Bugün "Diyarbakır'da doğdum. Kürdüm. İstanbul'a geldim. Evlendim. Eşim doğulu ya da Kürt değil. Bir oğlum oldu. Bu oğlum benden ayrılabilir mi? Annesinden ayrılabilir mi? 2000 yılı aşkın süredir bu ülkede yan yana, omuz omuza yaşadık. Bundan böyle de beraber yaşayacağız. Kardeşçe..."Milliyet'in büyük "Biz Kimiz?.." araştırmasına göre, Kırmızıgül'ün oğlu gibi milyonlarca Türk ve Kürt ana-babadan doğmuş çocuklar, yetişkinler var.Hatta bu birlikteliği yansıtan torunlar var.Nüfusun yaklaşık yüzde 3.7'si... Kürt kökenli nüfusun neredeyse yarısı Güneydoğu dışındaki kentlere yayılmış.Türk-Kürt birlikte ve iç içe... Türkiye'de ırkçı ve ayrılıkçı rüzgâr estirenler, Mahsun Kırmızıgül'ün şu mesajını iyice düşünmeliler: İstatistik rakamların yüzü soğuktur. Bilimseldir. Oysa... Mahsun Kırmızıgül gibi toplumun kucakladığı, yaşamları, çizgileri düzgün sanatçılar bu gerçekleri söylerse, çok daha etkili oluyor.Rakamların yerini eti-kemiği, soluğu olan "insanların gerçeği" alıyor.Simgesel bir mesaj haline geliyor. Rol model Kanal D'de bugün yayımlanacak olan ŞEFFAF ODA programımın (11.30) konuğu Mahsun Kırmızıgül.Ona sazları ve sözleriyle Altın Kızlar grubu eşlik ediyor.Mahsun da, Altın Kızlar da konservatuvar yüksek eğitimi almışlar.Yaşam çizgileri düzgün insanlar...Altın Kızlar'ın şefi durumundaki Esra, Boşnak kökenli. Mahsun ise Kürt kökenli.Konservatuvarda aynı dönemin öğrencileri... Pek çok ortak anıları var.Ne birinin ne diğerinin aklına "Acaba kökeni ne?" sorusu gelmiş. Mahsun, 18 kardeşli bir aileden geliyor. Annesi 2, babası 4 kez evlenmiş.Otomobil tamircisi abilerinin işyerinde dinlenen Edip Akbayram'ın Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Orhan Gencebay'ın Batsın Bu Dünya şarkılarıyla sanata yakınlaşmış.İkisinin de arabesk diye yukarıdan bakılan şarkılar olmasına karşın aslında düzeni demir gülle gibi vuran eleştirileri var. Yani... "Jilet" şarkıları değil. JİLETLİK DEĞİL Mahsun, İstanbul'a gelerek bir yandan kaset denemeleriyle ayağını basacağı zemin ararken, öte yandan konservatuvar eğitimi alıyor.Mezun olduğu Diyarbakır Lisesi'ndeki sınıfı erkek doluymuş. 50 erkek 4 kız... Konservatuvardaki sınıfında 2 erkek 18 kız... 3 ay hiç konuşmamış. Sadece sorulara "evet" ya da "hayır" cevabını veriyor ve dersleri gereği şarkı söylüyormuş.O yaşına kadar karşı cinsten biriyle konuşurken utanır, terlermiş. Müthiş bir kültür şoku...Bir hemşerisinin ücretsiz kaldığı otelinden konservatuvara her gün 3 otobüs değiştirerek gider gelirmiş. Çok değişik ortamlarla karşılaşmış.O yıllarının sosyal dokusuna isyanı "Âlem Buysa Kral Benim" şarkısı ile inanılmaz bir satış patlamasına dönüşüyor.Ama onun "benim" dediği kral, okuyan, dürüst, çizgisi sağlam, adil ve sağduyulu kişilik.Sonrası... Milyonların kucakladığı bir sanatçı doğuyor.Kimse de onun hangi kökenden olduğunu düşünmüyor. gunericivaoglu@milliyet.com.tr Âlem ve kral