Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Türkiye, Irak-ta ne kadar büyük askeri varlığı olursa, o ölçüde ağırlık koyabilir. Askerini geri çekmesi, arkasında büyük boşluk bırakacağı için, ABD, Türkiyeye daha özenli davranır" mantığı dile getirilmekte.Dışişlerinden deneyimli, ayakları sağlam basan bir yetkili şu analizi yaptı:1 - Etkinlikte sayı elbette önemli ama sayının ötesinde başarı da önemli. Yani, şu aşamada Türkiye, kantite değil kaliteye odaklı olmalı.Görev bölgesinde Türk kuvvetleri iyi hizmet verirse, etkinliğini de iyi hissettirir.Geri çekilirse geride boşluk bırakacağı kaygısını verir.2 - Tezkere oylamasıyla hükümet, TBMMden "Iraka asker göndermek" iznini aldı.Daha görev yeri bile kesin belirlenmiş değil.ABD ile görüşmeler yapılacak.Coğrafi görev coğrafyası belirlenecek.Sonra...Genelkurmay Başkanlığı o coğrafyanın gerektirdiği güvenlik için askeri gücünün büyüklüğünü ve açacağı sosyal hizmetler yelpazesi için de uzman kaynağını belirleyecek.Sayı tartışması o nedenle henüz çok erken başlatılmış.Bölgenin saptanması ve risk hesapları, kuvvet büyüklüğünü dikte eder.3 - Böyle değişkenler varken, sayıyı daha tezkerenin ilk gününde belirlemek yanlış olur.Hatta önümüzdeki süreçte gönderilecek asker büyüklüğü de "değişmez" sanılmamalı.Görev yerinin öngörülememiş özellikleri dayattıkça, kademeli olarak bu sayı artabilir. Tezkere geçti. Şimdi "Ne büyüklükte askeri güç gönderilmeli?" sorusu tartışılıyor. Kuzey Irak Kürtlerini temsil eden KYB ve KDP adına "Türk askeri gelmesin. Irakta hiçbir kesim Türkiyenin askeri gücünü istemiyor" gibi - ekşi - açıklamaların etkisi nedir?Aldığım cevap "Bu davet ABDden gelmiştir. Türkiye askeri gücüyle güvenlik, sağlık, eğitim gibi alanlarda başarılı oldukça ve Irakın toprak bütünlüğüne, demokrasi ve istikrar sürecine katkıda bulundukça.. Ve de en önemlisi Irakta işgal amacıyla bulunmadığı anlaşıldıkça, ortam değişebilir."Kısacası, şu aşamada davet eden ev sahibi ABD...Ancak, Türkiye, hizmetinin kalitesi ve işgal amacı olmadığının Irak halkı tarafından zaman içinde anlaşılması ile yetinmiyor. Irakta ABDnin yanı sıra İngiltere ile birlikte 3. güç olacak.Bunun, Irakın siyasal olarak yeniden yapılanmasında da etkinliği hissedilecek.Irakın toprak bütünlüğünü koruması Türkiyenin orada bulundurduğu askeri güçle amaçladığı iki temel hedeften biri.O nedenle dolaylı olarak İran ve Suriye tarafından da tepkiler "tiz" perdeden değil.Buna karşılık, Kuzey Irakta bir Kürt Federe Devleti oluşumu artık çıplak gözle bile görünmekte. Birinci tezkere ıskalandı ve Türkiye birkaç ayda bu oldubittiyi karşısında buluverdi.Türkiye, Kuzey Iraktaki oluşumu sürekli iteleyerek düşman topraklar mı yaratmalı, yoksa Türkiye halkının Kuzey Iraktaki akrabaları için cazibe alanı mı olmalı?Ya PKKnın tasfiyesi?Türkiye, ABD ile görüşmelerde PKKnın tasfiyesini önkoşul olarak dayatmadı. ABD de PKKyı tasfiyede "İşbirliği yaparız ama siz de Iraka asker gönderin" demedi. Ama PKKnın Kuzey Iraktan silinmesi zaten bu ilişkinin doğal bağlantısı.Ancak...Ne plan, ne takvim dile getirilmiyor. Davetsiz misafir mi? Türkiye güçlerinin Orta Iraka yerleşecek olması, "geçit" sorununu da ortaya çıkardı.Özellikle görev bölgesine sürekli lojistik akımın, Kuzey Irak üzerinden yapılması sakıncalı. Barzani, Talabani ve PKK tarafından tahrik saldırıları gerilim yaratabilir.Hatta Orta Iraktan sonra, Kuzey Irakı da karıştıracak çatışmaları başlatabilir.O nedenle, çok büyük olasılıkla Irak coğrafyasına sınırdan ikinci kapı açılacak. Kuzeye bulaşmayan bir ikmal yolu çizilecek.......Ve...Tezkere sonrası tarihe de "ikinci kapı" açılmakta.Bağdattan dönecek yanlış hesaplar olmasın dileğiyle.. g.civaoglu@milliyet.com.tr İkinci kapı