ÇANKAYA için kamuoyu araştırmaları -öyle görünüyor ki- sonuçta etkili oldu.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilme şansını yüzde 55-56 hatta 57 gösteren araştırmalar sandığa gidenlerin sayısını aşağıya çekti. (Kamuoyu araştırmalarını yapanlara haksızlık etmek istemem. Soru yönelttikleri yurttaşların “çatı adayına oy vermeyeceklerini” içlerine sinmiş korku nedeniyle de söylemiş olabilmeleri de ihtimal dışı değil.)
Öyle bile olsa özellikle CHP’li seçmen kamuoyu araştırmalarına bakarak “Nasıl olsa Erdoğan birinci turda seçilecek, benim oyum sonucu değiştirmez” yılgınlık psikolojisine girdi.
Oy vermeye gitmedi.
CHP yönetiminden bazı “dişli” isimler bile sohbetlerde “Erdoğan’ın oyu yüzde 60 bile olabilir” demişlerdi.
CHP yönetimi ve örgütü kampanyaya asılmadılar.
Hatta bir kanat karşı tavır bile aldı.
KOLTUK KAYGISI MI?
Oysa...
5 milyona yakın firenin yarısı ile Erdoğan’ın birinci turda seçilmesini engelleyebilirdi.
ASLINDA...
MHP ile “çatı aday” formülü üretilmiş olmasaydı, gerek CHP, gerek MHP kendi seçmenlerini sandığa -firesiz- götürebilselerdi Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalırdı.
Bunu neden yapmadılar?
Akıllara “Koltuk kaygısı mı” sorusu geliyor.
CHP birinci tura potansiyeli yüksek bir adayı, örneğin Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu gibi bir ismi aday gösterseydi ne olurdu?
İlk turda Feyzioğlu ya da o kalibrede bir CHP adayı ikinci tura kalacaktı ve Erdoğan’la yarışacaktı.
İkinci turda şu son oylarda gösteriyor ki yüzde 40’ı aşardı.
50’yi zorlama ihtimali de az değildi.
ALTERNATİF GENEL BAŞKAN
Feyzioğlu, “bir seçimin mikro simülasyonu” denebilecek “Barolar Birliği Başkanı” seçimi sürecinde MHP’lilerden, Güneydoğu barolarından da oy almıştı.
Kısacası...
Böyle bir aday tercihiyle alınacak sonuç CHP’ye “alternatif genel başkan” profilini çizebilirdi.
Ayrıca...
Daha bir yıl öncesinden Feyzioğlu’yla Kılıçdaroğlu arasında bu konunun görüşüldüğü ve Feyzioğlu’nun “Ben bu yarışa varım” dediği siyaset kulislerinde konuşulmakta.
Eğer “İhsanoğlu tercihinin arkasında bu hesaplar olduysa” gerçekten üzücü...
Madem “İhsanoğlu adayımız” dediniz, bari arkasında sağlam dursaydınız.
BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK
ERDOĞAN’ın yüzde 51.7 oyu Türkiye’nin “başkanlık” ya da “yarı başkanlık” sistemine geçişi için yeterli “istim” değil.
Genellikle paylaşılan bir kanı bu.
Yüzde 75 katılımın yüzde 51.7’si genel seçmen sayısının neredeyse yüzde 38’i...
2015 seçimleri için bugünden yapılacak projeksiyon “AK Parti’nin Meclis’e yeni Anayasa yapacak nitelikli Meclis çoğunluğunu sağlayacağı” işaretini vermiyor.
Hatta...
Yeni bir Anayasa’yı referanduma götürtecek çoğunluğu sağlaması düşük ihtimal.
Ama...
Mevcut Anayasa’daki yetkileri limitlerini zorlayacak kadar kullanması mümkün.
Fakat...
Yüzde 51.8’le bunu bile abartacağı sanılmamalı.
Zaten Erdoğan da “balkon konuşmasında” bu “çok koşan, çok terleyen cumhurbaşkanı” söylemlerine girmedi.
Daha önceleri kendisi için çizdiği “fiili yarı başkanlık” profilinde de renk tonlarının hafifleyeceği anlaşılıyor.
Ancak...
Gene de Gül Çankaya’dan ayrılmadan büyük kongreyi toplamak ve tek adayla toplanacak kongrede seçilecek olan genel başkanı başbakan olarak atamak bir seyir defterinin ilk sayfasıdır.
Rotanın en azından 2015 genel seçimlerine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından belirleneceği görülmekte.
“Abdullah Gül faktörü” için biraz daha beklemek gerekiyor.