Sular bulanınca, Ankara, "yeni Hükümet modellerini" konuşmaya başladı.
"DSP'den koparılacak milletvekilleri" ilk hareket noktalarından biri...
Erdal İnönü, bir süredir sosyal demokrat kesimin önde gelenleriyle konuşuyor.
Dün de bir zamanlar aynı parti yönetiminde çalıştığı DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve CHP eski Genel Başkanı Murat Karayalçın'ı dinledi.
Dışa yansıyan hava şu:
"Erdal İnönü, bugün - yarın yeni bir parti oluşumunu açıklayabilir.
İnönü 'seçimlere kadar partinin başında olacağını' söyler.
Ama... Daha sonrası için genç bir lider adayını şimdiden ilan eder.
Batı demokrasilerinde, örneğin Almanya'da böyle uygulamalar var.
Özellikle DSP'nin son kurultayındaki ortamdan rahatsız olan bazı milletvekilleri, Erdal İnönü'nün kuracağı partide yer almaya hazır.
Ama... Erdal İnönü'nün kararı henüz netleşmiş değil."
Konuyu dün Erdal İnönü'yle konuştuk.
Önce iki anlama da gelebilecek bir cevap verdi...
Yani "benim parti kuracağım yolunda bir açıklama yapmak ya da kurmak kararım yok" dedi. Sonra şöyle sürdürdü.
"Ama... Kurmam için yoğun istek var.
Onların siyasal hareketleri için konuşma hakkına da sahip değilim."
Ve "yorumu bana bıraktığını" söyledi.
Yorum zor.
Bununla beraber... Harekete sıcak baktığını hissettim.
Belki... Erdal İnönü'nün bu siyasi hareketle bütünleşeceği başka bir formül üretilebilir.
İnönü ile görüşmesinden önce Murat Karayalçın da bu bağlamda "biz, bir vadede partileşmeyi amaçlıyoruz. Erdal Bey'in şu aşamada Türkiye'nin bütünüyle bir siyasal değerlendirme açıklaması yapacağını sanıyorum" dedi.
Erdal İnönü'nün değerlendirme açıklaması, yeni siyasal oluşumlara bir zemin hazırlayabilir.
Suların her bulanışında yeni Hükümet formülleri aranırken başvurulan yöntemlerden biri de "bağımsızların sayısını artırmak"tır.
"Genişletilmiş bağımsızlar grubu için siyaset mimarisi" gene gündemde.
DYP'den, FP'den, Anavatan'dan ve DSP'den kopacak bazı milletvekilleriyle bir grup oluşturmak... "Olası bir yeni koalisyon Hükümeti'ne sayısal destek sağlamak", bu projenin iskeleti...
Aralarından bazılarının bakanlığı ise, hareketin çekim merkezi...
Neden böyle bir oluşum?
Çünkü... Anavatan'ın Hükümet'ten kopma olasılığı üzerinde durulmakta.
Beyaz Enerji davaları ve operasyonu... Jandarma Genel Komutanlığı'nın Yılmaz'a cevabıyla tırmanan gerilim... Karşılıklı kullanılmış bulunan "gestapo" ve "sorumsuz" gibi deyimlerin yarattığı rahatsızlık... Mavi Enerji ile "sorunun artık Hükümet çatlağına dönüşme" kuşkusu... Ve "3 generalin, Özkan'a sadece TELEKOM için görüş bildirmek üzere gitmiş olamayacakları" yolundaki yorumlar...
Bunlar "Anavatan'sız Hükümet" düşünce jimnastiğinin dayanakları.
Ancak... Henüz gerçekçi değil.
Şimdilik hadisenin tanımı şöyle yapılabilir:
"Neyin olacağını görebilmek için önce nelerin olmayacağını görmek gerekir."
Sıralanan senaryolar - en azından şu aşamalarda - olmayacak şeylerdir.
O nedenle... "Hükümet'in devam etmesi" daha ağır basıyor.
Üstelik Türkiye ekonomisinin de artık yeni siyasi krizleri, Hükümet bunalımlarını, tırmanacak gerilimleri, yeni Hükümet sancılarını taşıma lüksü yok.
Ama... İlerisi için yedek "B" planı arayışları ve eskizlerini çizme çabaları da görünüyor.