Güneri Cıvaoğlu
Kısa vadede olacaklar görünüyor.
Şöyle ki...
Mesut Yılmaz'ın hükümet listesi - herhalde -
Cumhurbaşkanı Demirel tarafından onaylanacak.
Aksi halde, zaten
Demirel, Yılmaz'a hükümet kurma görevi vermezdi.
Meclis iradesinin,
güvenoylamasıyla ortaya konmasını tercih ediyor.
O nedenle,
RP, DYP ve
BBP'li milletvekillerinin imza attıkları kağıtlar, Anayasa açısından bir pozitif hukuk değeri taşımıyor.
Yılmaz'ın güvenoyu için şu aşamada tahminde bulunmak erken.
Önünde
18 gün var.
Siyasette
24 saat bile uzun süredir.
Yılmaz, Çiller'e rağmen
DYP ve hatta
RP'den katkılarla güvenoyu alırsa...
Çiller için zor günler başlayacaktır.
Refah Partisi ise
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaktan paçasını kurtarmak derdine düşecektir.
Bu iki partinin - son kamuoyu araştırmalarına göre - oyları zaten iniştedir.
Seçimlere kadar
RP'nin kapatılması halinde,
takiye bir
RP, yani başka bir parti postu altındaki
RP, yüzde
15'in üzerinde oy alamaz.
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış bir
RP'ye koltuk değneği olan
DYP ise, yüzde
10 barajını, zar zor ancak geçebilir.
Türk seçmeninin eğilimi,
büyük olana ve
geleceğe oy vermektir.
1995 genel seçimlerinde,
RP oylarının patlamasının nedeni, sol ve sağ partilerin parçaladığı yelpazede küçük marjlarla
Refah Partisi adaylarının belediyeleri ele geçirmesiydi.
RP, yerel seçimlerde,
büyüdüğü ve
geleceğinin olduğu rüzgarını estirdi.
Yerel seçim sonuçları, genel seçimlerin trampleniydi.
Şimdiki manzara ise, tramplen değil, inişte olan asansördür.
Yılmaz'ın güvenoyu alması halinde, siyasetin kimyasında, bu fotoğraf, netleşecektir.
Çünkü...
Refahyol'un yerine
Yılmaz hükümetinin kuruluşu, demokrasinin gelenekleri ve Meclis'in güvenoyu meşru zemininde gerçekleşecektir.
Refah Partisi, seçim meydanlarında
Silahlı Kuvvetler'i hedef alan sömürüyü yapabilmekte zorlanacaktır.
Bu bakımdan...
Türkiye'nin rahat nefes alması,
8 - 10 akil adama... ve onlar için sağduyunun manyetik çekim alanını yaratması gereken
Yılmaz'a bağlıdır.
Yılmaz'ın karizması bellidir.
Özellikle
DYP Grubu'nda sempatik bulunmadığı da bir gerçektir.
Ama...
Sorun,
Mesut Yılmaz'a oy vermek ya da vermemek diye alınırsa, yanlış olur.
Amaç;
Türkiye'yi krizden çıkartmak ve siyasetin iklim normallerine yeniden ulaşmaktır.
Bu da,
Erbakan ve
Çiller ile - ikisi beraber - ya da - ayrı ayrı - olmuyor.
Şu aşamada, bunalımı aşmak ve demokrasi normallerine, ancak onların dışında formüllerle ulaşmak mümkün.
Yılmaz'ın güvenoyu almaması halinde, ne olur?
Birinci olasılık,
Cumhurbaşkanı Demirel'in, Meclis'te üçüncü büyük parti olan
DYP Genel Başkanı Çiller'e görevi vermesidir.
Çiller, Refah Partisi ve
BBP ile hükümetini kurmayı dener.
Çok büyük olasılıkla güvenoyunu alabilir.
Fakat...
Ya...
Demirel, hükümeti kurma görevini
Çiller'e vermezse?
Meclis Başkanı'nı bir
ulusal uzlaşma hükümeti kurmakla görevlendirirse?
Türkiye'yi seçimlere taşıyacak böyle bir oluşuma, her partinin destek vermesi gerekir.
Ancak...
DYP kurmaylarının ağzında dolaşan bir baklanın ucu göründü bile;
"Sine - i millete dönmek..."
Yani...
"Hükümeti kurma görevi Çiller'e verilmezse, DYP, RP ve BBP milletvekilleri istifa ederek parlamentodan kopacaklar. Milletin sinesine dönecekler."
Anayasa'da, Meclis sayısının
5'te
1'inin eksilmesi halinde, ülkenin
3 ay içinde seçime gitme zorunluğu öngörülmüş.
Böylece,
hemen seçimi zorlamayı deneyebilirler.
Fakat, izlenimim o ki; bu konuda henüz tereddütler var.
Çünkü... Dayatmalarla krizi ciddi boyutlara itmiş olabilirler.
Ayrıca
DYP karargahında oyun içinde oyunlar da planlanmış bulunmakta.
Bu plan,
"Madem sorun Refah Partisi'dir... O halde buyurun Çiller'in başbakanlığında bir azınlık hükümetini destekleyin. Yahut Çiller, başbakan olsun... Anavatan, hükümete katılsın. DSP, daha önce Anayol'a yaptığı gibi, dışarıdan destek versin. Biz, 4 ay, Yılmaz'ın başbakanlığına omuz vermiştik. Şimdi sıra sizin." demektir.
İşte, kısa vadeli görüntüler...
Oysa...
Türkiye'nin sorunu, merkez partilerin bölünmüş - parçalanmış haliyle
Türkiye'yi sürükledikleri yönetemeyen demokrasiden çekip çıkarmaktır. Yöneten demokrasiye yükselmektir.
Şu ağır kriz bağlamında ödediğimiz bedelin, demokrasiye böyle bir getirisi olmalı.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr