Pakistan'ın devrik
Başbakanı Navaz Şerif ile
Şubat 1997'de çalışma odasında konuşuyorduk.
Benazir Butto'nun ordu tarafından
- dolaylı - devrilişini onaylar havadaydı.
"Her şey hukuka uygun oldu" diyordu.
Kanal D televizyonunda ve
Milliyet'te yayınlanan söyleminin bu bölümünü özetle yansıtayım:
"Cumhurbaşkanı gerekli gördüğü zaman Başbakan'ı görevden alır.Meclis'i fesh eder.
Ülkeyi derhal seçimlere götürür.
Yönetimi iktidar olan siyasi kadrolarına bırakır.
O zamana kadar Cumhurbaşkanı ülkeyi tek başına yönetir.
Bunlar Anayasamızın hükümleridir.
Benazir Butto da, Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa'dan kaynaklanan bu yetkisiyle görevden alınmıştır.
Seçimi büyük çoğunlukla bizim partimiz kazandı.
İktidara geldik.
Cumhurbaşkanı normal görevlerine çekildi."
Navaz Şerif bunları anlatırken, hiç de rahatsız görünmüyordu.
Örtülü darbe
Oysa...
Pakistan'da örtülü bir darbe yapılmıştı.
Daha
Benazir Butto başbakanken, ülkede bir tür ihtilal olacağının işaretleri alınıyordu.
Dönemin
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İnal Batu "geçenlerde Pakistan'a gitmiştim.Bana `yakında Butto'nun ya öldürüleceğini ya da ihtilalle düşürüleceğini'
söylediler" demişti.
15 gün sonra Butto düşürüldü.
Yazının başlarında yansıttığım
Navaz Şerif'in belirttiği
- güya - yasal yöntemlerle...
Ama
Şerif'in söylemedikleri de vardı.
Örneğin...
Dönemin
Cumhurbaşkanı Faruk Leghari, Genelkurmay Başkanı konumunda olan
Kara Kuvvetleri Komutanı Gulham Karamat ile anlaşmıştı.
Cumhurbaşkanı, "Başbakan Butto'yu görevden aldığını" açıklamadan önce,
Başbakanlık Konutu askerler tarafından kuşatılmıştı.
Konutun elektrikleri ve telefonları da askerler tarafından kesilmişti.
Butto'ya
"dışarı çıkmasının yasak olduğu" bildirilmişti.
Dahası...
Havaalanı ve televizyon merkezi de askerler tarafından kuşatılmıştı.
Ülkedeki bütün stratejik noktalar ordunun denetimi altına alınmıştı.
Eğer
Cumhurbaşkanı, Anayasa'nın kendisine verdiği bir hakkı kullanıyorsa,
Silahlı Kuvvetler neden
Başbakan'ın konutunu kuşatsınlar?
Neden elektriklerini, telefonlarını kessinler?
Görevden hukuk kuralları içinde alınan
(!) bir
Başbakan'ın dışarı çıkmasını neden yasaklasınlar?
Havaalanına neden el koysunlar?
Navaz Şerif, bunları biliyordu.
Gerçi
Butto'nun savunulacak tarafı yoktur ama bu saptamalarım demokrasi ve hukuk devleti içindir.
Yanlış ders
Navaz Şerif, Benazir Butto'nun başına gelenlerin kendisi için de tekrarlanmasını önlemek istedi.
Parlamento'da büyük çoğunluk sağlamıştı.
Anayasa'yı değiştirdi.
Cumhurbaşkanı'nın
- gerekli gördüğünde - başbakanı görevden almak...
Parlamento'yu feshetmek... Ülkeyi süratle seçimlere götürmek yetkilerini kaldırdı.
Böylece...
Benazir Butto gibi bir gece yarısı
Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmayacaktı!
Cumhurbaşkanı'nın böyle bir yetkisi olmayınca,
Butto örneğinde görüldüğü gibi ordu ile işbirliği yapması da mümkün olmayacaktı!
Dahası...
"Başbakanı görevinden almak" gibi bir kötü sicilin sahibi Cumhurbaşkanı Leghari'yi aşağılamaya başlamıştı.
Yetkisi kalmamış bulunan Leghari'yi tahrik ediyordu.
Sonunda onu istifaya mecbur bıraktı.
Yerine kendi has adamı (!) Muhammed Refik Tarrar'ı seçtirdi.
Zaten çağdaş bir tip olan Leghari'ye karşılık, Refik Tarrar, giysileri, sakalı, çizgisiyle şeriatın temsilcisiydi.
Aynı oyunu ordu üzerine de oynadı.
Yakın dostu Pervaz Müşerref'i Genelkurmay Başkanlığı'na atadı.
Ayrıca...
İktidara geldiğinde, bizdeki MGK gibi bir organ oluşturmuştu.
Ama MGK, sadece bir kez toplandı.
Orduyu meşru platformda siyasi yönetimle, iktidarla diyalog halinde tutacak bu güvenlik sübabını da kaldırdı.
Fakat... Sonunda...
Bir zamanlar Butto'ya karşı savunduğu darbe, bu kez kendisini alaşağı etti.
"Namlunun ucunda demokrasi olmaz."
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr