Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Barack Obama için “siberbaşkan (cyberpresident)” başlığını okuduğumda iletişim teknolojisinin cilalı “ekran imajı” taşlaması gibi algıladım.
“Ama haksızlık bu” diye söylendim.
Oysa...
Başlığın altındaki satırlar yaşamın “su, hava, toprak, ateş” kadar gerçek bir “insan Obama”yı anlatıyordu.
“Siberbaşkan”(cyberpresident) denilişinin nedeni, milyonlarca Amerikalı ile internet ağında “interaktif” bağlantı kurmuş olması.

Babamdan hayaller (1)

Danışmanları ona her gün sokaktaki Amerikalı tarafından gönderilen 100 binlerce internet mesajını okuyor, değerlendiriyor,
gruplandırıyor.
Obama’nın bunlar üzerindeki görüşleri, yanıtları gene internet ortamında yayınlanıyor.
Böylece daha Beyaz Saray’a adım atmadan milyonlarca Amerikalı ile diyalog halinde.
Bu alanda Obama için çalışan danışmanlar da sokaktaki Amerikalı gibi sade, yalın, rahat gençler. Not aldıkları kalemi, dişlerinin arasında veya kulağının arkasında tutan, ceketsiz, kravatsız, henüz 30’larında kadınlar, erkekler.
Sokaktaki adam onları “kardeşlerinden biri” olarak algılıyor.

Kitabındaki gibi
Bu Obama, onun yaşamının bir bölümünü anlattığı “Irk ve kimlik mirasının öyküsü BABAMDAN HAYALLER” deki Obama ile örtüşüyor.
Obama 20’li yaşlarda “örgütleyici“ olmaya karar vererek Colombia Üniversitesi’ni terk ediyor.
New York’tan Chicago’ya gidiyor. Kentin güneyindeki siyahların yoksul mahallerini örgütlemek ve haklarını kazandırmak için gece gündüz inanılmaz bir çaba gösteriyor.
Onlar ile aynı mahallede, onlarınki gibi ısınmayan, kanserojen asbest maddeli, alt yapıdan yoksun, karanlık sokaklarında siyah genç çetelerin kol gezdiği bir evde oturuyor.
El ilanları dağıtıyor.
Mahalle liderleri yetiştiriyor. Kilisedeki papazlarından destek alıyor.
Yoksul, eğitimsiz genç siyahlar için “meslek edinme kursları ve iş bulma merkezlerini” kurdurtuyor.
Örgütlediği halk hareketlerini yönlendirerek, okullara fon sağlıyor.
Bütün bunları 480 sayfada uzun uzun ve isimler vererek anlatıyor.
Harvard Üniversitesi’ne geçişi ve hukuk okuması 2 buçuk yıllık “sokak-mahalle siyaseti” deneyiminden sonra...
Sokaktaki adamın nabzı hep parmaklarında atmış. Şimdi Başkan seçildikten sonra da öyle.
El ilanı ile örgütlenmenin 2008 uzantısı ise internet ağında “interaktif iletişim...”
Müthiş bir seçim kampanyası kaynağını da bu yöntemle sağlamıştı. Şimdilerde ise, internet ortamında, sokaktaki Amerikalı’dan sorunlarını ve çözüm önerilerini istiyor.
Ve Beyaz Saray’a geçmeden önce nabız tutmayı sürdürüyor. Resmi kuralları ve duvarları yıkan “interaktif” siyaset elbette “popüler“ ama demokrasinin rahmi olan “doğrudan demokrasiye” yöneliş de...
Bu adam sadece rengiyle değil, asıl siyaset yöntemiyle devrim...
Bugüne kadar ki başarısını, Başkanlık döneminde de sürdürürse, yerkürenin diğer demokrasilerine yeni bir lider örneği verecek. Halklar böyle liderler isteyecek. Halkın içinden Obama türü liderler fışkıracak.

BABAMDAN HAYALLER (2)
Barack Obama’nın vizyonu Amerika gettosunda sıkışmış sanılmasın.
Annesinin ikinci kocası bir Malezyalı... Onunla birlikte aile 2 yıl Malezya’da yaşıyor.
“Komünist avını” ve milyonlarca insanın kıyımını daha çocuk yaşlarda biliyor.
Yaşamının kısa bir süresinde Müslüman. Hristiyanlığın yanı sıra Müslümanlığı da tanıyor.
Üvey babasının görevi nedeniyle, batı kapitalizminin, Malezya petrolü üzerine nasıl çöreklendiğini, petrol imtiyazı ve diğer ihaleler için Malezyalı politikacılara, bürokratlara dağıttığı rüşvetleri, kirli ilişkileri evinde konuşulanlara kulak vererek tanık oluyor.
Hawai’de, Malezya’da, New York’ta sokak kavgalarına giriyor. Kaç kez yumruğunu karşısındakinin yüzüne patlatıyor.
Yıllarca Hawai’de yaşıyarak çeşitli ırkları tanıyor.
Daha gençlik yıllarında “ot” çekiyor. İçki içiyor. Bazen sarhoş da oluyor. Beyaz kadınla nefes nefese aşkın, keskin acılarıyla yüreği doğranıyor.
Kenya örneğini tüm Afrika gerçeklerini yayarak yüreğinde, beyninde damıtıyor.
Babası da Harvard mezunu. Kenya’ya döndüğünde önemli devlet görevlerine atanıyor. Ama bir süre sonra Başkan’ın ve çevresinin keyfiliklerine isyan edince saf dışı ediliyor. Yıllarca işsiz kalıyor. “Özür dile işine dön” baskılarına “asla” cevabını veriyor.
Annesi de etik kurallara bağlı bir kadın. Malezya’da davetli olduğu partilere, yemeklere “rüşvet yiyen ve rüşvet dağıtanlarla, onların eşleriyle aynı yerde bulunmam” diyerek gitmiyor.
Sonuç...
“Dürüstlük” Obama’ya aileden kalıtım... “Dürüstlük” onun ışığı.