Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıl 1985...
Şükrü Elekdağ, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi.
"Ermeni kıyımı" iddialarını incelemek üzere ABD'nin ve dünyanın en saygın 69 bilimadamını biraraya getiriyor.
Örneğin, Bernard Lewis, Dankwart Rustow, Tibor Halasi - kun, J.C.Hurewitz, Stanford Shaw...
Bu 69 bilimadamı, uzun süre konuyu tartışıyor ve şu açıklamayı yapıyorlar:
"Biz, 'Ermeni soyundan 1.5 milyon kişi 1915 - 1923 arasında Türkiye'de uygulanan soykırımın kurbanlarıdır' ifadesine karşıyız.
Türklerin 1915 - 1923 yılları arasında böyle bir katliam yaptıkları konusunda kanıt yoktur.
O tarihler arasında bir iç savaş gerçekleşmiştir. İki taraftan da 2.5 milyon kişinin telef olduğu söylenebilir."
ABD'
nin ve dünyanın bu en saygın 69 bilimadamının kararı, Amerika'nın yine en saygın iki gazetesi olan New York Times ve Washington Post'da yarımşar sayfalık ilanlar halinde yayınlanmıştı.
ABD kamuoyunu bir mesajdı.
Ama, daha önemlisi...
Amerikan politikacısı, her sabah New York Times ve Washington Post okumadan işe başlamaz.
Amerikan Temsilciler Meclisi'ne, ABD Senatosu'na ve ABD devlet politikasını üreten bürokrasiye, bu ilan etkili oldu.

Türk'ün Türk'e propagandası

Çetin Altan'ın "Türk'ün Türk'e propagandası" diye bir deyimi vardır.
Kendi kendimize bağırır, tepki gösterir ya da kendi kendimizi methederiz.
1985'teki bu ilan kampanyası, geleneksel kabuğu kırmıştır.
Mesajımız, asıl gitmesi gereken ABD adreslerine uzanmıştır.
Şimdi...
Ne yazık ki, bir süredir "Ermeni kıyımı" iddialarına karşı içe dönük yayınlarla, gene kendi kendimize bağırıyor, tepki gösteriyor, "kanıt yok" diye bozuk plak gibi tekrarlıyoruz.
Oysa...
Hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan üçüncü sınıf fotoğraflarla ABD gazete ve dergilerine yıllardır milyonlarca dolar tanıtım gideri savuran Türkiye, şu çok kritik süreçte sesini ABD'nin en etkin gazetelerinde, dergilerinde açıklamalarla duyurabilirdi.

Eski çamlar

Peki bu şahıslar gene bir araya getirilemez mi?
Ne yazık ki...
Aradan geçen zaman içinde o şansı büyük ölçüde yitirdik.
Ermeni lobisi, Ermeni sermayesi, Ermeni teröristleri müthiş bir sindirme kampanyası açtı.
Saydığım önemli isimler ve diğer bilimadamlarının hepsi kenara çekildiler.

Öncelik sırası

Zaten...
Yıllar içinde Ermeni sorunu da Türkiye'nin önem sırasında giderek daha geri derecelere düşmüştü.
Çünkü...
Ermeni terör çetelerinin diplomatlarımıza suikastleri, elçiliklere, THY bürolarına baskınları - artık bir bölümüyle bilinen nedenlerle - durdurulmuştu.
Buna karşılık PKK sorunu öne geçmişti.
Türkiye'nin devlet politikasında "PKK'ya karşı savaş" - haklı olarak - ilk sırada yer almaktaydı.
Elbette, bu çok önemli ve gerekli bir tercihti.
Fakat...
"Ermeni sorunu"nun da ihmal edilmemesi gerekiyordu.
1987 yılında, gene böyle bir karar tasarısı Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmiş ama üçte iki çoğunluğu bulamadığı için Senato tarafından yok farzedilmişti.
Oysa...
Bu ciddi bir uyarıydı.
Ermeni lobisinin uyumadığını göstermekteydi.
Böylece en saygın bilimadamlarıyla, en etkin olabilecek yöntemlerle başlamıştık... Ama gerisini getiremedik.
Ve 2000 sonbaharına - galiba aymazlıkla - geldik.
Tam seçimler öncesinde Ermeni lobisi, Türkiye - ABD ilişkilerinde patlamaya ayarlı düğmeye bastı.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr