinin Refah'ı, diğerinin DYP'yi içten vurduğu izlenimini vermeyecek bir takvim içinde harekete geçmeyi planlamış bulunuyorlar."
Bu olasılıklardan da sizce geçerli olan birini işaretleyiniz. Hangisinin doğru olduğunu, yine önümüzdeki günler gösterecektir.

Ancak, bazen dekorların dikişleri atabiliyor... O zaman, sıralanan olasılıklardan bazılarının pek de geçerli olmadığı seziliyor.
Örneğin...
Görüntülere aldanmamak gerektiği...
Çeyrek ay
yere paralel ve adeta sırtüstü yatıyor - istirahat - konumuna geldiğinde, deniz önce sakinleşir... Hava sabaha karşı patlar.
O yüzden, denizcilerin şöyle güzel bir deyimi vardır:
"Ay yatakta... Kaptan ayakta."
Bu seziyi - belki de - doğrulayacak birkaç işareti yansıtayım:
Milli Güvenlik Kurulu çıkışında, Başbakan Erbakan, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'yı kucaklama girişiminde bulunuyor.
Erkaya, geçit vermiyor.
Erbakan "sizi ziyaret edip anlatacağım" diyor.
Aldığı yanıt, "az önce MGK'da anlatmalıydınız. Muhatabınız ben değilim. MGK'dır. Ama illa özel anlatmak istiyorsanız, Komutanımız olan Sayın Genelkurmay Başkanı'na anlatınız" oluyor.
Neyi mi anlatacaktı?
Önümüzdeki günlerde açıklarım.
Burada önemli olan, "mesafe"dir.
Dün Genelkurmay'dan yapılan ve Çiller'in "ordu beni destekliyor, sağın lideri olmamı istiyor" sözlerini yalanlayan açıklama da dikkat çekicidir.
Orada sadece Çiller değil, "hiçbir şahıs" ifadesi kullanılarak, Çiller dahil, Erbakan da aynı parantezin içine alınıyor.
Ve nihayet...
Dün yansıttığım "Karadayı - Erbakan konuşmasına" yeniden dikkati çekmek isterim.
Karadayı, başbaşa kaldıklarında Erbakan'a "görüşmemiz için - atom bombası patlatacağım. Genelkurmay Başkanı'na sarılacağım - sözleriniz doğru olmuyor. Bizi zor durumda bırakıyorsunuz" diyor.
Bu satırlarıma, ne Başbakan'lıktan bir yalanlama geldi... Ne de Genelkurmay Başkanlığı'ndan.
.................
Türkiye, artık satır aralarından, jestlerden, tavırların arkasındaki gölgelerden anlamlar çıkartma sürecini geride bırakmalıdır.
Bunun için de, şu puslu ortamın sona ermesi ve demokrasi içinde çözümlerin üretilmesi gerekmektedir.