Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

3’ÜNCÜ köprüye “Yavuz Sultan Selim” adı açıklandığından bu yana konu tartışılmakta.
Bir yandan Yavuz Sultan Selim’in “Alevi kırımı/kıyımı” yaptığı tartışması sürüyor.
Öte yandan onun Memluklu Devleti üzerine yürüyerek, Kahire, Mekke, Medine’yi ele geçirmesi, halifeliği kendine alması da eleştirilerin hedefi.
“Müslüman, Müslüman’a savaş açar mı” diye sorgulanıyor.
Dışarıdan bakışta Yavuz Sultan Selim -bu durumda- iki ateş arasında.
Dün Mehtap TV’de Mustafa Armağan’ı “Tarih Aynası” adlı programda izledim.
İlginçti...
Önce...
Armağan, “Yavuz Sultan Selim’in, İran üzerine, Muş ve Van üzerinden gitmediğini” söyleyerek Alevi ve Kürt konusunda durumu “gri bölgede” tuttu.
Madem din konuşuyoruz o halde daha uygun bir söylemle “Araf’ta” bekletti.
Yavuz “Muş’tan geçti mi, geçmedi mi” tarih münakaşasının nedeni şöyle bir olay...
“İddialara göre” kaydıyla durumu yansıtıyorum:
Yavuz Sultan Selim’in sefere giderken hayrat olarak Muş’ta yaptırdığı çeşmenin üzerinde bulunan bir şiir.
Sultan Selim giderken yaptırdığı çeşmeyi dönüşte harap vaziyette bulmuş; bunun üzerine de aşağıdaki mısraları kendisi kaleme aldırarak çeşmenin üzerine yazdırmış.
Şiirin anlamı 1999’da Hasan Pulur’un bir yazısında dile getirilince çeşmenin üstündeki kitabe silinmiştir.
Pulur, iyi ki uyarmış.
“Kürde fırsat verme Ya Rab” diye başlayan ve tekrarlamayı doğru bulmadığım mısralar...
........................
Anadolu’daki Kürt ve Alevi hassasiyetleri yüz yıllar içinde bu gibi iddialarla oluştu.
Aslında bunların hepsini geride bırakıp İstiklal Savaşı ruhuyla yeniden kucaklaşmak yaşamı hepimiz için güzelleştirecek sevgi ve barışla örülmüş ipe tutunmak zamanıdır.
Hepimiz aynı büyük ailenin kardeşleriyiz.
.................
PEKİ...
Yavuz Sultan Selim’in Müslüman toprakları Kahire, Mekke ve Medine’ye seferi!..
“Müslüman Müslüman’a kılıç çeker mi” sorgulaması?
Armağan bunu şöyle anlattı:
Yavuz Sultan Selim otağına seferlerinde hep yanında bulundurduğu bir hocayı çağırır ona “dün gece gördüğün rüyayı anlat” diye emreder.
Oysa hoca o gece rüya görmemiştir ki!
Düşünmesi için dışarı çıkıp biraz hava alması buyrulur.
Hoca, dışarıda kapı ağasıyla karşılaşır.
Kapı ağası ona bir gece önce gördüğü rüyayı anlatır.
“Bir ses işittim. Kapıya gittim, açtım. Karşımda 4 İslam büyüğü vardı. Hz. Ali, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman... ‘Yavuz Sultan bizi kurtarsın’ dediler.”
.......................
Saadettin Hoca, Yavuz’un yanına döner ona “rüyayı kendisinin görmediğini, kapı ağasının gördüğünü” söyler ve o rüyayı anlatır.
Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim Kahire’ye, Mekke ve Medine’ye sefer kararı alır.
Mustafa Armağan’a göre “yani Yavuz aklına esti diye Memluk ülkesine sefere gitmiş değil. İlahi işaret almış.”
Bir başka anlatı da şu:
O yıllarda Portekiz gemileri Cidde’yi vurmuş.
Donanma kaptanı, Portekiz kralına mektup yazmış.
“Mekke’yi ve Medine’yi ele geçirmek için” yardım istemiş.
“Yukarıdan da Şah İsmail’in saldırması ve böylece Memlukluları iki ateş arasında sıkıştırmak için anlaştıklarını” bildirmiş.
.......................
“Yavuz Sultan Selim’in isabetli hareket ettiğini” söyledi Mustafa Armağan.
.......................
Bütün bunlar tartışılabilir tarih konuları.
Ancak...
Mustafa Armağan bunları anlatmadan önce “Yavuz Sultan Selim’in iklim uzmanlarına yıllarca inceleme yaptırdığı ve Suriye’yi, çölü hangi ayda geçmesi gerektiği konusunda tavsiye aldığı” gibi bir söylemde de bulundu.
Bir rüya sonrası alınan ani karar mı... Yoksa yıllarca Kahire, Mekke ve Medine seferi için iklim araştırması yapmasının düşündürttüğü “çok önceden alınmış” bir karar mı?
.........................
Bunlar fantezi değil. Türkiye’nin ve içinde bulunduğumuz bölge coğrafyasının bugünlere yansıyan din, mezhep, etnisite sorunlarına “birleştirici ve bilimsel” cevapların bulunması çabasıdır.