Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Uzun süre sonra Deniz Baykal ilk kez CHP grubunda konuştu.
Söyleminin kesişen iki ekseni vardı.
- “Ver başkanlığı al Anayasa’yı” mesajı... AK Parti’nin başkanlık sistemini öngören bir Anayasa’ya ikramlarda bulunulması karşılığı BDP desteğini istemesi.
Meclis’teki BDP oylarıyla AK Parti Anayasası’nın referanduma götürülmesi.
- CHP’nin ulusalcılar ve yeni CHP’liler olarak bölünmesi kaygılarına karşı “bütünlük” mesajının verilmesi.
AK Parti’nin BDP desteğiyle başkanlık sistemi düzenleyen Anayasa’yı kabul ettirme sürecinde bütünlüğünü koruyan bir CHP’nin ağırlıklı olabileceği.
............................
Biri, diğerini tamamlayan iki mesaj bu.
Peki...
Ya Kılıçdaroğlu’nun, Baykal konuşurken salonda olmayışı?
Serpil Çevikcan bunu Baykal’la konuşmuş.
Baykal’ın söyledikleri satırlarında ayrıntılarıyla var.
Ancak özü...
Ortada “alınganlık gerektirecek” bir durumun olmadığı...
Baykal ve Kılıçdaroğlu bu durumu konuşmuşlar.
................
Asıl önemli olan 3 yıldan sonra Baykal’ın ilk kez grup kürsüsüne çıkıp konuşma yapacak kadar gidişattan kaygı duymasıdır.
Sözlerinin içeriği kadar tavrı da siyasete atılmış bir başlıktır.
Kılıçdaroğlu’nun “bir tek CHP’li bile kalsa başkanlık sisteminde, yargıyı ve yasamayı da kuvvetler ayrılığından koparan AK Parti Anayasası’nın geçmesini engelleyeceğiz” mesajıyla Baykal’ın çıkışı örtüşüyor.
...........................
Önümüzdeki süreçte BDP’yle uyum adımları CHP’nin ve MHP’nin sert tavırlarıyla çatışabilir.
Bir yandan kanın durması için çözüm sürecinde İmralı’nın yanı sıra BDP, Kandil, Kuzey Irak Kürtleriyle ve diğer aktörlerle “akort” gerekiyor...
Toplum buna olumlu bakıyor.
Öte yandan bu toplum psikolojisi lokomotifinin arkasına “başkanlık sistemi” kompartmanları bağlanması rahatsızlık yaratıyor.
CHP’nin çözüm için “açtığı kredi” bu kompartmanları finanse etmek için değildi.

Haberin Devamı

Baykal kürsüde

AYŞE TEYZE SOHBETİ
9’UNCU Cumhurbaşkanı Demirel’in muhalefet konuşmalarında sade ama vurucu bir tarzı vardı.
İktidarın icraatını fiyatların mihenk taşına vururdu.
“Geçen yıl 1 litre mazotu almak için kaç kilo buğday satıyordun, şimdi kaç kilo” gibi bir karşılaştırmayı süt, yağ, et, diğer ürünler için de yapardı.
Ses getirirdi.
Kılıçdaroğlu dün grupta Demirel üslubunu kullandı.
Ayşe Hanım’ın tenceresini grup kürsüsüne koydu.
Fiyat artışlarını sıraladı.
Kurusoğan 1 ayda yüzde 32 fiyatlandı.
Sivribiber yüzde 46...
Domates yüzde 51,5...
Patlıcan yüzde 48...’
“Bu yemeğin tadı tuzu olur mu” diye sordu?
Sağlık harcamalarına da geçti.
‘Hastanelerde 1 ayda yatak ücretleri yüzde 103,7 yükseldi.
Tahliller yüzde 210...
Röntgen çekimi yüzde 114,4...
MR yüzde 108,5...
.............................
Bu rakamlar ne derece gerçeği yansıtıyor, kontrol edemedim. Ama...
Herhalde uzmanları Kılıçdaroğlu için böyle bir çalışma yapmışlar.
Yaklaşık olarak “+” ve “-” bu dolaylarda olabilir.
Sanıyorum...
İyi anlatılırsa Kılıçdaroğlu’nun en etkili olabileceği alanlardan biri halkın günlük yaşamı.
Güngör Uras’ın “Ayşe Hanım Teyzesi’nin tenceresi” doluysa iktidara, boşsa muhalefete yarar.