CUMHUR-BAŞKANI Erdoğan ile Deniz Baykal arasındaki “baş başa görüşme” günün “flaş” haberi.
Sebeb-i ziyaret?
“Koalisyon konuşulmadı” denilse de Nevşin Mengü’nün söylemiyle “satır aralarından koalisyon konuştukları” anlaşılıyor.
Öyle ya...
Konu konuşulmadıysa “Sayın Cumhurbaşkanı’nın koalisyonlara olumlu baktığı izlenimini aldım” ne anlama geliyor?
Geçelim...
Devlet adabında kuraldır.
“Cumhurbaşkanı açıklama yapmıyorsa, ziyaretin konusu ve görüşmenin içeriği hakkında onun konuğu konuşmaz.”
.........................
Ancak...
Bazı yorumlar yapabiliriz.
Öyle görünüyor ki...
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir “AK Parti - CHP büyük koalisyonu” için görüş alışverişi yapmış olabilir.
Hatta...
Bir adım ötesine gideyim, belki “Deniz Baykal aracılığıyla düşüncelerini Kılıçdaroğlu’na iletmek” istemiştir. Baykal nezaket ve parti gelenekleri gereği, Erdoğan’a gitmeden önce Kılıçdaroğlu’na bilgi verdiği gibi, görüşme sonrası da kendini “izlenimini anlatmakla sorumlu” hissetmiş olabilir.
Bu doğaldır.
Ama...
Beştepe’nin, Baykal üzerinden Kılıçdaroğlu ile bir iletişim kurgulamadığı da söylenemez.
Büyük koalisyonun sadece AK Parti ile CHP arasında ikili konu olmadığı açıktır.
Tepesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da olduğu bir üçgende oluşabilir.
Hassas konular var.
CHP’nin kampanya sırasında seçmene Erdoğan’ı da hedefe koyan vaatlerini hatırlayalım yeter.
Cumhur-başkanı Erdoğan’ın bunları dile getirdiğini hiç sanmam.
Ama...
“Hal dili” bir “algılama” üretebilir.
.........................
Neden Deniz Baykal?
Neden CHP içinden bir başka ağırlıklı isim değil?
Erdoğan - Baykal yakınlığı 12 yıl öncesine uzanır.
Erdoğan’a “seçilme yasağı” varken ikisi Boğaz’da bir balıkçıda baş başa konuştular.
O konuşmadan sonra Deniz Baykal partideki yönetici arkadaşlarına “Erdoğan’a yeniden seçilme yolu açabilecek anayasa değişikliğine CHP’nin EVET oyu vermesi gerektiğini / vereceğini” açıkladı.
Erdoğan’ın milletvekili seçilmesi, yıllarca başbakanlık yapması ve Cumhurbaşkanlığı yolu o yemekte açılmıştı.
Böyle bir “hukukları” var.
Sadece kişisel hukuk değil, bunun ötesinde Deniz Baykal’ın bir başka özelliğine de işaret etmek isterim.
Deniz Baykal’ın zor koalisyonları inşa etmekte deneyimi vardır.
12 Mart 1971 komutanlar muhtırasından sonraki seçimlerde CHP ve Erbakan’ın Milli Selamet Partisi bir araya gelecek ortak hükümet kuracak diyene herhalde deli gömleği giydirilirdi.
Ama...
Dışı mukaddesatçı MSP’nin “yeşili”, içi solcu CHP’nin “kırmızısı” olan ve “karpuz” diye anılan “ortak hükümet” kuruldu işte.
Bunun mimarları MSP’den Erbakan’ın prensi Oğuzhan Asiltürk, CHP’den -o zamanlar- Ecevit’in prensi olan Deniz Baykal’dı.
Yankı dergisinin sahibi Kurtul Altuğ’un çalışma odasında bir araya geldiler ve dışarıya sızıntı vermeden bu çok zor ortaklığı görüşme maratonlarıyla hayata geçirdiler.
Eğer...
AK Parti-CHP arasında bir “büyük koalisyon” projesi varsa Baykal’ın ciddi katkısı olabilir.
.........................
Elbette bu yazdıklarım sadece kişisel yorumum.
“Böyledir” diye bir iddiam yok.
“Yanılmak” ihtimalini açık bırakıyorum.
Ancak...
Cumhurbaşkanı’nın Deniz Baykal’la “dış politika gündemiyle” iki saat baş başa görüşmüş olduklarına da inanalım mı?