Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e, Deniz Feneri konusunda “bana ne yaa” söylemi yakışmadı.

1-  
Şahin, giyimiyle, oturup kalkışıyla düzgün bir insandır. Konuşma adabına en fazla riayet eden politikacılardan biridir.
Üslubu düzeylidir. Kırıcı değil, daima nazik olmuştur.
“Bana ne yaa” söylemiyle kişiliği örtüşmüyor.
2-  Mehmet Ali Şahin daha hukuk fakültesindeyken çalışıyordu. Devletin ödeneklerini dağıtmakla görevliydi. O yıllardan bu yana pek çok akçalı sorumluluklar almış ve adı hiçbir şaibeye bulaşmamıştır.
Başbakan Yardımcısıyken yeğenini, kendi adını kullanarak nüfus suiistimali yaptığı iddiasıyla savcılığa veren de odur.
Ailenin ötesinde eş-dost, akraba-hısım, partiliyi de kapsayan anlam değişikliğiyle yaygınlaştığı nepotizm sürecinde onun bu tavır koyuşu örnektir.
3- Zap Suyu’nun kıyısında kaybolan bir koyunun bile hesabının iktidardan sorulması gerektiği  yolundaki siyaset içtihadı bu ülkeye aittir.
Kaldı ki, koyun değil, sürü/sürülerdir kaybolan...
Bir “sürü” Almanya’da kaybolmuşsa, “kayıp büyük sürülerin ve çobanlarının Türkiye’de olduğu” Almanya’daki mahkemenin kararında yazılı.
Türkiye’nin Adalet Bakanı, “bana ne” derse, bu dosyaları soruşturacak, izini sürecek, sanıklarının yakalarına yapışacak devlet birimleri, üzerlerinde baskı hissetmezler mi?
Bir önceki Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın bombalama sanığı astsubay için “Tanırım, iyi çocuktur” söylemine haklı olarak tepkiler oluşmuştu. “Yargıya etki kuşkusu” vurgulanmıştı.
Bu talihsiz “bana ne” söylemi de aynı kuşkulara açıktır.
4- Şahin’in  tepkisi, “Deniz Feneri’nin Almanya ve Türkiye vurgunlarının AKP iktidarıyla ne ilgisi var” anlamında olabilir.
Zaten açıklamasında bu boyut yer almakta. Haklıdır.
Ama gene de hadiseye bakış,  “Biz iktidarız, Deniz Feneri vurgununun bizimle ilgisi yok, bana ne” tavrına dönüşmemeli.
Tam tersine... “Almanya Mahkemesi bir karar vermiştir. Kararda Türkiye uzantılarıyla ilgili satırlar ciddiyetle ele alınmalı ve sonuna kadar gidilmelidir” tavrı tercih edilmelidir.
“Zaten savcılığın dosyaya el koyduğu” vurgulanmalı ve “bu çalışmayı yapacak savcıya ve idari birimlere devletin onların arkasında olduğu” güvencesi  hissettirilmelidir.
Tanıdığım kadarıyla Adalet Bakanı Şahin’in bunu yapacağını düşünüyorum.

Haberin Devamı

ÇIKIŞ
Kamuda davranışları, hukukun ötesinde, devlet gelenekleri de yönlendirir.
Deniz Feneri davasının Almanya’daki  mahkeme kararı ve kararda yer alan satırlar, RTÜK Başkanı Zahid Akman’a bir yol haritası gösteriyor.
Bazen siyaset salonları da karardığında yanıp sönen “ÇIKIŞ” yazısı görünür.
Böyle durumlarda “soruşturmanın selameti gereği” ilgili kişi ya geçici ya da sürekli olarak görevden alınır.
Veya o ilgili kişi kendiliğinden çekilir.
Soruşturmanın yapılmasını ister.
RTÜK Başkanı için bu iki “ÇIKIŞ” kapısı da yol haritasının işaret ettiği varış noktalarıdır.
Denebilir ki... RTÜK Başkanlığı ile Deniz Feneri dosyası soruşturmasının selameti arasında ne ilişki var?
İlk bakışta doğru gibi görünen bir düşünce bu.
Ama...
Akman’ın o görevde tutulmasını, soruşturmayı yapanlar bir mesaj olarak algılayabilirler.
Dahası... “Başbakan arkamda” söylemiyle,  Akman’ın bu görevi sürdürmesi daha da duyarlı hale gelmiştir.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın bunun doğru olmadığı iddiası çok şey değiştirmez. “Başbakan arkamda” söylemi  ile Başbakan Erdoğan’ın dışındaki kişilere ait “doğru değil” söylemleri eşit ağırlıktadır/ağırlıksızdır.
Açıklamayı yapacak kişi bizzat Başbakan ya da onun adına Başbakan sözcüsüdür.

Haberin Devamı

İZİN 
Bir röportaj gezisi nedeniyle yurtdışında olacağım. Haftaya buluşmak üzere izninizle... G.C.