Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

AYNUR’a minderler fırlatılmış. PKK’nın şehit ettiği 13 evladımızın acısı içleri yakarken, Aynur’un İstanbul Caz Festivali’nde Kürtçe söylemesine tepki bu atılan minderler.
Acılarını anlıyorum ve paylaşıyorum.
Ama...
Aynur’a tepkiyi yanlış buluyorum.
Asıl tavır koyuş, İspanya’da terör örgütü ETA’ya milyonların toplanarak lanetlemesi bir örnektir.
Türkiye’de de insanlarımız Anıtkabir’e, meydanlara, caddelere sel suları gibi akarak tepki koydu. Ama...
Yaşamı boyunca eline bir kez olsun silah almamış, PKK ile doğrudan ya da dolaylı en küçük teması olmamış masum ve üstün yetenekli Aynur’a minderler fırlatmak yanlış.

Haberin Devamı
AYNUR’UN SUÇU NE

Zaten konserin ilerleyen dakikalarında, izleyiciler de alkışlarıyla Aynur’a destek verirken bir anlamda “minder taşkınlığını” yeriyorlardı.

KRİSTAL SES
AYNUR 6 yıl kadar önce (23 Ekim 2005) “ŞEFFAF ODA” programında konuklarım arasındaydı.
O zamanlar pek tanınmıyordu.
Sesini dinlemiş, “müthiş” demiştim.
Arkadaşlardan “programımıza çağırmalarını” istemiştim.
Esma Sultan Yalısı, biliyorsunuz, “yangından kalan taş ve tuğla duvarlara, dışarıdan kalın cam giydirilerek” etkinliklere kazandırılmıştır.
Aynur’un, Kürtçe türküsü boyunca o kalın camların çok kez titrediğine tanık olduk.
Öylesine gür ve güçlü bir ses ki, frekansları çarptığında camları sarsıyordu.
O gün diğer konuklarım sanatçı Şebnem Ferah ve piyanoda usta, eski Sweaters grubundan Büyükelçi Murat Sungar’dı.
Bakınız Şebnem Ferah, Aynur’u dinledikten sonra ne demişti:
“Tüylerim diken diken oldu. Hem çok güzel bir ses renginiz var, hem de çok iyi bir şarkıcısınız. Yani, gerçekten sizden niçin mahrum kalalım ki?”
Şebnem’in “mahrum kalmak kaygısı” nedensiz değildi.
Kürtçe şarkılara daha yeni yeni yeşil ışık yakılmıştı Ankara’dan.
O kadar ki...
Büyükelçi Murat Sungar, “Aynur’un sesini övdükten” sonra “yüreklere su serpmek” ihtiyacını duymuştu:
“Bundan iki sene önce olsaydı, belki hep beraber programın sonunu Ortaköy Karakolu’nda bitirmek zorunda kalabilirdik.
Ben bundan büyük bir iftihar hissi duyuyorum.
Çünkü Türkiye’nin son üç yılda sekiz reform paketi ve arkasından iki Anayasa paketi açmış olması çok önemlidir.
Hakikaten, Türkiye’nin bugün daha yaşanabilir, demokratik bir ülke haline geldiğine inanıyorum.”

Haberin Devamı

BU İKİNCİSİ...
AYNUR Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinin bir köyünde doğmuş.
Kürtçe türküleri annesinden ve köydeki komşulardan duyarak öğrenmiş.
Anlatıyor:
“Benim doğduğum köyde, yaşadığım yerde herkes türkü söyler.
Çünkü dinleme imkânın yoktur. Herkes kendine söyler. Duygularını müzikle anlatır.”
İstanbul’a gelinceye kadar hiç “teyp, kaset, cd, müzik çalar, tv” görmemiş. Çünkü köyünde elektrik yok.
Kürtçe şarkı söylediği için ilk kez ilkokul 3. sınıf öğrencisiyken protesto edilmiş.
Elazığ’da okuyormuş. İlkokulun düzenlediği özel bir günde çocuklar marifetlerini gösterirken, ona da “çık bir şarkı söyle” demişler.
O dakikaları şöyle anlatmıştı:
“Aklıma ne geldiyse söyledim. Arada bir tane Kürtçe de söylemiştim. Sonra baktım herkes yavaş yavaş, daha doğrusu öğretmenler terk ettiler salonu.
Ben de üzüldüm. Allah Allah, ne yaptım ki ben şimdi. Çok mu kötü söyledim acaba, diye düşündüm...”
Aynur 1975 doğumlu.
Bu üzücü tepki olayını yaşadığı zaman 9-10 yaşlarında olmalı. Yani...
1984-1985 yıllarıydı.
Ve o zaman da PKK olanca kıyıcılığıyla vardı.
Küçücük bir çocuğun, ilkokul müsameresinde Kürtçe şarkı söylemesine tepki gösterilmesi üzücü... Ama...
Aradan çeyrek yüzyıl geçtikten sonra bile, Caz Festivali’nde Kürtçe söyledi diye sayıları az da olsa kimilerinin sahneye minderler fırlatarak protestosunu anlamak mümkün değil.
.........................
13 şehit ciğerlerimizi yakıyor.
Aklın yolu bundan sonra da şehitler vermemek, kanın durmasını sağlamak için demokrasi çizgisinde ilerlemeyi sürdürerek, terör örgütünü işlevsiz ve anlamsız hale düşürmektir.
Türk ve Kürt kardeşliğinin ötesinde, tarafların evlilikleriyle, birbiri içinde harmanlanmış karşılıklı etnisitelerden milyonlardan oluşan torun, evlat, ana-babalar kuşağı var.
Aynur ve de Aynur’lar hepimizindir.
Ortak gururumuzdur.
Ayırıcı değil, birleştiricidir.

AYNUR’UN SUÇU NE