Kabul etmeliyiz ki... Türkiye'nin büyük çoğunluğunda hâlâ kapı önlerinde ayakkabılar çıkarılır."Hijyen" olarak da bu yapılan şey doğrudur. Dışarıdaki köpek sidiği dahil tüm pisliklerin ayakkabı tabanlarında içeriye taşınması yanlıştır...............................Ancak, kentleşme ve modernleşme sürecinde özellikle bazı sosyal gruplar, -çoğunlukla- artık kapı önünde ayakkabı çıkarıp içeriye terlikle girmiyor.Terlik, genellikle, yatak odası, banyo, tuvalet, çocuk odaları gibi alanlarda kullanılıyor.Özellikle kendileri yalnızken oturma odalarına, salonlarına terlikle girenler de, eve konuk geldiğinde onu böyle bir uygulamaya zorlamamak için pabuçla dolaşıyorlar. ...........................Konuklara, "özel misafir terlikleri vermek" âdeti de vardır. Ama bu da piramidin dikey sosyal kesitlerinde pek uygulanmaz.........................Oysa...Evden girdiğinde kadının ilk işi yüksek ökçeli pabuçlardan bir an önce kurtulmak ve ayaklarını rahatlatmaktır. Erkek de bunu yapar.Belirteyim ki özellikle yazın, evde çıplak ayakla dolaşmaktan ben de hoşlanırım.Kapı önünde pabuç çıkarmaya da "çemişlik" diye bakanlardan değilim..................................Ama... Bir de "estetik" sorunu var. "Karşılıklı anlayış" gereği "tekne kültürü" örneğini vereyim. Teknelere de pabuçla girilmez. "Paserella" denilen teknelerin portatif iskelesinden yürünüp kıça varıldığında pabuçlar çıkarılır.Tekne sahibi, denizcilik kültürünü henüz almamışsa, bu yaşamda yeniyse, konukların ve kendisinin çıkardığı pabuçlar kıçta, o güzelim tiklerin üzerinde sıralanır. Çok da kötü durur. Teknenin estetiğini bozar. Oysa, bu işleri biraz bilenler teknenin kıç tarafına yüksek olmayan geniş ve kapaklı, sade bir sepet koyarlar. Pabuçlar o sepetin içinde durur. İçindekiler görünmez.....................................Aynı şey evlerin kapı girişlerinde neden yapılmaz? Kapının önünde 5-6 tane erkek pabucu.... Bazılarının arkasına basılmış. Bazılarının kokusu hâlâ üzerinde...Ev sahipleri kendilerine ait bu manzaradan rahatsız olmasalar bile aynı apartmanın diğer katlarında ve dairelerinde oturanlar, iniş çıkışlarında bu görüntüye maruz kalmak zorunda mıdırlar? En basiti, içinde bölmeler olan, dolap gibi, güzel hasır sepetler var.Al bir tane, gelen ayakkabısını onun içine koysun. Çıkarken de giyip gitsin..................................Camilerdeki sıra sıra pabuçlar da iyi bir görüntü veriyor mu sizce? Birer çift ayakkabı alacak büyüklükte ve içinde hava dolaşımı yapması için ızgara kapaklı ve kilit takılabilen çekmeceler.... Yüzlerce çekmecesi olan böyle dolaplar cami girişlerine yerleştirilse kayıplar önlenir, göz kirlenmesi olmaz. Türkiye'nin mobilya sanayii, camilere böyle bir sistem ve katkıda bulunsa... Üzerine de kendi plakalarını taksalar. Hem reklamlarını yapmış hem de katkı vermiş olurlar..............................Parti kongrelerinde, bazı toplantılarda kadınların ayrı, erkeklerin ayrı oturması da tartışma konusu. Ancak... "Tercih" başka, "dayatma" başka. Eğer... Daha girişte bez perde gererek erkekleri perdenin bir tarafından, kadınları diğer tarafından içeri alırsanız, onlar artık "harem selamlık" dayatmasıyla karşı karşıyadırlar. Kendilerini ayrı ayrı oturmakla zorunlu hissederler. Buna karşılık, ayrı oturan bir blok kadının ötesinde, erkeklerle aynı sıraları paylaşan kadınlar da varsa, bu bir tercih tavrıdır. Kimsenin de söyleyecek sözü olamaz.Türkiye'de yaşıyoruz. Türkiye'nin gerçekleri içinde uzlaşma zeminleri bulmalıyız. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kapı önünde çıkarılıp bırakılmış pabuçlar da tartışıldı. Ben, konuyu "çatışma" değil "anlaşma" kültürü için bir "simge" olarak görüyorum.